| Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 25 |
| Tarih: | 23.11.2016 |
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Siirt'in Şirvan ilçesi Maden köyünde bulunan bakır madeninde meydana gelen kazanın araştırılması için Cumhuriyet Halk Partisi tarafından verilen grup önerisi üzerine söz aldım. İç Tüzük gereği her ne kadar aleyhe olsa da lehe konuşup olumlu oy vereceğimizi de baştan ifade etmek isterim.
Değerli milletvekilleri, geçtiğimiz hafta cuma günü gerçekleşen elim maden kazasında 16 işçimiz toprak altında kaldı ve şu ana kadar da 6 işçimizin cansız bedenine ulaşılmış bulunuluyor. 10 işçiyi arama çalışmaları da devam ediyor. Hayatını kaybeden bu işçi kardeşlerimize Allah'tan rahmet, ailelerine, yakınlarına ve sevenlerine başsağlığı diliyorum ve göçük altında kalan işçilerimizin de bir an evvel kurtarılmasını bekliyorum. Ve bu elim hadiseden iki hafta önce de aynı maden sahasında meydana gelen bir kazada 1 işçi daha hayatını kaybetmişti. Görüldüğü gibi, kazalardan ders alınmamış, ihmaller devam etmiş, bu maden sahası da 6 işçimize daha mezar olmuştur. Efendim, Enerji Bakanı gitmiş de "Ben ihmal görmedim ama..." demiş. 13 Mayıs 2014 tarihindeki Soma maden kazasında da zamanın Enerji Bakanı benzer laflar demişti, kazadan evvel ziyaret ettiği maden ocağında da maden şirketini öve öve bitirememişti ama 301 kişi hayatını kaybetti. Yine, aynı şekilde, Bakan "Ben ihmal görmedim ama..." diyor. İhmal görmemişsiniz ama 6 işçi de hayatını kaybetmiş. Daha peşin peşin cümlenin başında hükmü veriyor, "ama"yı sonra anlatıyor; "ama"yı önce anlatacaksın, hükmü sonra vereceksin. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar) Hadiselere bakışın ve zihniyetin çarpıklığının göstergesinden başka bir şey değil bu. Yani, Mehmet Akif Ersoy'un söylediği gibi, yani bu madencilikteki yaşadığımız bin kıssa bir hisse vermedi mi arkadaşlar? 13 Mayıs 2014'ün üzerinden -eğer bu tarihi milat alacak olursak, hep öyle söylenildi- iki buçuk yıl zaman geçmiş, bir arpa boyu yol gidilememiş durumda. Şimdi, iş kazalarında dünyada 3'üncü, Avrupa'da 1'inci... On dört yılda 18 bin işçi bu "iş kazası" dediğimiz kazalarda hayatını kaybediyor ve 73 bin işçi de iş göremez hâle geliyor. Bu, on dört yıllık Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının bilançosudur.
Bu konuşmaya hazırlık yaparken çeşitli kurumlardan "Acaba bu meydana gelen iş kazalarındaki durum nedir? Kaç kaza meydana gelmiş madenlerde, ne olmuş?" araştırmaya çalıştık ama maalesef sağlıklı bir bilgiye ulaşamadık, hâlbuki bunları defalarca konuşmamıza rağmen. Şu hükme vardık ki: Ya bu rakamlar, bilgiler saklanıyor veya hâlâ bunun bir çalışması derli toplu bir şekilde yapılamıyor.
Şimdi, Sosyal Güvenlik Kurumu kaynaklarına baktığımızda, iş kazası geçiren sigortalı sayıları 2011'de 10.558, 2012'de 9.960, 2013'te 14 bin -ciddi bir artış var, azalış söz konusu değil- 2014'te 13 bin, 2015'te kısmi bir azalma görmekle birlikte bu iş kazalarının devam ettiğini görüyoruz. Ve bu maden ocaklarında meydana gelen maden kazalarının çoğunun redevanslı ve hizmet alımı şeklinde özel sektörün işlettiği maden ocaklarında meydana gelmesi dikkat çekici bir husus.
İkinci dikkat çekici husus da bu maden şirketlerinin siyasi ilişkileri. Benzeri durumlar bundan evvelki maden kazalarında da ortaya çıkmıştı. Anlaşılan odur ki ne maden şirketlerine ne de ilgili kurumlara, bakanlıklara ve Hükûmete hiçbir ders çıkmamış ve madencilik kurumlarındaki deneyimler, birikimler âdeta yok edilmiş, maden işletmeciliği de yetersiz, donanımsız ve deneyimsiz kişi ve kuruluşlara bırakılmış, taşeronlaşma, dayıbaşılık, redevans gibi uygulamalarla ve bu sistemi tetikleyen aşırı üretim ve kazanç hırsıyla beraber denetimler de yapılmayınca âdeta bu kazalar fıtrat hâline dönüştürülmüş. Demek ki bunları yapanların, bunları görmezlikten gelenlerin fıtratında bir sıkıntı var, kazalarda değil; bunlara gerekli tedbirleri, önlemleri almayanların fıtratında sıkıntı var.
Dolayısıyla, değerli arkadaşlar, denetimlerin yetersizliği artık Türkiye Büyük Millet Meclisinde araştırma komisyonunda, ilgili komisyonlarda, Genel Kurulda yüzlerce defa dile getirildi. Sorumlu bakanlar bunların çoğunun cevabını veremedi; cevap vermedi demiyorum, veremedi, hesabını da maalesef veremedi hatalarının. Denetimleri etkisiz hâle getiren unsurlar, aradan geçen bunca zamana rağmen giderilebilmiş değil. 2014 yılının Aralık ayında bir Soma Araştırma Raporu düzenlendi komisyon tarafından. Hepimiz, hep birlikte, bütün parti gruplarından arkadaşlarımız çok değerli, önemli katkılar verdik.
Şimdi, o rapora tekrar bir göz attığımızda inanın -tekrar ediyorum- bir arpa boyu yol alınamadığını ve hiçbir tedbir ve düzenleme yapılmadığını da maalesef görüyoruz. Bu kadar 1.300 sayfayı bulan raporda çok değerli öneriler var. Bunu, iktidar ve muhalefet grupları olarak birlikte yapmıştık ama o rapor, Genel Kurulun gündemine dahi getirilmedi. Bu konuda önerilerimiz, tekliflerimiz de oldu, kesinlikle bunu tekrar gündeme getirmekte fayda var. Bu raporda gerek muhalefet şerhlerinde gerekse raporun kendinde önemli öneriler vardı, teklifler vardı; bir kısmını süremin yettiğince tekrarlamak istiyorum:
"Hükûmet, hâlihazırda uyguladığı madencilik politikasının insani ve ahlaki olmadığını artık görmeli, siyasi çıkar ve rant yaklaşımlarından elini ayağını çekmelidir. Madencilik sektöründeki risk analizi tam olarak gerçekleştirilerek, alınması gereken tedbirler için kurumsal bir yapı oluşturacak şekilde iş sağlığı, işçi güvenliği, işçi sağlığı ve buna ilişkin yönetim sisteminin oluşturulması gerekmektedir ve bunun için de ilk adım olarak madencilik bakanlığı kurulması düşünülmelidir." dedik Komisyon olarak ve "Madencilikte taşeronlaşma ve redevans uygulamalarına son verilmelidir. Denetim yapan kurumlar arasında etkin bir koordinasyonun sağlanması için yeni bir kurumsal yapı oluşturulmalıdır. Her madenin kendine özgü jeolojik, mineralojik özelliklerinin olması, işletme yöntemlerinin farklı olması, bu madenlerin denetim faaliyetlerinin yapılmasında da uzmanlaşmaya gidilmesi yani denetimde uzmanlaşma." dedik. "Üretim sürecinde kullanılan ekipmanlar, kişisel koruyucular, iş sağlığı ve güvenliği standart ve mevzuatına uygun üretilmelidir." dedik ve bilinçsizce ve teknolojiden uzak yapılan maden işletmeciliği, maden ocaklarındaki gerekli yatırımların yapılmasından kaçınılmaması gerektiğini ifade ettik ve hızlı ve yüksek kazanç güdüsünden uzaklaşılması gerektiğini ve daha pek çok önerileri getirdik.
Bu düşüncelerle bu araştırma önergesinin kabulünü diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Akçay.