GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 674 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (1/760) ve İçtüzük'ün 128'inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:19
Tarih:10.11.2016

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sözlerime başlamadan önce bugün önemli bir gün. Cumhuriyetin banisi, ulusal Kurtuluş Savaşı'mızın önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü kaybettiğimiz tarihin üzerinden yetmiş sekiz yıl geçti. Yetmiş sekiz yıl sonra bile, bir faninin üzerinden, bir ölümün üzerinden ölüyü öldürmeye çalışanları gördükçe demek ki, Mustafa Kemal ölmemiş bu topraklarda. (CHP sıralarından alkışlar) O nedenle "Bu topraklarda Gazi Mustafa Kemal ölmez, Atatürk yenilmez." diye ısrarla bunu söylüyoruz.

Bakın, aslında konuşmamda kanun hükmünde kararnamelerden bahsedecektim ama burada bazı şeylerden bahsedildi Atatürk'le alakalı; bunu sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bakın, saat dokuzu beş geçe, 10 Kasım 1938'de Mustafa Kemal Atatürk'ü kaybettiğimizde İstanbul Hukuk Fakültesinde -bilinen hikâyedir ama sizlerle paylaşmak istiyorum- bir Alman profesör bu haberi aldığı zaman ne yapacağını şaşırıyor, gidiyor dekana soruyor: "Ben ne yapacağım? Yani müthiş bir adam öldü, büyük bir adam öldü, ben ne yapacağım, derslere girecek miyim girmeyecek miyim?" diyor. Dekan duruyor diyor ki: "Sizin ülkenizde bir büyük adam öldüğü zaman ne yaparsanız onun aynısını burada da yapın." Onun verdiği cevap muhteşem bir cevaptır. Diyor ki: "Bizim ülkemizde böyle muhteşem, bir büyük adam ölmemiştir."

Bakın değerli arkadaşlarım, bugün Parlamento açıldığı zaman 3 milletvekili gündem dışı konuşma yaptı. MHP, CHP ve AKP'den gündem dışı konuşmalar yapıldı. AKP adına konuşma yapan milletvekilinin -gerçi burada konuşmasının hakkını yemeyelim, oraya girmedi ama- bakın aynen şöyle yazıyor gündem dışında: "Atatürk'ün ölüm yıl dönümü ve Osman Yüksel Serdengeçti'nin ölüm yıl dönümü." Arkadaşlar, bu işi sulandırmaya gerek yok. Bu topraklarda en büyük insanın 1938'de öldüğünü bir Alman profesör kabul ediyor da, aradan yetmiş sekiz yıl geçtikten sonra, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Parlamentosunda bir milletvekili, Atatürk ile bir başkasını yan yana koyarak, nasıl böyle buraya koyabiliyor değerli arkadaşlarım? Atatürk'ün ölümünü sulandırmayalım, bunu ısrarla vurgulamak istiyorum.

Onun dışında söyleyeceğim bir olay daha var: Biraz önce arkada Tuncay Özkan'la konuşurken söyledi, beraber irdeledik. Bakın, İsmet İnönü'yle alakalı biraz önce grup başkan vekili bir değerlendirme yaptı: "Efendim, sizi ben bile kurtaramam." dedi 1960 ihtilaliyle alakalı olarak.

Değeli arkadaşlar, o konuşma İsmet İnönü tarafından darbeden sonra yapılmış olan bir konuşma değildir, bu Parlamento kürsüsünden yapılmıştır. Bakın, bir tarihî uyarı yapılmıştır Adnan Menderes Hükûmetine. Denilmiştir ki: "Demokrasiyle alakalı bir tercih varken, demokratik yöntemlerden uzaklaşarak bir baskıcı hükûmeti, bir baskıcı modeli getirirseniz sizi ben bile kurtaramam." Şimdi kalkıp, aradan zaman geçtikten sonra, sanki darbe şakşakçılığı yapan bir İsmet İnönü gerçeğini halkın önüne koyarak neyi gerçekleştirmeye çalışıyorsunuz değerli arkadaşlarım? Cumhurbaşkanı geçen gün de söylemişti hatırlarsınız. Lozan'la alakalı probleminiz var, bunu biliyoruz, Lozan'la alakalı bir problemi yaşıyorsunuz. İsmet İnönü ki... Biz diyoruz ki: "Lozan, Türkiye Cumhuriyeti'nin tapu senedidir."

Bakın, değerli arkadaşlarım, bizim kurucularımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü, Lozan'da o tarihte, ülkemizi işgal edenlerle, cumhuriyeti yok etmek isteyenlerle masaya oturdular. Bizim kurucularımız Oslo'da Abdullah Öcalan'la masaya oturmadılar değerli arkadaşlarım. Oslo'da Abdullah Öcalan'la masaya oturanlar "Lozan'da cumhuriyetin kurucuları niye bunlarla oturdu?" diye bunu anlayamazlar ki bunu ayırt etmeleri mümkün değil. Bir kere daha bunu vurgulamak istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, Gazi Mustafa Kemal Atatürk iyi ki bu topraklarda doğmuş, iyi ki var, nur içerisinde yatsın. Bugün buradaki konuşmalarda başka yerlere bağlantı kurulmaya çalışılıyor: "Atatürk şuradan geldi, buradan geldi." Atatürk, bu toprakların yetiştirmiş olduğu en büyük devrimcidir değerli arkadaşlarım. Eğer bugün biz bu Parlamentoda özgürce konuşabiliyorsak, gelecek kaygısı yaşamadan, bir ümmetten millete ulus devlet kimliğini ortaya koyan bir devin ülkesinde, sarı saçlı, mavi gözlü dev adamın ülkesinde özgürce yaşayabiliyorsak iyi ki bu topraklar Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü doğurdu, iyi ki onun askerleriyiz, iyi ki onun milletvekilleriyiz, iyi ki onun neferleriyiz.

O nedenle biz diyoruz ki: Cumhuriyet, bize emanet edilen cumhuriyet, bize bedeli ne olursa olsun, biz hangi türlü bedeli ödersek ödeyelim bu cumhuriyeti sonsuza kadar yaşatmak için kanımızın son damlasına kadar savaşacağız, çarpışacağız değerli arkadaşlarım. (CHP sıralarından alkışlar)

Bakın, bugün Anıtkabir'de, bugün grup başkan vekilimiz ısrarla söyledi... Bakın beyefendiler, ben 15 Temmuz akşamı buraya gelen ilk 3 milletvekilinden biriyim, biliyor musunuz? 29 Ekimde ben Atatürk'ün Parlamentosuna, buraya giremedim. Bu tabloyu da yaşadık. Buraya hafriyat kamyonlarını çekti sizin Büyükşehir Belediyeniz. Bugün bakın CHP heyeti Anıtkabir'e giremedi.

Neyi nereden gizlemeye çalışıyorsunuz değerli arkadaşlarım, neyi nereden gizlemeye çalışıyorsunuz? O nedenle, bunu bilin. Ne türlü çarpıtmalar yaparsanız yapın ne türlü antipropagandalar, manipülasyonlar yaparsanız yapın, biraz önce de söylediğim gibi, şu gerçeği herkes bilsin: Hepimiz Mustafa Kemal'iz, hepimiz Mustafa Kemal'in askerleriyiz.

Bu duygularla, yüce heyetinizi Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Parlamentosundan saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Sağ olun, var olun. (CHP sıralarından alkışlar)