GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 669 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması ve Milli Savunma Üniversitesi Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname (1/751) ve İçtüzük'ün 128'inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:18
Tarih:09.11.2016

AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, muhterem vatandaşlar; dört bir yanı teröristlerle ve dost görünen ancak her fırsatta kuyumuzu kazan odaklarla çevrili ülkemiz olağanüstü bir dönemden geçmektedir. Gazi ve yüce Meclisimizin iç ve dış düşmanlara karşı bir ve iri olması gerektiğini her fırsatta ifade ediyoruz.

Şu anda görüşülmekte olan 669 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle Türk milletinin içindeki teröristlerin ayıklanmasını ve bir daha bu millete düşmanlık etme ihtimallerinin ortadan kaldırılmasını ümit ediyorum.

Ancak burada Türk milleti olarak bir şerh düştüğümüzün bilinmesi gerekmektedir. Türk milleti 15 Temmuz akşamında tankların köprülerde görünmeye başladığı o anlardan itibaren bugüne kadar -tam yüz on beş gündür- sabırla yurtta sulh konseyinin kimlerden oluştuğunu merak etmektedir. Geriye dönük tüm darbe girişimlerinde darbeyi icra eden ve akabinde ülkemizde yönetime el koyanların kimler olduğu anlaşılmış ve bu şahıslar tarihe bir not olarak düşülmüştür. Devletimizin bunca imkân ve kabiliyetine rağmen 241 vatandaşımızın şehadetine neden olan yurtta sulh konseyinin siyasi profillerinin henüz daha açıklanmadığını üzülerek izliyoruz.

Darbenin as kadrolarının ve devletin tepe noktalarındaki suç ortaklarının gün yüzüne çıkartılmaması ve yalnızca darbe girişiminin son halkaları üzerinde yapılan mücadele vatandaşlarımızı tatmin etmek bir yana daha da kızdırmakta ve darbe girişiminin, bu suçlarının yanlarına kâr kaldığı algısı günden güne yayılmaktadır.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak, FETÖ de dâhil her türlü terörle anladığı dilden mücadele edilmesi gerektiğini defalarca tekrarladık. Büyük Türk milletinin beklentisi de terörle gerektiği şekilde mücadele edilmesi, son teröristin başı ezilene veya teslim olana kadar da bu mücadelenin sürdürülmesidir. Genel Başkanımızın "Terörle dostluk hiç kimseye hayır getirmemiştir." ifadelerini buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum. Özellikle de terörle arasına sınır çizemeyenlere, onlarla aynı yola baş koyma gafletine düşenlere bu sözden ders almalarını tavsiye ediyorum. Teröristlerle ve onların uzantılarıyla her fırsatta görüşen, onlara alan açan, suçlarını görmezden gelen, sözde evrensel gerçeklerle Türk milletine silah doğrultanların sözcülüğüne yeltenenleri uyarmak istiyorum. PKK bir terör örgütüdür, FETÖ bir terör örgütüdür, PYD/YPG bir terör örgütüdür, IŞİD bir terör örgütüdür. Açıkça söylüyorum ki bu gruplarla ortak strateji geliştiren, açılımdan bahseden, sözde demokratik destek sağlayan her kişi, her grup, her siyasi parti Türk milleti tarafından teröristlerle aynı kefeye konulacaktır. Bakmayın ülkemiz üstündeki kara bulutlara, bakmayın gecenin en karanlık anlarındaki umutsuzluklara. Gecenin en karanlık anı şafak sökmeden az önceki andır. Şafak söktüğünde al kırmızı bayrağımız yine dalgalanacak, ezanlar yine yüreklerimize imanla dolacaktır. Toz bulutları dağıldığında bu topraklarda hüküm sürecek olan yine Türk milleti olacaktır.

Konuşmama son vermeden önce Nihal Atsız'ın eserinde belirttiği gibi:

"Kürşad'ın narasıyla indik Tanrı Dağı'ndan,

Ruhumuzu kandırdık Orhun'un kaynağından.

Bu kaynaktan içenin yürekleri tunç olur,

Türk'e kefen biçenin ölümü korkunç olur."

Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)