GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:25
Tarih:23.11.2016

ŞENAL SARIHAN (Ankara) - Sayın Başkan, değerli kâtip üye arkadaşlarım, sevgili yazman arkadaşlar ve milletvekili arkadaşlarımız; şu anda Millî Eğitim Bakanlığı eğitim sistemi üzerinde bir tasarıyla ilgili olarak görüşmelerimizi sürdürüyoruz.

Eklenen madde hangi madde? Çıraklık eğitiminin zorunlu eğitim alanına, arasına alınmasına ilişkin bir madde. Genel eğitim sistemi içinde dünya kadar sorun dururken ve çıraklık konusu zorunlu eğitimin bir parçası hâline geldiği zaman çocuklarımızın çırak olmaya hevesinin daha fazla artacağı, bir meslek edinmekten ziyade bir an önce para kazanmak gibi bir istekle eğitimlerini yarıda bırakacağı koşulların yaratılmış olmasını hem ülkemizin içinde bulunduğu koşullara hem de bilimsel eğitimin inşası konusunda eğitimde yol alabilmemizin önünü kesen bir önerme olarak görüyor ve bunun reddini doğal olarak talep ediyoruz. Ancak bugün genel anlamda eğitim sistemimizin nasıl bir durum içinde olduğuna şöyle bir bakmak ve düşüncelerimi bu konuda sizinle paylaşmak istiyorum.

On dört yıldır eğitim alanının bir yazboz tahtasına döndüğü ve âdeta bir buhran içinde olduğu son derece açıktır. Dinine ve kinine sadık gençler yetiştirme politikası, Fetullahçıların bütün devlet kurumlarını bir örümcek ağı gibi sarmasıyla sonuçlandı. Devletin, eğitim gibi başta gelen bir görevini cemaatin özel okullarına, vakıflara emanet etmesinin yarattığı sonuçlar milletçe hepimizi sıkıntı içinde bıraktı. Hükûmet halkın vergilerinden oluşan devletin bütün olanaklarını ne yazık ki şimdi de TÜRGEV'e ve benzeri aile vakıflarına vermeye çalışıyor. Bütün eğitim sistemi âdeta imam-hatipleştirilmiş durumda. Yüz yetmiş beş yıldır pek çok eğitimcinin aklı ve emeğiyle oluşan laik eğitim sistemimizden ne kalmışsa o da yok edilmeye çalışılıyor.

Şimdi, biraz önce Sayın Bakana soru yöneltmek istemiştim ama her nedense Başkanımız görmediler ve soru sormama da olanak vermediler. Şimdi bu konudaki bir iki sorumu ve değerlendirmemi izninizle size sunmak istiyorum.

Sayın Bakan birtakım şeyler söyledi, işte, şuralar kapatılacak, Jandarma kapatılacak, kurumlar kapatılacak ya da kapatıldı falan... Ben zannettim ki bugün olanlardan söz ediyor. Yani bugün öyle bir durumdayız ki zaten bütün sistem tıkanmış durumda. Meğerse yurtta sulh cihanda sulh konseyinin yapacaklarından söz ediyormuş. Sayın Bakanım, yurtta sulh cihanda sulh konseyinin yapacaklarından daha farklı bir şey ne yazık ki bugün yapılamıyor.

Siz başka bir cümle kullandınız, dediniz ki: "Rakamlar yalan söylemez." Şimdi ben, yalan söylemeyen rakamları, tek tek saptanmış olan rakamları bilgilerinize sunacağım. "30 bin öğretmen" dediniz; hayır, 30 bin değil, Millî Eğitim personeli sayısı 38.413. Şu anda, 672, 675 ve 677 sayılı kararnamelerle toplam 76.659 memur, kamu görevlisi kamudan ihraç edilmiş. Böldüm, çarptım bunları; 38.246'sı kamudan, 38.413'ü öğretmen. Şimdi, bu öğretmenlerle ilgili boşaltılmış olan alanın yeni gelecek öğretmenlerle doldurulması -elbette ki onların da öğretme aşkı vardır- nasıl bir yol açacak, eğitim öğretimde nasıl bir problem yaratacak ve hukuken bu insanlarla ilgili yapılan işlem doğru mu?

Ben, öğretmen kökenli bir avukatım. Size bir tek şeyi anımsatmak isterim: Öğretmenlikten emekli olduğumda evimin yolu okulumun bahçesinden geçiyordu ve küçük olan çocuğumu anneme teslim etmek üzere oradan geçiyordum, size yeminle söylüyorum, sınıf kokusunu alırdım ve ağlardım. Sınıfımı özlerdim, öğrencilerimi özlerdim. Şimdi, siz 40 bin öğretmeni çocuklarını özler hâle getirdiniz. Bunlarla ilgili doğru ve sağlıklı bir hukuki araştırmanın yapılmaması, idari soruşturmaların yapılmaması, en azından açığa alınarak onların bir an için nefes alabilecekleri, sizin de doğru bir yargılama yapabileceğiniz bir sürecin tanınmamış olması gerçek bir mağduriyet yaratmıştır ve bu mağduriyeti hiçbir şey kapatamaz. Gerçekten, yarın, öğretmenler Öğretmenler Günü için sevinemeyecekler. Onlara doğru bir sevinci yaratabilmenin yolu hem bilimsel eğitime dayalı bir eğitimi inşa etmek hem de hukuka, adalete ve hakka dayalı işlemleri kurmakla olacaktır.

Saygılar sunar, teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)