| Konu: | Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 22 |
| Tarih: | 17.11.2016 |
ŞENAL SARIHAN (Ankara) - Değerli Başkanım, değerli kâtip üye arkadaşlarım, değerli milletvekilleri ve sevgili yazman arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Üzerinde konuşacağım maddenin, esas olarak tartışmalar sürecinde önemli bir problem olarak karşımıza çıktığını biliyorum. Madde üzerinde konuşmak âdeta ateşe maşasız yaklaşmak gibi bir şey görünüyor ancak her konuyu konuşmak, her konu üzerindeki düşüncelerimizi ifade etmek, bu ifadelerimizi sunarken de esas olarak sorunun çözülmesi konusunda çaba gösterdiğimizi bilerek davranmak gerekiyor.
Değerli arkadaşlar, bu madde yani 103'üncü maddeye getirilmek istenilen değişiklik esas olarak, çocukların cinsel istismarına ilişkin. Şimdi ben birkaç rakam bilgilerinize sunacağım, sonra da bu konuya ilişkin düşüncelerimi ifade etmeye çalışacağım.
2014 verilerine göre, her ay Adli Tıp Kurumuna 650 çocuk cinsel istismar vakası geliyor. 2013 istatistiklerine göre, çocukların cinsel bütünlüğüne karşı en az 19.757 suç davası açılmış, bunlardan 14.417'si mahkûmiyetle sonuçlanmış. 19.757 suçun 14.417'si mahkûmiyetle sonuçlanan. Bu rakam, toplam mahkûmiyetlerin yüzde 61'ini oluşturuyor. 2014 ceza istatistiklerine göre ise çocukların cinsel bütünlüğüne karşı en az 24.825 suç davası açıldığını görüyoruz. Bunların da ancak 13.968'i mahkûmiyetle sonuçlanmış. Kısacası, karşımızdaki tablo, bu veriler, cinsel istismar suçlarının ne denli yoğun olduğunu, fakat önemli bir bölümünün de cezasızlıkla karşı karşıya kaldığını bize gösteriyor.
Şimdi başka değerlere bakalım: Cinsel istismar amacıyla insan ticareti, Küresel Kölelik Endeksi'nde Avrupa'da 1'inci durumdayız. Bunun oldukça yüzümüzü kızartacak bir rakam olduğu açıktır. Yine bir başka veri, 2015 yılında 36 bin çocuk gelin vakası yaşanmış. Biz, durum böyle iken, çocuklarımızın durumu, çocuklarımızın cinsel istismarla karşı karşıya kalışları bu denli yoğun iken ve son dönemde âdeta sistemli bir biçimde artmış iken -hemen anımsayalım Pozantı davasını, Ensar olayını, Gerger olayını, son olarak İzmir'de yaşanan istismar olaylarını- bu somut olaylar gözümüzün önünde duruyorken ne yazık ki Anayasa Mahkemesinin 2014 yılında vermiş olduğu bir karar var.
Şimdi bu karardan bir bölümü yine bilgilerinize sunacağım. Şöyle deniyor Anayasa Mahkemesinin iptal kararında: "15 yaşından küçük olanların rızalarının olup olmadığına bakılmaksızın, somut koşullara göre bir ayrım gözetilmeksizin, kendisine yönelik eylemin anlam ve içeriğini algılama yeteneği olan mağdurun rızasına hukuki sonuç tanımadan yapılmış olan bu düzenleme hukuka aykırıdır. 15 yaşından küçük olan bu mağdurların rızasıyla yaşadığı cinsel eylemler hakkında öngörülen cezalar çok yüksektir." Bu cezaların yüksek olduğunu, bu maddenin değiştirilmesi gerektiğini söylüyor.
Şimdi hukuki tabloya bakalım değerli arkadaşlar: Medeni Kanun'umuzun 11'inci maddesi erginlik yaşı olarak 18'i gösterir. 12'nci madde de 15 yaşındaki bir çocuğun ancak anne baba rızasıyla ve mahkeme onayıyla ergin sayılabileceğini hükme bağlar. 16 yaş, yine hâkim kararıyla ancak ergin sayılabilecektir. Yani, hem Medeni Yasa'mızın hem Türk Ceza Kanunu'nun erginlik yaşı olarak gösterdiği yaş 15 dahi değildir, 18'dir.
Şimdi, bakalım Çocuk Koruma Yasası'ndaki durum nedir? 3'üncü madde aynen şöyle der: "Çocuklar 18 yaşını doldurmadıkça çocuk durumundadırlar." Biz 15 ile 12 yaş arasında bulunan çocukların herhangi bir cinsel istismar olayıyla ya da sarkıntılık olayıyla karşı karşıya kaldıklarında onların cezalarını kademeli olarak indirmeye yönelirsek, esas olarak çocuklarımızı kendi elimizle ne yazık ki âdeta fuhuş batağına sürmüş oluruz. Çünkü, böyle bir evlilik... Ki anımsayacaksınız, resmî nikah ve "hoca nikahı" dediğimiz, "imam nikahı" dediğimiz nikahla ilgili de yeni bir düzenleme yapıldı ve imam nikahı da cezasız hâle geldi. Bu durumda Türkiye gerçek anlamda tam bir çocuk gelin alanı hâline gelecektir ya da istismar edilen çocuklarla karşı karşıya kalmak durumunda olacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ŞENAL SARIHAN (Devamla) - Bir dakika verebilir misiniz lütfen.
BAŞKAN - Buyurunuz, mikrofonunuzu açıyorum Sayın Sarıhan.
ŞENAL SARIHAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, erken evlilik aslında yasaya kılıf giydirmektir, biliyorsunuz. Erken evlilikte iki taraf -pardon, bağışlayın- sürekli bir istismar durumundadır.
Şimdi, bizim en yakın zamanda, hep beraber yeniden bu maddeyi ele almamız ve bu maddenin nasıl derli toplu bir hâle gelebileceğini, çocukların en üstün yararını gözeterek, çocukları da koruyarak nasıl yeniden düzenleneceğini düşünmemiz gerekir.
O sebeple, ne bizim önergemizin ne de şu anda geçecek olan önergenin sorunu çözmeyeceği açıktır. Sadece, bu tür olaylarda iki çocuğun, iki tarafın da çocuk olması hâlinin yeniden hukuken değerlendirilmesi gerekir. Yoksa bugün yapacağımız düzenleme hukuktan da, vicdandan da, adaletten de uzak bir düzenleme olacaktır. Çocuklar hepimizindir.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)