| Konu: | ÜSTÜN YETENEKLİ ÇOCUKLARIN KEŞFİ, EĞİTİMLERİYLE İLGİLİ SORUNLARIN TESPİTİ VE ÜLKEMİZİN GELİŞİMİNE KATKI SAĞLAYACAK ETKİN İSTİHDAMLARININ SAĞLANMASI AMACIYLA MECLİS ARAŞTIRMASI AÇILMASINA İLİŞKİN ÖNERGELERİN ÖN GÖRÜŞMELERİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 74 |
| Tarih: | 06.03.2012 |
MHP GRUBU ADINA ZÜHAL TOPCU (Ankara) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış bulunuyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.
Bir iki haftadan beri görüşülmekte olan, eğitimin on iki yıla çıkarılmasına yönelik olarak görüşülen tasarının içerisinde bütüncül bir perspektiften bakılmasında, özellikle üstün yetenekli çocukların keşfi, yetiştirilmesi ve istihdamlarına yönelik bu çalışmanın, özellikle eğitimle bütünleştirilmesinde fayda var diye düşünüyoruz. Çünkü sürekli olarak yapılan parça parça çalışmalar hiçbir zaman birbirini desteklemiyor ve bu da daha sonra problemlere de yol açıyor.
Şimdi, genel olarak baktığımızda, üstün yetenekli ve üstün zekâlı çocuklar açısından baktığımızda, bir ülke için bunların çok önemli kıymetler veya değerler olduğunu biliyoruz. İnsan kolay yetişmiyor. Aslında genel olarak insanların yetiştirilme sistemlerinin çok önem arz ettiğini biliyoruz ama işte, eğitim sistemlerinin bütün gençliği veya bütün çocukları yetiştirmeye yönelik olarak yeniden dizayn edilmesi gerektiğini de düşünüyoruz. Her bir çocuğun doğuş fıtratı üzerine baktığımızda, hepsinin sahip olduğu kendine ait bir yetenekler zinciri olduğunu biliyoruz. Önemli olan, bu yeteneklerin geliştirilmesi çünkü doğarken zaten en az üç tane yetenek alanının baskın olarak getirdiğini artık bilimsel çalışmalar ortaya koymuş durumda. Böyle bir durumda diğer alanlarda da buralara uyaran göndererek -uyaran dediğimiz şey, aslında eğitim vererek- bu alanları ne yapıyoruz? Geliştirebiliyoruz.
Şimdi, böyle bakıldığında, özellikle diyoruz ki artık bütün gençliğimizin, bütün çocuklarımızın yetiştirilmesi gerekir ama özellikle üstün yetenekli çocuklarımızın da ayrıyeten bu yetenek alanlarının daha fazla dumura uğratılmaması ve daha fazla geliştirilmesi için de ayrı çalışmaların yapılması gerektiğine inanıyoruz.
Şimdi, neden bu çocuklar önemli? Ona baktığımızda, insan yeteneği, insan zekâsı kıt kaynaklar arasında alındığı için bunları gerçekten bir sosyal sermaye, bir entelektüel sermaye olarak algıladığımızda bunlara özel ihtimam gösterilmesi gerektiğini biliyoruz ve özellikle küreselleşen dünyada yoğun bir rekabet var. Bu rekabet artık her bir bireyin ayrı ayrı yetenek alanları çerçevesinde yetiştirilmesi gerektiğini vurguluyor ve mutlaka her bir bireyin kendi özel alanına ilişkin bir katma değer üretmesine yönelik olarak çalışmaların yapılması lazım.
İşte diyoruz ki bu alanda mutlaka yeni bir açılımın yapılması gerekiyor. Bu çocuklar bizim için önemli. Geleceği oluşturacak, geleceği yapılandıracak bu çocukların mutlaka eğitim sistemi içerisinde bir yerinin olması ve buna uygun da planlı ve programlı bir geçişin yapılması gerekmektedir. Bu çocukların kendilerini gerçekleştirmelerine yönelik olarak, işte demin ifade edildiği gibi, yeni programların, planların yapılması lazım.
Genel olarak baktığımızda, nüfusun yüzde 2'sini üstün yetenekli ve üstün zekâlı çocuklar oluşturmakta ve bunların da diğer genel nüfus içerisinde kaybolmalarını önlemek için böyle bir eğitim sistemi gerçekten önem arz etmektedir.
Üstün yetenekli çocukların genel olarak diğer çocuklardan farklılığına baktığımızda, birçok alanlarda bunların farklılık gösterdiğini görmekteyiz. Bir öğrenme alanında farklılıklar gösterdiğini biliyoruz. Hafıza, bilginin depolanması ve karşıdaki insanı veya olayları veya objeleri algılamada diğerlerinden çok daha farklı olduğunu görebiliyoruz. Problem çözme becerilerinin bu çocuklarda çok daha farklı yollardan, daha kısa sürede olduğunu biliyoruz ve muhakeme yeteneklerinin, olaylar arasında iletişim kurma yeteneklerinin de veya çözümler üretmede de çok farklı yeteneklerinin olduğunu biliyoruz.
Şimdi detaylara girmeden önce özellikle şu anda gerçekten önem arz eden bu konu için öğretmen yetiştirmeye baktığımızda, şu anda iki üniversitede yalnızca üstün yetenek veya üstün zekâlılar öğretmenliği bölümünün olduğunu biliyoruz. Bu kadar önemli bir konuda yalnızca iki üniversitenin üstün zekâlılar öğretmenliği bölümünün olması gerçekten üzüntü veriyor, diğer üniversitelerde de bu alanda çalışmaların yapılması gerekir diye düşünüyoruz. Bu alanda aslında birçok okulların da açıldığını biliyoruz. Birtakım münferit çalışmalar var ama bunların yeterli olmadıklarını görüyoruz.
Bu çocukların özelliklerine baktığımızda genel olarak bu çocukların fiziksel enerjilerinin yüksek olduğu, güçlü bir merak duygularına sahip olduklarını görüyoruz. Sıra dışı bir hafızaya sahip bu çocuklar. Aynı problemlere birçok farklı çözüm yolları bulabiliyorlar, üretebiliyorlar ve espri anlayışları, özellikle son zamanlarda yapılan çalışmalar, üstün yetenekli ve üstün zekâlı çocukların espri anlayışlarının ve espriyi yakalama, kavrama ve yapma yeteneklerinin diğerlerinden çok daha farklı olduğunu bize göstermektedir. Yaşıtlarından daha erken okumayı öğreniyor bu çocuklar ve çok geniş kelime dağarcıklarına sahipler, çabuk ve kolay öğreniyorlar, çok iyi neden-sonuç ilişkisi kurabiliyorlar bunlar ve dikkat süreleri, eğer ilgilerini çekerse dikkatlerini uzun soluklu olarak odaklayabiliyorlar bunlar. Kendilerinden yaşça büyük kişilerle arkadaşlık kurma gibi bir özellikleri var bunların. Hassas ve aynı zamanda duygusal bir yapıya da sahipler. İlişkilerinde "dürüstlük ve adalet" kavramı gelişmiş durumda bunlarda. Doğaldır, içlerinden geldiği gibi davranırlar ve yapmacıklıkları yoktur bu çocukların. Rekabeti severler. Özellikle hani yeni bir şeyler keşfetme, kendini gösterebilme duyguları ön plandadır. Sorumluluk duygularına sahiptirler ve üzerlerine düşen görevleri yapma eğilimindedirler. Kişisel farkındalıkları yüksektir ve kendilerini kontrol edebilirler ve mükemmeliyetçi bir yapıya sahiptirler.
Şimdi, burada -tabii ki bunlar çok genel özellikler- bu özelliklerden birçoğunu bu üstün yetenekli ve üstün zekâlı çocuklarda görebilmemiz mümkün. Şimdi, bu üstün yetenekli ve üstün zekâlı çocukların tanınmasına yönelik olarak çok kesin şeyler yok ama birçok testler var baktığımızda. İşte bunlar, "grup zekâ testleri" diye biliyoruz, "grup başarı testleri" var, "bireysel zekâ testleri", "yaratıcılık testleri", "kritik düşünme testleri", resim, müzik gibi alanlarda yapılan birtakım çalışmalar var, bunlarla görebiliyoruz.
Tabii, burada özellikle vurgulamamız gereken bir nokta var: Bu testler genel olarak Batı dünyasında keşfedildiği için özellikle bizim kültürümüze, bizim dokumuza uygun olarak yeni testlerin geliştirilmesi veya eklemlenmesi, bu testlere yönelik olarak yeni eklemlemelerin yapılması önem arz ediyor. Yoksa birçok çocuğumuzu ne yapabiliyoruz? O Batılı veya herhangi bir ülkenin kriterlerine veya değerlerine uygun olarak geliştirilen bir teste tabi tuttuğumuzda veya bu teste muhatap ettiğimizde bu çocuğu, bazı değerleri, bazı alanları göremiyoruz. Bu çocuklar kendilerini de tam olarak ifade edemiyorlar.
Şimdi, bu çocukları -bu testler var ama- birçok tanıma alanları da var, bu çocukları birçok alanlar var tanıyabileceğimiz. Özellikle diyoruz ki, bu çocuklar için mutlaka bir dosyanın hazırlanması lazım veya -buna bir "portfolyo" deniyor- bu çocuklar doğumundan itibaren mutlaka takip edilmesi lazım. Aslında bütün çocukların takip edilmesi lazım. Daha önce de ifade edildiği gibi, kendi yetenek alanlarına uygun olarak bu çocukların yönlendirilmesinin yapılabilmesi için mutlaka bütün çocukların takibi gerekiyor. Zaten üstün yetenekli ve üstün zekâya sahip çocuklar da bu takip sayesinde ortaya çıkacak ve bunlara yönelik olarak da bu eğitimler veya bu çalışmalar uygulanabilecektir.
Şimdi, buna baktığımızda nelere dikkate edilmesi gerekiyor? Özellikle, burada aile görüşmeleri çok önemli. Ailenin burada çocukları farklı bakış tarzlarıyla gözlemlemesi gerekiyor. Öğretmenlerin tanıları önemli, öğretmenlerin saptamaları önemli ama demin de ifade ettiğimiz gibi, öğretmenlerin bu konularda eğitimli olması bu farkındalığı, bu çocukları tanımayı artıracaktır. Burada öğretmen faktörü çok önemli diyoruz. Aile de önemli ama her aile biraz duygusal davranabilir, biraz belki kayırmacı davranabilir, çocuğunun yeteneklerini sanki diğer çocuklardan çok daha farklı ve abartılı bir biçimde sunabilir; önemli ama yeterli değil. Bu da olması gereken, portfolyoda, dosyamızda olması gereken verilerden bir tanesi.
Çocuğun yaşıtları ile yaptığı iletişimde, görüşmelerde yaşıtlarıyla ilişkileri, onlara sunduğu alternatifler, onları idare yöntemlerinin de etkili olduğunu görüyoruz ve çocukla yapılan -işte, bu, öğretmendir, gerçekten uzman kişidir- bu görüşmenin de önemli veriler sunacağını düşünüyoruz veya çocuğa yönelik, herhangi bir olayda veya bir yerde yaptığı davranışın anekdot irdelemesi veya anekdot kayıtları da önem arz ediyor. Çocuğun ürettiği, yaptığı malzemeler, işte bu el işleridir ta ana sınıfından itibaren yaptığı çalışmalardır, yaptığı resimlerdir, bunların değerlendirilmesi gerekiyor.
Uzman görüşleri olabilir ve çocuğun gittiği herhangi bir sosyal aktivitede veya çocuğun çalışma gruplarındaki çalışmaları, o çalışmalara yaptığı katkılar da burada veri olarak kullanılabilir.
Bütün bunların hepsi uzun soluklu olarak takip edildiğinde çocuk hakkında bir veri alanı oluşturacak ve bu çocuğa yönelik olarak bir karar vermede veya yönlendirme de yapmada önemli olmaktadır.
Şimdi, üstün yetenekli çocukların bu toplamalardan sonra? Bu elde etmeler tabii ki devam edecektir ama bunların eğitimine gelindiğinde bütün dünyada benimsenen birçok yöntem var. Aslında bunları, demin sayın konuşmacı arkadaşlarımız ve Sayın Millî Eğitim Bakanımız da ifade etti. Birçok yöntem var; bunlardan en çok bilineni üç başlık altında toplanmıştır bu çocuklara yönelik olarak. Bunlardan bir tanesi gruplama yöntemidir; bu çocukları bir arada toplama, gruplama, sınıflarda toplama şeklindedir bunlar.
Bunların tabii ki sakıncaları olabildiği gibi faydaları da var. Her bir uygulamanın kendi içerisinde sakıncaları ve olumlu yönleri, olumsuz yönleri bulunmaktadır.
Birbirlerini tetiklerken aynı zamanda bu çocukları beraber, bir arada tutmanın dezavantajları da var. Bu çocuklar diğer çocuklarla aralarına mesafe koyuyor ve kendilerini algılamaları çok daha farklı; hani, onlardan farklıymış gibi algılamaları daha ileriki hayatlarında problem yaratabiliyor. Bunlara dikkat edilmesi gerekiyor.
Bir diğerine "hızlandırma" diyoruz. Hızlandırma olayında? Belki sizin de çocuklarınıza veya size de böyle teklifler gelmiştir; okula kaydettirmeye götürdüğünüzde "Bu çocuk okumayı biliyor, sınıf atlatalım." şeklinde veya işte, "Erken başlatalım." şeklinde birtakım tekliflerle karşılaşmışsınızdır. Çocuk için olumlu olabilir aslında bu. İşte, "Çocuk sıkılmaz." diye böyle yorumlar yapılıyor ama her çocuğun olgunluk yaşı var, çocuğun bir sosyal çevresi var. Bu sosyal çevreye uyum yapabilmesi için bunlar da sakınca doğuruyor. Çocuğun kendi akranlarıyla, kaç yaş grubundaysa o akranlarla beraber hareket etmesi önemli, oynaması, duygu alışverişinde bulunması önemli. Bunun için de sakıncaları var diyoruz.
Son olarak, genel olarak "zenginleştirme metodu" diyoruz ki bu en çok tutulan metot, şu anda bütün dünyada da kullanılan metotlardan bir tanesi. Çocuklar kendi akran grupları içerisinde tutuluyor zenginleştirmede ama bir sürü aktivitelerle bu çocuk ne yapılıyor? Meşgul ediliyor diyelim. Burada kendi akranlarıyla beraber bazı dersleri alırken ödevlerle, kendi bireyselleştirilmiş veya 2-3 kişinin beraber bir araya geldiği farklı desteklenen yapılarla, işte, diyelim ki hangi alanda yeteneği varsa o alanda yoğunlaşmış kurslarla ama hiçbir zaman kendi akran grubundan kopartılmadan yapılan çalışmalar, bunların da mutlaka? Bunlar bağımsız çalışma ve araştırma saatleri olabiliyor. Öğrenme merkezleri? Bu çocuklar, işte, merakları vardır, bu meraklarının giderilebilmesi için alan gezileri yaptırılabilir, mekân gezileri. Yaratıcı sorun çözme programları olabilir, teknolojinin kullanılması veya bu çocuklara yönelik olarak bireysel danışman verilir, normal sınıflarına ek olarak bu çocuklar bu bire bir danışmanla veya uzmanla çalışarak hem sosyal ve psikolojik gelişmeleri desteklenir hem de kendi uzmanlık veya yetenek alanlarına göre gelişmeleri sağlanmış olabilir.
Demin de belirttiğimiz gibi, bu çocukların gelişimlerinde öğretmen en önemli faktörlerden bir tanesi. Bunun için öğretmen yetiştirmeye çok daha fazla önem verilmesi gerekiyor. Bir yerde keşfedilir bu çocuk, tanısı konabilir -demin arkadaşımızın belirttiği gibi- ama daha sonra sistematik olarak bu çocuğun gelişimi desteklenmezse veya yoğunlaştırılmış bir eğitim alanı veya çalışma alanı sunulmazsa bu çocuğa, ne yapıyor? Bu alanda çok fazla gelişmediği görülebiliyor.
Diyoruz ki: Bu çocuklara diğer çocuklardan çok daha farklı öğretmenler ne yapabilir? Diğer çocuklardan çok daha farklı ödevler verebilir bu çocuklara, daha fazla alıştırmalar verebilir, daha farklı materyaller veya teknikler kullanabilir bu çocuklara bu zenginleştirmelerde, tartışma, proje veya dramatizasyonu kullanabilir bu çocuklar için, analiz, sentez ve değerlendirme basamağında çalışmalar yaptırabilir. Diğer çocuklara bilgi ve kavrama aşamasında çalışmalar yaptırırken bu çocuklara bir aşama daha fazla veya birkaç aşama daha ileriye giderek analiz, sentez ve değerlendirme aşamasında ödevler verebilir ve aktif tutabilir. Ayrıyeten, geniş gözlem ve deneyler bu çocukların öğrenmelerinde önemli olmaktadır.
Okul dışı etkinlikler önemli yine bu çocukların öğrenmesinde ve başarıları mutlaka bir başka çocukla mukayese edilmemeli, kendi yetenek alanı çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu çocuklara mutlaka uygun ortamlar ve fırsatların sunulması da gerekmektedir.
Şimdi, demin belirttiğimiz gibi, Sayın Bakanın belirttiği gibi, 2009'dan itibaren yeni bir çalışma başlatılmış. Tam olarak detayını bilmiyorum ama şu anda uygulanan bilim ve sanat merkezlerinin gerçekten bu alana hitap etmediğini belirtmek istiyoruz. Burada istihdam edilen öğretmenlerin de çok fazla bu çocukları desteklemede, bu çocukların alanlarını zenginleştirmede, yetenek alanlarına çok daha fazla bir şeyler katmada çok daha etkili olduklarını veya verimli olduklarını da söyleyebilmemiz mümkün değildir. Buraların aynı zamanda aktif olarak kullanılamadığı, cumartesi, pazar özellikle, millî eğitim müdürlüklerinin açılması için izin vermediği ancak valiliklerden izin alarak bu alanların, bilim sanat merkezlerinin açılabildiğini görebiliyoruz. Bu da problem yaratıyor ve bu çocukların? İşte, öğretmenlere ödenen ücretlerin sorunlar yarattığı özellikle belirtildi. Çünkü bu bilim ve sanat merkezleri çocukların normal örgün eğitimin dışında takip ettikleri veya geldikleri, bulundukları yerler olarak çok daha devamlı bir surette planlı programlı bir yapı oluşturulmadığı için problem arz ediyor.
Gönül ister ki, üstün zekâlı öğrencilere yönelik kurulan eğitim fakültelerindeki öğretmenlik bölümlerinin çok daha fazla sayıya ulaşması, bunların, hatta daha detaylı olarak bölümlere ayrılması, bu çocukların her birine hitap edilmesi ve kendi ülkemizin şartlarına yönelik olarak yeni testlerin geliştirilmesi önem arz ediyor. Bunun da tekrar bütüncül bir perspektiften olayın incelenmesiyle çok daha güzel ve somut çalışmaları ortaya çıkartacağını görebilmekteyiz. Bunun için de yine tekrar ediyoruz: Eğitimin, şu anda olduğu gibi, aklımıza geldiği gibi bir yasa çıkarma yerine, gerçekten çözüm üretmeye yönelik bütünsel perspektiften bakıp sorunları çözmemiz gerekiyor.
Hepinize saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Topcu.