| Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 27 |
| Tarih: | 25.11.2016 |
RECEP KONUK (Karaman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun süt üreticilerinin ve Ulusal Süt Konseyinin durumunun araştırılması amacıyla verdiği grup önerisi hakkında grubumuz adına söz aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi ve asil milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, öncelikle, bir üretici olarak, hâlâ üretici vasfını devam ettiren bir çiftçi olarak CHP Grubunu, tarım sektörüne yönelik son zamanlarda artan ilgileri nedeniyle tebrik ediyorum. CHP nihayet, siyasetin soyut alanları dışında, somut meselelerle de ilgilenmesi gerektiğinin farkına vardı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ORHAN SARIBAL (Bursa) - Başkanım, biraz da siz ilgilenin, beraber ilgilenelim.
RECEP KONUK (Devamla) - Bunun siyasi atmosfer açısından da, milletimiz açısından da önemli bir gelişme olduğunu düşünüyorum.
ORHAN SARIBAL (Bursa) - Şu komisyonu bir toplayalım.
RECEP KONUK (Devamla) - CHP'nin, her ne kadar gecikmeli de olsa milletimizin bazı kesimlerinin günlük meselelerine söylemlerinde, siyasetinde yer vermeye başlaması kendileri açısından pozitif, siyaset açısından da önemli bir gelişmedir. Hatta, bugüne kadar pek şahitlik etmediğimiz bir dönüşümdür. Bugün görüştüğümüz süt üreticisinin durumunu araştırmak üzere bir araştırma komisyonu kurulması önerisi de gecikmiş bir öneridir. CHP yaklaşık sekiz, dokuz ay kadar gecikti. Süt üreticisinin meselelerini her zamanki gibi CHP duyana kadar sekiz, dokuz ay geçmiş oldu.
Değerli milletvekilleri, süt üreticilerinin durumunu araştırmak için komisyonlar kurmaya, komisyon marifetiyle araştırmalar yapmaya, sonu gelmez toplantılar düzenlemeye gerek yok, doğrudan üreticiyle konuşursanız, üretileni işleyenle konuşursanız meseleye zaten vâkıf olmuş olursunuz. Hükûmetimiz de zaten bunu yaptı. Ne zaman yaptı? 2016 yılının başında yaptı. Sayın Bakanımız ve Bakanlık yetkilileri bölge toplantılarında üreticiyi, üretici örgütlerini üreticinin ayağına giderek dinledi; yetmedi, Ankara'da hem üreticilerle hem de üretileni işleyen sanayiciyle konuyu istişare etti, iki aşamalı bir çözüm paketi geliştirdi: Birincisi, bugün yaşanan meseleye çare yani yarayı tedavi; ikincisi, meselenin bir daha yaşanmaması için uzun vadeli inşa. Çiftçinin karşısına çıkan problem neydi? Süt fiyatlarındaki istikrarsızlık yani üretici ürettiği sütü yarın kaça satacağını bilmiyordu. Neden? Arz-talep arasındaki dengesizlikten. Neden yakınıyordu üretici? Sütün maliyetinin yüksekliğinden. Bu problemin sonucunda da anaç hayvanların kesime gönderilmesi gibi bir durumdan endişe ediliyordu, daha doğrusu hepimiz endişe ediyorduk. Hükûmetimiz gecikmeden bu anlamda önlemlerini aldı ve ne yaptı? Önce yemdeki KDV'yi kaldırdı yani sütün maliyetini düşürmek için yemin maliyetini düşürdü. Başka, arz talep dengesizliğini mesele olmaktan çıkarmak için Et ve Süt Kurumunu piyasa regülasyonunu sağlamak için görevlendirdi. Mart ayından itibaren Et ve Süt Kurumu süt fiyatlarının düşmemesi için 214 bin tonluk alım gerçekleştirdi yani günlük ortalama bin ton süt alımı gerçekleştirdi. Bu alım -fikir versin diye söylüyorum- büyük ölçekli bir işletmenin yaklaşık bir günlük alımı kadardır. Üçüncü olarak da süt tozu alımına geçildi. Dördüncü önlem ise yine talebi yükseltmek için Okul Sütü Projesi'ni devreye soktu. Bu kısa vadeli çözümlerin dışında ise gelecekte bu sorunların yaşanmaması için yapısal bir dönüşüm programını da başlattı. Daha doğrusu, uygulanan uzun soluklu bir programı yeni uygulamalarla zenginleştirildi. Mesela millî tarım politikası kapsamında mera hayvancılığı konusunda önemli adımlar atıldı. Damızlık yetiştirilecek ve damızlık üretiminin destekleneceği havzaları belirledi.
Değerli milletvekilleri, ülkemiz hayvancılığının, özellikle süt üreticiliğinin en büyük problemi üretilen sütün kalitesi ve hayvan başına verimidir. Bu mesele bugün karşımıza çıkan bir mesele değildir, asırlık bir meseledir. Bunu değiştirmek de bugünden yarına çok mümkün değildir. Israrla ve kararlılıkla ülkemizin sürü kalitesi ve vasfını değiştirecek bir program uygulamak gerekiyor. Bakanlığımız da bu konuda daha önce atılmış adımları pekiştirecek adımlar attı, atıyor, atmaya devam edecek. Bu değişim şu açıdan önemli. Bizim ürettiğimiz süt ve süt mamulleri dış pazarlarda iki engelle karşı karşıya. Birincisi, fiyat; ikincisi, ürünlerimizin kalite standartlarının özellikle Avrupa pazarı standartlarında olmamasıdır. Yani, dış pazarlara çıktığımızda iki engelle karşılaşıyoruz. Birincisi, fiyat rekabeti; ikincisi, sürü özelliklerimiz ve kalite standartlarımız sebebiyle ürünlerdeki somatik hücre fazlalığı gibi sebeplere dayalı kalite sorunlarıdır. Bu meseleleri aşmak yani fiyat problemini aşmak yani rekabetçi yapımızı güçlendirmek için hayvan başına süt verimini artırmamız gerekiyor. Pazar kabiliyetlerimizi genişletmek yani talebi yükseltmek için ürün standartlarımızı yükseltmemiz, bunun için de üretilen sütün kalitesini artırmamız gerekiyor. Bunun da bir tane yolu var, sürü kalitesini artırmak. Yani, hem hayvan başına verimi artıracaksınız hem de daha kaliteli süt verecek bir sürü oluşturacaksınız. Bu iş bugünden yarına olacak bir iş değil; uzun vadeli ve sabırla, ısrarla uygulanması gereken bir program. İşe neyle başlayacaksınız? Süt verimi yüksek, bizim iklim koşullarımıza uyumlu, hastalıklardan ari damızlıkları ülke hayvancılığına kazandıracaksınız. Hepimiz, Hükûmetimizin zaten bu konuda önemli bir adım attığına vâkıfız. Dağınık şekilde, herkesin kendi kafasına göre damızlık ithalatı gerçekleştirdiği sistemi kaldırarak damızlık ithalatını bir program dâhilinde Bakanlığımız üzerinden yapmaya başladık. Yani, besi veya süt üretimi için damızlık getirirken artık Bakanlığımızın uygun gördüğü, ülkemiz şartlarına uyumlu, yüksek verimli ırk ve cinsler ülke topraklarına getirilebilecek. Eldeki sürünün değişimi için önemli bir adım atıldı ve bunun sonuçlarını da orta vadede almaya başlayacağız. Nitekim, hükûmetlerimizin, ülkemizin sürü kalitesini artırmak için uyguladığı programlar neticesinde önemli mesafeler alınmış, Türkiye 2002 yılında toplam 8 milyon 408 bin ton süt üretirken 2015 yılında bu rakam 18 milyon 654 bin tona yükselmiştir. Türkiye, 2002 yılında 4 milyon 392 bin süt ineğinden toplam 7 milyon 490 bin ton süt alırken 2015 yılında 5 milyon 535 bin süt ineğinden toplam 16 milyon 933 bin ton sütü almayı başarmıştır. Yani, oradaki kalite artışını gerçekleştirmiş. Yani, bir başka ifadeyle hayvan başına 1.705 kilogram süt alırken bugün 3.059 kilograma gelinmiştir.
Sürü kalitesini yükseltmek için 2002'den bu yana Hükûmetimizin, Bakanlığımızın uyguladığı program sonucunda on dört yılda sağmal inek başına süt verimi yaklaşık yüzde 40 artışla karşılaşmıştır.
Süt ve süt ürünlerinde öne çıkmış bazı ülkelere göre...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
RECEP KONUK (Devamla) - ...hayvan başına verimimiz hâlâ onların gerisinde. Ancak, bu, bir süreçtir ve Bakanlığımızın aldığı yeni önlemler ve 2002'den beri ısrarla...
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Konuk.
RECEP KONUK (Devamla) - Hemen tamamlıyorum.
...uygulanan sürü kalitesini ve verimliliğini artırmaya devam ediyoruz.
Tarım sektörümüzün ve süt üreticisinin araştırma komisyonları marifetiyle politize edilmeye değil, üretimi esas alan kararlı politikalara...
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Konuk.
RECEP KONUK (Devamla) - ...ihtiyacının olduğunu ve bunu uygulayan bir Hükûmetin olduğunu ifade ederek CHP'nin verdiği bu gecikmeli öneriye "ret" oyu kullanacağımızı belirtiyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.