GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:26
Tarih:24.11.2016

MUSTAFA ALİ BALBAY (İzmir) - Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Maarif müfettişleriyle ilgili değerlendirmelerimizi, Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini 6'ncı maddede aktarmıştık.

Arkadaşlar, ben aslında 10'uncu maddede konuşacaktım ama ortak bir görüş oluştu, bu maddede buna çok kısa değinmek istiyorum.

Sayın AKP milletvekilleri, bu madde, gerçekten, biraz zaman alsa da uzlaşarak bir şeyler yapmanın ne kadar önemli olduğunu ortaya koyan bir madde olacak; 10'uncu madde. Türkiye'de 350 bin özürlü, eğitim görmesi gereken öğrenci var. Devlet bunlardan yaklaşık 40 bininin özel olarak, bire bir, özel bir kurumda eğitim görmesi için planlama yapmış; sosyal devlet anlayışının bir örneği. Ancak, burada kimi kaçaklar olduğunu dikkate alarak bu eğitim gören engelli çocukların biyometrik olarak yani ellerini bir cihaza bastırıp avuç içinden onu tanıdıktan sonra eğitime başlaması gerektiği yönünde bir değişiklik geldi. Bu yasanın ruhu buydu, ancak bu eğitimi gören aileler öyle anlattılar ki bize, gerçekten bizim de içimiz acıdı çünkü özürlü bir öğrenci avucunun içini o cihaza koyamıyor. Koyamayınca çocuk ağlayarak "Bu makine beni sevmedi." diyor ve geri dönüyor. Bunun videolarını gösterdiler bize. Sanıyorum Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekilleri de en azından Komisyon üyeleri de bunları izlediler. Biz de bunu yapmayın, en azından kamera sistemiyle bu sağlanabilir dedik ve bu madde, 10'uncu madde biraz sonra, sanıyorum son anda bir değişiklik olmazsa, ortak bir akılla... Bakın, 40 bin aile nispeten daha rahat eğitim görebileceği bir ortama kavuşmuş olacak. Ortak aklın biraz zaman alsa da zaman zaman birbirimizi gersek de iyi bir sonuç verebildiğinin bence güzel bir göstergesi ama burada şunu da vurgulamak istiyorum: Dünyada böylesi eğitim alması gereken çocukların ayda en az sekiz saat eğitim görmesi gerekiyor, biz de o en aza ulaştık, şimdi dileğimiz o ki daha yukarı çıksın.

Arkadaşlar, eğitim demişken özgürlük özürlü insanlar da var. Şu anda hapiste "Mademki ben tutuklandım, eğitim görmek istiyorum." diyen insanlara ilk kez bu dönemde "Hayır, sen en iyi üniversiteyi kazansan bile eğitimini alamazsın, seni eğitimden men ediyoruz." kararı aldınız. El insaf arkadaşlar. Bu kişilerin çoğu artık özgürlükten umudunu kesmiş, "Hiç değilse hapiste eğitim göreyim." demiş ki cezaevlerinde kimi bölümler özel eğitim merkezidir, işliktir, "Hapiste bir iş sahibi olsun ki özgürlüğe çıktığında hayata atılsın." derler. Eğer bunu yapamazsanız, arkadaşlar, hırsızların bulunduğu koğuştan daha iyi hırsızlar çıkıyor. İnanın buna, ben gördüm, en azından tanık oldum. Uyuşturucu kaçakçılarının bulunduğu koğuştan daha usta uyuşturucu kaçakçıları çıkıyor ama eğitilirse onlar hayata katılıyorlar. Şimdi, siz düşünebiliyor musunuz arkadaşlar, hapse attınız o insanları, bir süre sonra çıktıklarında eğitimden dahi mahrum bırakırsanız devlete hangi duyguyla yaklaşacaklar, hangi duyguyla dışarı çıkacaklar? En azından orada eğitimini sağlamak... Lütfen, birazcık empati yapın. Ben ne Sayın Bakanın ne yardımcısı Orhan Bey'in içinin bu konuda rahat ettiğini sanmıyorum. Bu hapisteki insanlar, özgürlük arayan insanlar en azından orada eğitim için şu anda seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Bu konuyu tekrar düşünmenizi diliyorum. Hapisteki insan, arkadaşlar, ne olursa olsun bir gün özgürlüğün geleceğini bekler ve şunu düşünür: Özgürlüğe hazır olmazsam özgürlüğün de kıymeti olmaz, özgürlüğe eğer bedenen ve ruhen çürük çıkarsam o zaman yaşamın da bir anlamı kalmaz ve içeride, kendi kendine başka şeyler kurmaya başlar.

Ben Sayın Bakanın, Hükûmetin bu konuyu ayrıca ele almasını diliyorum ve eğitimle ilgili de son sözüm, güzel bir Çin sözü: "Bir yıl sonrasını düşünüyorsan tohum ek; on yıl sonrasını düşünüyorsan ağaç dik; yüz yıl sonrasını düşünüyorsan toplumu eğit." diyor. Lütfen, yüz yıl sonrası olmasa bile en azından bugünü düşünün diyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)