GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:26
Tarih:24.11.2016

HDP GRUBU ADINA FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, sevgili halkımız; bundan bir yıl önce Anayasa Mahkemesinin bütün uluslararası çocuk hakları hükümlerini çiğneyen kararıyla karşılaştık.

Türk Ceza Kanunu 103'üncü maddeyi iptal gerekçesinde, bir dizi hususun yanında çok tehlikeli bir gerekçeyi öne sürüyordu mahkeme. Fiilden sonra mağdurun yaşının ikmaliyle fiilî birlikteliğin evliliğe dönüşmesi. Yani fail hangi yaşta olursa olsun, istismara uğrayan çocuk 16 yaşına geldiğinde failin istismar ettiği çocukla evlenmesi hâlinde bu durumu hafifletici bir sebep sayıyordu.

Anayasa Mahkemesi böyle bir gerekçe yazarken, bir yandan televizyonlarda dindar kimlikleriyle bilinen kimseler, 12 yaşında kız çocuklarıyla, ergenliğe girmiş çocuklarla evlenmeyi teşvik eden açıklamalar yapıyorlardı.

Sonra "Boşanmanın Önlenmesi" adıyla bir komisyon kuruldu. Komisyonun raporuna, çocuk istismarında evlilik hâlinde cezanın ertelenmesi önerisini koydunuz. Kadın örgütleri, çocuk hakları örgütleri, feministler, tüm kamuoyu hepten huzursuz oldu. Sonra, yine bir torba yasayla, Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği 103'üncü maddede değişiklik yapılırken son anda bir geçici maddeyle çocuk istismarına evlilikle affı da oradan çıkaralım dediniz. Nurettin Yıldız gibi kişilerin "6 yaşında çocukla evlenilebilir." dediği ve bu kişi hakkında avukatların yaptıkları suç duyurularına rağmen hiçbir davanın açılmadığı bir ülkede, söyleyin, insanlar korkmakta haksız mıydılar?

Üyesi olduğum çocuk istismarı komisyonunda da bu konu gündeme geldi ve ciddi tepkilerle karşılaştı. Bu önergeyi komisyonlarda tartıştırmadan yangından mal kaçırır gibi Meclise getirmekte haklıydınız. İstismarı evlilikle aklayan bu yasa, tam da tahmin ettiğiniz gibi, kamuoyundan -başta kadınlar olmak üzere- çok güçlü bir tepki aldı çünkü bu toplumun duyarlı insanlarının artık tek bir çocuk istismarı, tecavüz haberi almaya tahammülü yok.

Şimdi, verilen önergeyle, sözüm ona, AKP'li vekillerin imzasıyla verilen önergeyle bu tasarı geri çekiliyor fakat bu önergenin Hükûmet tarafından hazırlandığını herkes biliyor. Zaten burada sizlerin oylarıyla kabul edildi. Bekir Bozdağ hâlen, önergesi Erdoğan tarafından kabul edilmedi diye üzgün, hâlen önergenin istismarcıları aklamayacağını savunuyor. Oysa bu önerge kabul edilseydi neler olacağını lütfen bir daha dinleyin ki bir daha, bir daha asla bu Meclise böyle bir önerge getirmeyin.

10 yaşındaki bir çocuğu istismar etmiş bir kimse çocuk medeni nikâh kıyılacak yaşa geldiğinde bu çocukla evlenirse cezasız kalacaktı. Bu kişinin çocuğun akranı olmasının ya da 50 yaşında ya da 70 yaşında olmasının hiçbir önemi olmayacaktı. "Akranları koruyoruz, akran evliliklerinin mağduriyetini gidermeye çalışıyoruz." diye hâlâ bu gerekçeyi savunarak kimseyi kandırmaya çalışmayın. Tecavüze uğrayan çocuklar baskıyla rızaları olduğunu söyleyecekti. Çocuklarını para karşılığı istismarcılara teslim eden kişiler de evliliğin gerçekleşmesi hâlinde cezadan kurtulacaklardı. Aileler, çevrelerinde toplumsal tepki de olmadığından kız çocuklarını belirli bir para karşılığında erken yaşlarda evlendirme yoluna artık ne yazık ki daha sık başvuracaklardı. Evlilik hâlinde, boşanma durumuna kadar hükmün açıklanmasının geri bırakılması veya cezanın infazının ertelenmesi de istismara uğramış çocuğun tehditle evliliği sürdürmesine neden olacaktı. Tekrar af yasaları beklenecek, geçici madde kalıcı hâle gelecek, çocukları istismar edenler bu yasaya güvenerek hareket edeceklerdi. Evet, bunlar olacaktı arkadaşlar, hiç kimseyi yanıltmayalım.

Akranlar arası erken yaşta resmî olmayan birliktelik kuran çocukların mağduriyetini gidermenin tek yolu bir akran hukuku oluşturmaktır. Cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir neden olmaksızın aralarında 3 yaştan az yaş farkı bulunan kız ve erkek çocuklar arasında gerçekleşmiş cinsel ilişkilere ceza vermek yerine bu çocukları koruyucu hükümler konularak çözüm yoluna gidilebilirdi. Oysa, ne yazık ki hiçbir yaş sınırı koymadan 50, 60, 70 yaşında istismarcılara dahi af getirmeye çalıştınız.

Yine, bir torba yasa hâlinde Anayasa Komisyonundan geçirip bu taslakla Meclise indirdiğiniz Türk Ceza Kanunu 103'üncü maddeyle ilgili de ne kadın kurumlarından ne de çocuk hakları örgütlerinden doğru dürüst görüş almadınız. Kadınları ilgilendiren bu yasa Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunda dahi görüşülmedi. Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu zaten, benim bildiğim, uzun bir zamandır tek bir toplantı yapmadı -üyesiyim çünkü o Komisyonun- ve gerçekten aslında, toplumda bu kadar şiddet varken, bu kadar istismar varken bununla ilgili bir olağanüstü toplantı yapma gereği de duymadı, sadece Birleşmiş Milletler projelerini uygulamakla meşgul.

Evet, neden bir kez olsun bu alanda çalışma yapanlara gerçekten danışarak şeffaf bir biçimde bu konuyu ele almadınız? Neden üzerinde mutabakat sağlanmış bir tasarıyı önümüze getirmediniz? Anayasa Mahkemesinin kanun yapıcılara verdiği süre yakında dolmak üzere TCK 103'le ilgili olarak. "Yasal boşluk hâlinde istismarcılar cezasız kalmasın." diye bugün bir kanun değişikliği geçirmeye çalışıyoruz Meclisten. Ancak bu değişikliğin de tabii ki çok ciddi riskleri var ve Anayasa Mahkemesinden dönme ihtimali de yüksek.

Evet, bu nedenle yapılması gerekenler aslında çok fazla. Böylesi bir değişiklik, akranın tanımlanmasından madde kapsamına alınması gereken cinsel içerikli eylemin tanımlanmasına kadar ciddi bir araştırma ve tartışma gerektiriyor. Bu nedenle bu konunun dikkatle çalışılmasına fırsat tanınmalı, komisyonlara yeterli süre verilmeli. Çocuk Hakları Sözleşmesi, Lanzarote Sözleşmesi, her maddesi dikkatle incelenerek göz önünde tutulmalı. Hükûmet bundan sonra erken evliliklerle nasıl mücadele edeceğine dair bir plan ortaya koymalı. Artık, yasal evlenme yaşında olmayan çocukların düğünlerine giden kamu görevlilerinin yaptığını olağan gören Adalet Bakanları bu ülkede istifa etmeli. Bahsedilen kamu görevlileri hakkında da ne yapılacağı kamuoyuna açıklanmalı yani düğünlere gidip takı takanlar hakkında.

Ne var ki artık, bu önerilerimizin duyulduğuna dahi inancımız kalmadı. Kendisine itaat etmeyeni yok etmeye çalışan bir iktidarla karşı karşıyayız. Bizler bu tartışmaları yaparken, görüşlerine en çok ihtiyaç duyduğumuz çocuk haklarıyla ilgili yıllardır çalışan Gündem Çocuk Derneği bir KHK'yla kapatıldı ve onlarca kadın derneği de aynı şekilde KHK'larla kapatıldı, mühürlendi.

Bu toplumun hakkaniyetli bir yönetime inancını öldürdünüz; maalesef, çürümeye doğru gidiyoruz ve biz yine de duymayan kulaklara son kez bir çağrı daha yapalım: Son kavşaktasınız, bu toplumun tek bir çocuğun canının yanmasına, tek bir işkence haberine, tek bir baskıya daha sabrı kalmadı. Artık bu toplumu daha fazla sınamayın.

Yarın 25 Kasım, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü. Öncelikle bu tasarıya karşı duran ve yıllardır kadın hakları mücadelesini her yerde, her alanda haykırışlarıyla sürdüren bütün kadın yoldaşlarımı sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Size çok küçük bir anekdot anlatacağım vakit bulabildiğim kadar. Cizre'nin yakılıp yıkıldığı günlerde oraya gittiğimiz zaman Sevgili Milletvekilimiz -şimdi tutuklu- Selma Irmak bir hikâye anlatmıştı Feqiye Teyran'ın; demişti ki: "Dicle Nehri'ne Feqiye Teyran -kuşların hocası anlamına geliyor- anlatır şiirlerini, nehir dinlermiş." Ve o zaman bir yazı yazmıştım "Nehir dinledi ama devlet dinlemedi." diye. Devlet yine dinlemiyor, arkadaşlarımız tutuklu ama biz yarın, 25 Kasımda sokaklarda her dilden "..."(x) "Kadın, yaşam, özgürlük" diye haykıracağız.

Saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)