| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 24 |
| Tarih: | 22.11.2016 |
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sorunları, ayrılıkları ve anlaşmazlıkları siyasi güç, destek devşirmek amacıyla istismar etmek bu ülkeye ve bu topluma yapılabilecek en büyük ihanettir. Bunun altını özenle çiziyorum. Konuşmama bilerek, bu cümleyi kurarak başladım.
Sayın milletvekilleri, bir milletvekili olarak, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir vatandaşı olarak ülkemizin içinde bulunduğu hâle baktığımda, gerçekten derin bir endişe duyuyorum, derin bir kaygı duyuyorum. Türkiye'de siyasi parti ayrımı yapmaksızın vatandaşlarımızın tümünün büyük bir huzursuzluk ikliminde olduğunu hep birlikte görüyoruz. Türkiye bunları hak ediyor mu, ayrı bir tartışma konusu, hak etmiyor tabii ki ama Türkiye'nin bu noktaya gelişinin, toplumun bu şekilde kamplaştırılıp ayrıştırılmasının kimi iç ve dış etkilerinin olduğu yadırganamaz.
Sayın milletvekilleri, perşembe akşamından beri Türkiye'ye bir toplumsal vicdani, ahlaki utanç yaşattı bu Meclis, bu Hükûmet. Sayın milletvekillerini tenzih ediyorum. Nihayet, üst akıldan gelen talimattan sonra geri adım atmayacağını ilan eden Sayın Başbakandan Sayın Bakana kadar herkes... Sayın Bakan da biraz önce "Bu konu kapandı." diye bir açıklama yapmış. Sayın Bakan, sizin aklınız kirada mıydı? Milletin aklıyla mı dalga geçiyorsunuz? Türkiye bunu hak etmedi sayın milletvekilleri. (CHP sıralarından alkışlar)
Bu kürsüden, Adalet ve Kalkınma Partisinin il, ilçe teşkilatlarındaki duyarlı vatandaşlarımıza, yöneticilere, birçok AK PARTİ'li yurttaşıma da teşekkür ediyorum, onları da kutluyorum gösterdikleri yüksek duyarlılık için.
Ve nihayet yani bu inatlaşma, bu kutuplaşma, bu kamplaşmayla muradınızın ne olduğunu merak ediyorum ama bir tane şey söylüyorum: Perşembe akşamından beri Türkiye'ye yaşattığınız bu utanç, bu toplumun hak ettiği bir utanç değildir.
Aynı şekilde, 4 Kasım gününden beri Parlamentoya, anayasal sistemimize, "hukuk devleti" diye her vesileyle söylediğimiz sistemimize yaşatılan da kabul edilemez. Bunun da altını çizeceğiz. Yok böyle bir şey. Şu anda şu tablo, şu görünen tablo, 10-11 milletvekilinin buradaki resimlerinin... Bu, bir doğal tepkidir, bunu eleştirmiyorum ama Parlamentonun bu düştüğü hâl hâl değildir, doğru değildir. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Bana laf atanlara, önce Anayasa'nın 15'inci maddesini okumalarını tavsiye ederim. Anayasa'nın... (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Bir bitireyim sözümü müsaade ederseniz.
"Milletvekilleri yargılanmasın." diyen yok, biraz sonra ona değineceğiz ama şu yapılan iş, Türkiye'ye perşembe akşamından beri toplumsal vicdan ve ahlak utancı yaşatırken bu iş de 4 Kasımdan beri Türkiye'ye, esasen Türk demokrasisine bir siyasal utanç yaşatmaktadır. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, bir demokrasi sorunumuz var, işin özü buradan kaynaklı. Yaşadıklarımızın tümü, tutuklu milletvekilleri dâhil, perşembe gününden beri yaşanan ahlak garabeti dâhil, cinsel istismarla ilgili, bu Parlamentoda yapılan, cinsel istismara, çocuk tecavüzüne bir nevi masumiyet ve meşruiyet sağlamaya yönelik hamle dâhil bütün bu yaşanan sorunların altında bir demokrasi sorunu var.
Türkiye'nin şunları konuşması lazım: Ege Denizi'nde Yunanistan'ın bayrak dikmediği ada kalmadı, ne yapıyor bu Parlamento? (CHP sıralarından alkışlar) Kıbrıs konusunda kimin ne olup bittiğinden haberi var, bir sayın iktidar partisinin milletvekili gelip şu kürsüde, bırak sayın milletvekillerini, şu Hükûmetin bir temsilcisi gelip, kâğıtsız, evraksız şu kürsüye çıkıp Kıbrıs'ta olup bitenle ilgili Genel Kurula on beş dakika bilgi verecek düzeye ve duruma sahip değil; bu bir utançtır, bu bir kepazeliktir. Meclis konuşacaksa bunları konuşmalıdır. (CHP sıralarından alkışlar)
2003'te Kızılay'ın göbeğinde öğlen saat on ikide havai fişeklerle, Avrupa Birliği bayraklarıyla süsleyerek tırların tepesinde girdiğiniz Ankara'da havai fişekleri patlattıktan sonra şimdi "Biz Şanghay'a gideriz." demek... Büyük Atatürk'ün çizdiği muasır medeniyet rotasından Türkiye'yi saptırmaya çalışmaya bu Hükûmetin gücü yetmez. Türkiye'yi rotasından çıkarmak isteyen bu Hükûmete iktidar partisinin çok kıymetli sayın milletvekillerinin de tıpkı bu tecavüz yasasında olduğu gibi "İşin tadını kaçırdınız." diyeceklerinden adım kadar eminim.
Sayın milletvekilleri, Hükûmete sesleniyorum: Bundan önceki hükûmetlerin ve kimi siyasi partilerin yaptığı gibi inanç aidiyeti üzerinden, etnik aidiyet üzerinden ve yaşam tarzı üzerinden siyaset yaparak oy ve güç devşirmeye çalışmak, konuşmamın başında söylediğim işi yapmakla aynı şeydir: Sorunlardan siyasi çıkar sağlamak. Bu Parlamento sorunları çözmek için var, sorun üretmek için değil bu Parlamento. Gelinen noktada kamplaşmış, kutuplaşmış bir toplum var. Bu toplumun kamplaşması, kutuplaşması, belli bir kesimin size desteğini sürdürmesine yol açabilir ama geçen de söyledim sayın milletvekilleri, Sayın Cumhurbaşkanının söylediği, yenilgi yenilgi büyüyen zaferiniz, zafer zafer bir büyük yenilgiye doğru gidiyor. Sizin gitmeniz, bu Hükûmetin gitmesi bir şey değil, Türkiye bir karanlığa gidiyor. Bizim buna sessiz kalmamızı bizden kesinlikle beklemeyin.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) - AK PARTİ aydınlığın partisi, ne karanlığı ya.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Sayın milletvekilleri, Anayasa'dan kaynaklı hakları var insanların. İnsanlar bunları kullanacak. Temel hak ve özgürlükleri kısıtlayarak hiçbir yere varamazsınız. Hep söylüyorum, hiçbir güvenlik kaygısı temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasına dayanak olamaz diye.
Şimdi, toplumun huzura ihtiyacı var. Bunun bir tek yolu var, bunun bir tek yolu... Başkanlık sistemi, hükûmeti, yürütmeyi güçlendirmek, yasama üzerine bir tasallut, tahakküm kurmak, yargıyı sopa yapmak değildir. Bunun bir tek yolu var, demokrasi. Demokrasimizi güçlendirirsek, demokrasimizi kurumsallaştırırsak, inanın bana, hepimizin burada yemin ettiği şekilde, milletimiz mutlu olur, halkımızın yüzü güler. Türkiye'yi bir büyük ekonomik kriz bekliyor, var mı Hükûmetin bir tedbiri? Demin söylediğim gibi, etrafımızdaki bütün ülkeler... Yani, ben şundan utanıyorum: Avrupa'nın, Amerika'nın -onlara gereğinde biz dersi de veririz, cevap veririz ama- Türkiye'yi bir terörist ülke gibi görmeleri beni üzüyor, beni incitiyor. Arkadaşlar, bu duruma daha ne kadar göz yumacağız? Elbette, bir siyasi parti aidiyeti içerisinde sizi anlayışla karşılamaya çalışıyorum ama parti çok da vatan bir tane; parti çok da bayrak bir tane; parti, lider çok da devlet bir tane, parti, lider çok, başkan çok bulunur da bu ülke, bu cumhuriyet bir tane. Gelin, bunu daha fazla tahrip etmeyin. Buna hakkınız yok. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, geldiğimiz noktaya bakın. Her vesileyle "demokrasi" diyen Hükûmet Türkiye'yi öyle bir noktaya getirdi ki siyasetçiler, siyasi partilerin genel başkanları, sanatçılar, gazeteciler, akademisyenler, öğretmenler cezaevlerine dolduruluyor. Elbette "Suçu olanlarla ilgili işlem yapılmasın." demiyorum ama -biraz önce söyledim- Anayasa'nın 15'inci maddesinin son cümlesi genel bir hukuk kuralı: Suçu sabitleninceye kadar herkes suçsuzdur. Bu orta yerde bu Anayasa varken bu milletvekillerini tutuklamakla Kürt sorununa ya da terörle mücadeleye katkı sağlayacağını düşünmek aymazlıktan başka bir şey değildir.
Benim hep söylediğim bir şey var, gelsinler cevap versinler. Kürt sorununu bu hâle getiren yani Kürt sorununu çözümsüzlüğe sürükleyen 2 unsur var: Birisi Hükûmet, birisi PKK. Bunların bu tutumu Türkiye'de Kürt sorununun kangren hâline dönmesine neden oldu. Terörü, terörizmi lanetlemeyeni ben lanetliyorum ama -terörle etkin mücadeleye de evet, etkin mücadele gerekir de- bir gün değil, on gün değil, sekiz ay göz yumduğunuz hendeklerdir Türkiye'yi bu ortama getiren. Sekiz ay göz yumduğunuz hendekler yüzünden -81 vilayetimiz vardı- şimdi 80 vilayetimiz var, Şırnak diye bir vilayet sadece kâğıt üzerinde var. Bu ayıp, bu utanç bile bu Hükûmete yeter. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, milletvekili suç işlemez diye bir şey yok, yargılanmaz diye de bir şey yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ENGİN ALTAY (Devamla) - Altını çizerek söylüyoruz: Mahkemelerden korkan şerefsizdir -kendi adımıza söylüyorum- ancak milletvekillerinin tutuklu yargılanması Türk demokrasisi için, parlamenter sistemimiz için kara bir lekedir. Bu Parlamento da bu yönüyle ayıplı bir Parlamentodur.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)