GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 668 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler ile Bazı Kurum ve Kuruluşlara Dair Düzenleme Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (1/748) ile İçtüzük'ün 128'inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:17
Tarih:08.11.2016

CEMAL OKAN YÜKSEL (Eskişehir) - Muhterem Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi, burada Anayasa'nın 121'inci maddesiyle ilgili bir sürü arkadaşımız konuşma yaptı.

Evet, meşum bir darbe girişimi atlattık. Bunun üzerine Hükûmetimiz olağanüstü hâl ilan etti; e iyi. Kanun hükmünde kararnamelerle olağanüstü hâl süresince uygulanacak tedbirleri alıyoruz; e bu da iyi. Ama, olağanüstü hâlin sınırlarını zaman ve kapsam açısından aşacak düzenlemeleri de bunların içine sokuyorsunuz; işte bu kötü.

Şimdi, biz, 20 Temmuzdan bu yana çıkardığımız kanun hükmünde kararnamelerle 100'den fazla kanunda kalıcı değişiklikler yaptık. Parantez içinde, olağanüstü hâl neden ilan edildi? Darbe girişiminden. Kanun hükmünde kararnameler neden çıkartılıyor? Darbe girişiminin bir daha olmaması için; tamam.

Şimdi ben size bu 100'den fazla kanun hükmünde kararnameyle değiştirilen kanunlardan birkaç tanesini okuyacağım: Zabitan ve Askeri Memurların Maaşatı Hakkında Kanun; Bazı Askerî Hastanelere Döner Sermaye Tahsisine Dair Kanun; Uçuş, Paraşüt, Denizaltı, Dalgıç ve Kurbağa Adam Hizmetleri Hakkında Kanun; Türk Sivil Havacılık Kanunu; Millî Mayın Faaliyet Merkezi Kurulmasına İlişkin Kanun; sadece birkaçı. Allah aşkına, bunların Fetullah Cemaati'yle, darbeyle ne alakası var? Kurbağa adam ile Fetullah Cemaati'nin ne alakası var?

Şimdi, şunu mu düşünüyorsunuz: CHP Anayasa Mahkemesine başvuruyor, Anayasa Mahkemesinin iki üyesini de -parantez içinde- sosyal çevre bilgisiyle -karar öyle çünkü- ihraç ettik. Anayasa Mahkemesini de kendi tahakkümümüz altına aldık. Nasıl olsa CHP'nin başvurusunu da kabul etmeyecekler. Biz istediğimizi yapalım; kendin çal kendin oyna.

Arkadaşlar, bu iş böyle olmaz. Bakın, 12 Eylül Dönemi'nde de bu tür kanunlar çıkarılıyordu. O kanunlar bu memleketin senelerce önünü tıkadı. Şimdi sizin çıkardığınız bu kanunlar da tıkayacak. Her işimize geldiğinde "millî irade" diyoruz, biz sizi eleştirdiğimizde çıkıyorsunuz "2002'den beri millî irade bizi burada tutuyor." diyorsunuz ama kanun hükmünde kararnameler gelince millî iradenin sizin açınızdan hiçbir hükmü yok. Ya, bu yanlış, gerçekten yanlış. Hani, bir eleştiri olsun diye söylemiyorum. Bunu gören herkes de bunun yanlış olduğunu söylüyor.

Bir diğer mesele: Kanun hükmünde kararnamelerle 20 Temmuzdan bu yana on binlerce kişi işten atıldı; tamam, iyi. Bunların içinde mutlaka devletin içine sızmış, sızdırılmış Fetullahçılar da var; tamam, bu da iyi. Ama arkadaş, şimdi bize gelen şikâyetlerde, Darbe Komisyonumuza gelen şikâyetlerde bir şey görüyoruz: "Senin kocan Fetullahçı, sen de şu memurluktasın. Ondan dolayı senin de ilişiğini kestik." E bu nasıl olur? Yani suçların ve cezaların şahsiliği ilkesi var. Yani bir adamın bu cemaate hizmet edip aynı zamanda devlet kadrosunda olması, cemaatle ya da Fetullah'la ya da darbeyle alakası olmayan karısının, çocuğunun, yeğeninin işten atılması için geçerli midir arkadaşlar? Eğer öyleyse, bu darbecilerin en başında, yöneten bir generalin kardeşinin sizin Genel Başkan Yardımcınız olmaması lazım. Yani bu hukuk kuralları, vicdan kuralları vatandaşa, millete ayrı, size ayrı mı uygulanacak? Yani bunları yapmayın.

Son olarak şunu söylüyorum, mesele şu: Bu kadar insan işten atıldı -haklı ya da haksız, tartışmıyorum- bu adamlar ekmeksiz kaldı, evlerine ekmek götüremiyorlar; özel sektörde iş aradıklarında, kanun hükmünde kararnameyle Fetullah'tan dolayı işten atıldıkları için bunlara kimse iş de vermiyor. En korkulacak adam, kaybedecek bir şeyi olmayan adamdır arkadaşlar.

Bakın, Nazi Almanyası bittikten sonra Alman Hükûmeti on beş yirmi sene süren rehabilitasyon süreçleri başlattı. Elebaşılarını cezaevlerine attı, mahvetti ama sempatizanları rehabilite etti, topluma kazandırdı. Bunlarla ilgili de bir şey yapmanız lazım çünkü bu insanlar bizimle beraber burada yaşamaya devam edecek.

Saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.