GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 674 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (1/760) ve İçtüzük'ün 128'inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:19
Tarih:10.11.2016

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 10 Kasımda, cumhuriyetimizin kurucusu, asrın lideri, sahip olduğumuz hak ve kazanımların mimarı Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü saygıyla, minnetle ve özlemle anıyorum.

Atatürk'ü sevmeyenlere ise acıyorum çünkü Atatürk'ü sevebilmek için derin bir anlayış, keskin bir idrak kabiliyeti, müthiş bir sezgi gücü ama her şeyden önce beyin gereklidir.

Olağanüstü hâl dönemindeki KHK'lara şöyle bir bakıyorum da Meclisten geçirmek için uğraşılmak istenmeyen ya da Meclisten geçirilemeyen kanun değişiklikleri olağanüstü hâl KHK'larıyla halledilmeye çalışılmış. Olağanüstü Hal Kanunu'na göre, KHK'ların işleyişine yönelik olarak dava açabiliyorsunuz ama yürütmeyi durdurma kararı almanız olağanüstü hâl süresince imkânsız. Bu nedenle kişiler hak arama yoluna gitseler bile yürütmeyi durdurma kararı alamıyorlar ne yazık ki.

Şu an 100 bine yakın kişinin mallarına tedbir konulduğu söyleniyor. Bu, gerçekten ciddi bir rakam. Peki, mal varlığına tedbir konulan bu yaklaşık 100 bin kişinin hepsine "FETÖ'cü" diyebiliyor muyuz? Bunu bir durup düşünmemiz gerekiyor. Vicdanen hepsine "FETÖ'cü" diyebiliyorsak eyvallah ama kurunun yanında yaşları yakıyorsanız, kurunun yanında yanan yaşlar yüzünden vicdanınız rahatsa söylenecek hiçbir şey yok size.

Bakın, mesela, Bank Asyadan kredi çektiği için açığa alınan, mallarına tedbir konan kişiler var. Zaten inim inim inleyen memur, iki göz evim olsun diye, çocuklarına miras kalsın diye gidip kredi çekiyor. Evi aldığı müteahhit kredinin faiz oranı düşük olduğu için Bank Asyayla anlaşıyor. Memur, bu nedenle, sırf faiz oranı düşük olduğu için Bank Asyadan konut kredisi çekiyor. Şimdi ne durumda mı? İşte o memurun, o konut kredisiyle zar zor aldığı eve tedbir konulmuş. FETÖ'yle bağlantısı olduğu iddia edilen şirketlere kayyum atanıyor. Eğer 15 Temmuz akşamını bize yaşatanlara maddi destek sağladığı konusunda kesin eminseniz firmalardan, sonuna kadar gidin, arkanızdayız, en ağır müeyyideleri uygulayalım ama yok gizli tanık beyanıydı, yok şüpheydi, yok varsayımdı; bunlarla insanların şirketlerine el koyup kayyum atıyorsanız işte o zaman o kayyumun mali olarak iflas ettirdiği şirketlerde çalışan insanların vebalini asla ödeyemezsiniz. "O şirket de FETÖ'cü olabilir, bu şirket de FETÖ'cü olabilir." diyerek bu firmaları batırdığınızda, sizi bilmem ama FETÖ'ye hiç destek vermemiş olan vatandaşın zaten çökük olan ekonomisine bir tekme de siz vurmuş olursunuz.

Kayyum atanıyor, tamam; peki, kriter ne? Neye göre kayyum atanıyor? El konulan şirketlere atanacak olan kayyumlar, bir kere, mutlaka sektörün içinden gelmeli, o sektörü iyi bilmeli, o sektörün terminolojisine ve diline hâkim olmalı, profesyonel olmalı. Kayyumlar uygulamada güya yönetime ve mahkemeye yardımcı olmak için atanıyor ama baktığınızda bunların hemen hepsi yönetimi üstlenmişler, yönetime el koymuşlar. Neden acaba? Mesela, soruyorum: Bir kayyum ne kadar ücret alıyor? Tekrar altını çiziyorum: Sektörü bilmeyen kayyumlar şirketleri batırabiliyorlar, bu nedenle başarılı olamıyorlar. Onun için, o sektörü bilen, işinde profesyonel olan kayyumların atanması yönünde tercih edilmeli.

Kapatılan ve el konulan şirketlerden alacakların ödenmesi hem hakkaniyet hem de ekonominin zarar görmemesi açısından önemli. FETÖ'yle bağlantılı şirketlere mal ve hizmet veren, terör örgütüyle bağlantısı olmayan birçok yan kuruluş, küçük esnaf ve vatandaş var. Bunların zararları da hakkaniyet ölçüsünde mutlaka giderilmeli.

Bu KHK'nın getirdiği en önemli değişiklikler, açılan soruşturma ve kovuşturmalar nedeniyle kayyum atanan şirketlerin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na, TMSF'ye devredilmesi. Şimdi soruyorum: Adam beraat etti, FETÖ'cü olmadığını ispat etti veya şirketinin FETÖ'yle bağlantılı olmadığını ispat edip beraat etti. Bu aşamada ileride telafisi mümkün olmayan bir zarar gerçekleştiğinde bunun...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BURCU KÖKSAL (Devamla) - ...önüne nasıl geçeceksiniz, bunu merak ediyorum.

Ve son olarak Anayasa'nın 38'inci maddesini hatırlatıyorum: "Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz." Hukuk hepimize lazım.

Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Köksal.