GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:21
Tarih:16.11.2016

MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak termik santrallerle ilgili vermiş olduğumuz araştırma önergesi üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, siyasi iktidar "Karadeniz Bölgesi'ni enerji üssü hâline getireceğim." anlayışıyla geliştirdiği termik santral projeleriyle aslında bölgeyi tam bir termik santral cehennemi hâline dönüştürmenin adımlarını atmaktadır. Özellikle Bartın ve Zonguldak'ta yoğunlaşan bu projeler, bölgenin çevresini, doğasını yok edecek ve bölgede yaşayan tüm insanların sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkını elinden alacak boyutlara ulaşmıştır.

Ben bu kürsüden, Batı Karadeniz'in incisi, üç bin yıllık tarihî geçmişi olan, mavi ve yeşilin birlikte anıldığı, eşsiz doğal güzelliğe sahip Amasra'da kurulmak istenen termik santrale ilişkin görüşlerimi sizlerle defalarca paylaştım. Kurulmak istenen santralin yerinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanan ve bugün hâlâ yürüklükte olan 1/100.000 Ölçekli Zonguldak-Bartın-Karabük Bölgesel Çevre Düzeni Planı'na aykırı olduğunu, bu nedenle Amasra'ya termik santral kurulamayacağını, üzerine basa basa defalarca söyledim.

Bugün yalanlarla, aldatmacalarla sürdürülen bu girişimdeki gerçekleri bir kez daha sizlerle paylaşacağım ama önce sizlerle şu gerçeği paylaşmak istiyorum: Amasra'nın kalbine saplanan hançeri tutan el, ne yazık ki Çevre ve Şehircilik Bakanlığıdır. Üzülerek belirtmek isterim ki göz göre göre işlenen bu cinayetin asıl faili Çevre Bakanı sorumluluğuyla değil, Enerji Bakanlığının talimatlarını yerine getiren bir bürokrat gibi hareket eden Sayın Mehmet Özhaseki'dir.

Değerli arkadaşlarım, geldiğimiz noktada, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, ölüm saçacak bacalarını Batı Karadeniz'in incisi Amasra'ya yerleştirecek olan şirketin ÇED başvurusunu 10 Ekim 2016 tarihinde olumlu bularak nihai kararını verdi. Peşinden, daha bu kararın mürekkebi dahi kurumadan, yangından mal kaçırır gibi, şirketin talebi doğrultusunda, Bartın ve Bartın Kıyı Kesimi Planlama Alt Bölgesi 1/25.000 Ölçekli Çevre Düzeni Plan Değişikliği'ni yaptı.

Oysa, daha önce, yine aynı şirket, 2007 yılında onaylanarak yürürlüğe giren Zonguldak-Bartın-Karabük Planlama Bölgesi 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı'na yine itiraz etmiş ve planda Tarlaağzı ve Gömü mevkisinde termik santral alanının gösterilmesi için plan değişikliği talebinde bulunmuştu. Söz konusu talep, o zaman Bakanlıkça değerlendirilmiş ve çevre düzeni planında Amasra ilçesine doğal, ekolojik, tarihî ve turistik yapısı doğrultusunda yüklenen kimliği gereği termik santralin kurulamayacağı, santral için yer seçimi olarak daha uygun alanların araştırılması yönünde Bakanlık görüşü olarak firmaya bildirilerek reddedilmişti. Aynı Bakanlığın Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğü tarafından da santral kurulması düşünülen Amasra Tarlaağzı, Gömü alternatif alanlarının yer seçimi açısından uygun olmadığı ve bu alanların ÇED süreci dışına çıkarılması, ana alternatif olarak düşünülmemesi gerektiği görüşü de firmaya bildirilmişti. Ne oldu, ne değişti, kimler devreye girdi, kimler baskı yaptı da Bakanlığın daha önce almış olduğu tüm kararlar hiçe sayılarak önce ÇED onaylanıp nihai hâle getirildi, peşinden 1/25.000 ölçekli plan değişikliği yapılarak daha önce Bakanlık tarafından uygun görülmeyen, yapılması kesinlikle kabul görmeyen aynı yerde hukuksuz ve usulsüz bir şekilde termik santralin önü açıldı?

Değerli arkadaşlar, bölge için yaptırılan ve bölge için çevre anayasası niteliğindeki plan ne diyor:

"1) Planlama bölgesinde var olan tüm doğal, tarihsel, kültürel değerler korunacak.

2) İlçelerin, beldelerin il içindeki kimlikleri doğrultusunda ve bu kimlikleri koruyarak geliştirilmesi ve birbirleriyle olan işlevsel ilişkilerinin geliştirilmesi esas kabul edilmesi gerekir.

3) Ekoturizmin gelişiminin yani doğa ve kültür turizminin desteklenmesi gerekir.

4) Doğal güzellikleri bünyesinde barındıran alanlarda doğa turizminin ekolojik değerler, geleneksel yapılaşma ve mimariyi koruyacak şekilde geliştirilmesi gerekir.

5) Amasra için, doğal ve tarihsel, kültürel çevrenin korunması, kent kimliğinin geliştirilmesi, sağlıklı ve yaşanılabilir bir turizm merkezi oluşturulabilmesi amacıyla bölgenin özelliklerine uygun, doğal çevreye, tarihî mirasa ve kültürel dokuya duyarlı ve koruyucu, bölge ekonomisine ve toplumsal yaşantıya katkıda bulunacak sürdürülebilir turizm politikasının geliştirilmesi gerekmektedir. Bu politika, sadece Amasra kentini değil, Amasra ilçesinin tümünü kapsayacak bir politika olacaktır."

Yine, aynı şekilde "Planlama döneminde Amasra ilçesi, planda öngörülen strateji ve politikalarla gelişmiş, sağlıklı ve yaşanabilir bir doğa ve kültür turizmi merkezi olacaktır." hükmünü getiriyor.

Yine, aynı planda, Amasra'da var olan kömür tesislerinin çalıştırılabileceği, yerine yeni kömür tesislerinin kurabileceği ve kömür üretimine devam edilebileceği ancak üretilen kömüre yönelik kurulacak enerji santrallerinin planlama bölgesi içerisinde yer alan Filyos yatırım havzasında yapılabileceği açıkça belirtiliyor. Bu plan, Amasra'nın doğal, tarihî ve kültürel tüm değerlerini korumayı birinci vazife olarak görüyor ve diyor ki: "Amasra benim korumam altındadır. Benim ortaya koyduğum hükümler içinde Amasra'da termik santral kurulamaz." (CHP sıralarından alkışlar) "Kurulacak yer bellidir, o da Filyos yatırım havzası ya da başka bir yerdir."

Bütün bu hükümler bugün de güncel ve doğru. O zaman bir kez daha soralım: O günden bugüne ne değişti? Ne değişti de Bakanlık kararını değiştirdi? Yoksa, dün halkı siz kandırıyordunuz da, bugün firma mı sizi kandırdı? Yoksa, yine mi aldatıldınız? Lütfen, Sayın Bakan çıksın ve kamuoyuna bunu açıklasın. Kendisinden önce görev yapan tüm Çevre Bakanları ve Bakanlık personelinin haklı gerekçelerle kabul etmediği, Amasra'yı karartacak, Fatih Sultan Mehmet'in, torunlarından utanmasına neden olacak bu karara imza atmazken kendisi ve ekibi, nasıl bir motivasyonla böylesi bir katliamın önünü açacak bir kararı onaylamıştır? Usulsüz ve hukuksuz bir şekilde tam da oldubitti anlayışıyla verilen bu karar, Amasra için idam fermanı niteliğindedir. Bakan, bu idam fermanıyla daha önce termik santral için sıkı sıkı kitlenen kapının anahtarlarını kendi elleriyle firmaya altın tepsi içinde teslim etmiştir. Bunun adı "cinayet" değil de nedir? Bir şehrin, bir kültürün, bir doğanın katledilmesi, hukukun katledilmesi değil de nedir? "Bakanlık, göz göze göre cinayet işledi." demem de bu yüzdendir.

Şimdi, soruyorum sizlere: Aradan geçen sekiz yılda ne değişti? Amasra, kamuoyuna duyurulmadan demir çelik sanayisi ya da diğer sanayi alanları veya organize sanayi bölgesi mi oldu? Hayır, böyle bir şey yok. Bakan, bir oldubittiyle Amasra'ya termik santralin kurulmasının önünü açıyor, Amasra'ya kıyıyor. O nedenle, Bakanı ve Bakanlık bürokratlarını tarih ve Amasra halkı asla affetmeyecektir. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, gelin, Amasra gibi 3 bin yıllık tarihi olan eşsiz kültürel ve doğal güzelliklere sahip çıkın. Gelin, Amasra ve Bartın halkının feryadına kulak verin. Gelin, araştırma önergemize destek verin. Tarihe, kültüre, doğal güzelliklere sahip çıkan milletvekilleri olarak sizler tarihe geçin.

Hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)