| Konu: | 674 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (1/760) ve İçtüzük'ün 128'inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 19 |
| Tarih: | 10.11.2016 |
MUSTAFA ALİ BALBAY (İzmir) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bugün Atatürk'ün ölümsüzlüğe ulaşmasının 78'inci yılıydı ve bugün Anıtkabir gerçekten tam bir "yanıtkabirdi". Anadolu'nun dört bir yanından insanlar Anıtkabir'e aktılar ama büyük bir barajla karşılaştılar. Bir yanda Melih Gökçek'in kamyonları, bir yanda büyük bir set ve insanlar giremediler. Önümüzdeki yıl bu anmanın, gerçekten, Anıtkabir'in etrafındaki setlerin kaldırılışıyla birlikte başlamasını diliyorum, talep ediyorum ve ben bu konuda mücadele edeceğime de oradaki yurttaşlara söz verdim. Lütfen, sizi de bu konuda duyarlı davranmaya davet ediyorum. Orası bizim en büyük kalemizdir ve hepimizin buluştuğu bir yerdir.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sanıyorum Atilla Kaya burada yok. Kalkan ona kalkan olmaz umarım çünkü öyle sözler söyledi ki İzmir'le ilgili. İzmirliler Sayın Kılıçdaroğlu'nun ne söylediğini çok iyi anladılar. "Seçimle gelen seçimle gider."in devamındaki cümle şudur: "Seçimle gelen meşruiyetini hukuktan alır. Hukuka uymazsa, hukukun dışına çıkarsa da meşruiyetini kaybeder." Bu, muhalefet için de geçerlidir, iktidar için de geçerlidir ve en çok iktidar için geçerlidir. Bugün iktidar hukukun dışına çıkarak yaptığı uygulamalarla ciddi bir meşruiyet tartışmasıyla karşı karşıyadır.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bugün OHAL uygulamalarından en büyük payı medya almaktadır. Şu ana kadar Türkiye'de 777 gazetecinin basın kartı iptal edildi, 142 gazeteci hapiste, 170 yayın organı kapatıldı ve 2.500 gazeteci işsiz. Bu tablonun neresi demokrasi olabilir?
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; özellikle Adalet ve Kalkınma Partisinin milletvekillerine sesleniyorum: Bu uygulamalar sepete su doldurmaktır, hiçbir işe yaramaz. Ve nitekim devamında Cumhuriyet gazetesine uzandı operasyon. Cumhuriyet gazetesine yönelik operasyon hem gazetenin yayınını durdurmayı, işlemez hâle getirmeyi hem de Cumhuriyetçileri birbirine düşürmeyi hedeflemektedir. Elinizi Cumhuriyet'in üzerinden çekin. Bir fikir gazetesinde görüş ayrılıkları olabilir ama bundan terör üretilemez. Cumhuriyet geçmişte de değişik tartışmalar yaşamış ama kendi yaralarını kendisi sarmıştır, yine saracaktır ama bu operasyonla 9 yazarı ve yöneticisi tutuklanmıştır. Onların hiçbirinden terör üretemezsiniz. Bu gazete Ahmet Taner Kışlalıları, Uğur Mumcuları şehit vermiş bir gazetedir, teröre kurban vermiş bir gazetedir. Böyle bir gazeteden terör faaliyeti üretmek tarih önünde, biraz önce Sayın Elitaş'ın "Geçmişte keşke..." diye başladığı cümlelerden birini size armağan edecektir. Cumhuriyet gazetesinin şu anda tutuklu 9 yazar ve yöneticisinin derhâl serbest bırakılmasını ve gazeteye yönelik bu ağır operasyonun durdurulmasını talep ediyorum.
Arkadaşlar, bu FETÖ'yle mücadelenizde bu dar zamanda bir başka boyutu dikkatinize sunmak istiyorum: Şu anda, dünyadaki 50'ye yakın ülkede FETÖ okulu var, 5'i AKP Hükûmetinin talebine uydu, 5 ülke kapattı, 100'den fazlası Amerika'da faaliyette. Dünyada 13 FETÖ üniversitesi var ve şu anda da dünyanın pek çok ülkesindeki bu üniversiteler ve okullar faaliyette. Sizler Türkiye'de bu baskıyı artırdıkça onlar orada fiilen kahraman oluyorlar. İleride inanın pişman olacaksınız, keşke diyeceksiniz çünkü 12 Eylül dönemindeki Türkiye'deki ağır baskılardan yurt dışına kaçanlar Türkiye'yi öyle anlattılar ki sayın milletvekillerim, yıllar sonra Türkiye'den heyetler gittiğinde karşılarında başka ülkenin temsilcilerini, muhalefeti bulmak yerine Türk insanını buldular. Neden? 12 Eylülde giden insanlardı ve şimdi, dışarıda büyük bir Türkiye aleyhtarlığı yaratmaktasınız. Bu yaptığınız çekiçle sinek ezmek. "Sineği ezdik." diyorsunuz ama bir bakıyorsunuz ki, cam çerçeve gitmiş, ülkenin pek çok kurumu çökmüş.
Sayın milletvekilleri, bu kanun hükmünde kararnamelerle birlikte önümüzdeki dönem, bu ana kadar attığınız adımlar yine aynı şekilde devam ederse Türkiye yalnızlaşacak.
Evet, CHP'nin son açıklamasına şu anda Erdoğan suç duyurusunda bulundu ve "Ben bu mücadeleyi yalnız yaptım." dedi. Bunun anlamı şudur sayın milletvekilleri, CHP'ye yönelik suç duyurusunda bulundu ya: Sıra size gelecek, göreceksiniz, sıra size gelecek. Cumhurbaşkanı "Ben bu mücadeleyi tek başıma yaptım." diyorsa bunun anlamını lütfen düşünün diyorum.
Sözlerimi -konuşmamın ağırlığı basın özgürlüğü üzerineydi- Atatürk'ün bir sözüyle noktalıyorum: "Basın özgürlüğünden kaynaklanan sorunların çözümü basın özgürlüğüdür."
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.