| Konu: | Bilirkişilik Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 15 |
| Tarih: | 02.11.2016 |
LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanun tasarısının 6'ncı maddesi üzerinde söz aldım. Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye bir hukuk devletiyse, bu Meclis, bu Bakanlar Kurulu, bu milletvekilleri eğer saygın bir şekilde görevlerini yapmak istiyorlarsa her şeyin Anayasa'ya, yasalara, hukuka uygun olması gerekir. Biz milletvekili olarak iktidarın uygulamalarını denetlemek, ayrıca, kamuoyunda herkesi meşgul eden konularda doğru bilgilenme hakkına sahip olmak durumundayız ki yurttaşlarımıza karşı doğru bilgi verelim ve görevimizi yapalım.
Ben burada bir saatten bu yana milletvekilliği görevimi yaparken, bir ana muhalefet partisi milletvekili olarak görevimi yaparken gerçekten, iktidarın Bakanlar Kurulundaki bir sıkıntıyı görmenin de üzüntüsünü yaşıyorum. Topu birbirine atan, topu taca atan bir anlayışla Bakanlar Kurulu, "evet" ya da "hayır" diye cevaplandırılması son derece mümkün olan bir soruyu bugün cevaplandıramıyor, cevaplandırmak istemiyor.
Sayın Bakan, Adalet Bakanlığının konusunu ilgilendiren bir konuda, arkanızda Adalet Bakanlığının tüm bürokratları var, bütün daire amirleri orada, eğer bir saatten bu yana, az önce sorduğum sorunun cevabını alamıyorsam ya o bürokratları değiştirin ya da Bakanlığı baştan başa bir restore edin. Bütün bürokratları da itham ediyorum, bu sorunun cevabını eğer Sayın Bakana soramıyorsanız hepiniz görevinizi bırakın, Sayın Bakanı benim karşımda sıkıntıya sokmayın. Ben bir bakanın bir sorunun cevabını alamamasından dolayı büyük üzüntü yaşıyorum Sayın Bakan. (CHP sıralarından alkışlar) Ya o bürokratlar görevini bırakır ya da Sayın Bakan siz gereğini yaptırmak durumundasınız. Sizi böyle âciz durumda nasıl bırakabilir bürokratlar? Kanunlar Dairesi Genel Müdürü arkanızda, Hukuk İşleri Genel Müdürü arkanızda, Adalet Bakanlığının bütün bürokratları arkanızda. Son derece basit bir soru. Nedir soru? 2 Kasım 2000 tarihinde Cumhuriyet gazetesinde Hikmet Çetinkaya bir yazı yazmış, "Dikkat edin." diyor tam on altı yıl önce, hepimizi uyarmış, "Askerî okullara, devletin bütün kadrolarına Fetullahçılar yerleştirildi. Fetullahçıların amacı laik devleti yıkmak. Bunlar bir gün darbe yapacaklar." diye tam on altı yıl önce, 2 Kasım 2000 tarihinde yazmış. Herkes bu yazıyı dudak bükerek izlemiş, görmüş. "Dikkat edin, FETÖ darbe yapacak." diyen Hikmet Çetinkaya on altı yıl sonra FETÖ'den dolayı, FETÖ soruşturmasından dolayı içeri alınıp gözaltına alınıyor. Cumhuriyet gazetesinden dolayı bir soruşturma yürütülüyor ve öğreniyoruz ki bugün -bu iddia doğru mudur, değil midir- Cumhuriyet gazetesine yönelik bu soruşturmayı yürüten, gözaltı kararlarını veren savcılar arasında Murat İnam isimli bir savcı var, İstanbul'da bir savcı. Bu savcı imzalamış bütün kararları ya da soruşturmaya ortak olmuş.
Peki, bu savcının niye bu kadar özelliği var, ben konuşuyorum? Değerli arkadaşlar, bu savcı hakkında dava açılmış, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının hazırlık soruşturması 2016/1; Yargıtay 16. Ceza Dairesinde duruşması var, 28 no.lu sanık. Neden dolayı sanık? Şikâyetçisi kim? Şikâyetçisi Recep Tayyip Erdoğan ve diğer müştekiler. Sanığı kim? Diğer sanıklar arasında bu savcı da var değerli arkadaşlar. FETÖ'den dolayı yargılanan bir savcı "FETÖ darbe yapacak." diyen Hikmet Çetinkaya'yı soruşturuyor, gözaltına alıyor, Cumhuriyet gazetesi hakkında işlemler yapıyor. Ben de soruyorum: Bu savcı Murat İnam Yargıtay 16. Ceza Dairesinde yargılanıyor mu, yargılanmıyor mu? Bu savcı soruşturmayı yürütüyor mu, yürütmüyor mu?
Değerli arkadaşlarım, zor bir soru mu bu?
Sayın Bakanım, çok mu zor bir soru bu?
Bu soru için ben niye saatlerce bekleyim değerli arkadaşlarım? Yani, ben gerçekten bürokratların şu Bakanı, Sayın Bakanı bu duruma düşürmesinden bir Cumhuriyet Halk Partisi, ana muhalefet partisi milletvekili olarak rahatsızlık duyuyorum değerli arkadaşlarım. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında böyle bürokratlara yer vermeyiz. Beş dakikada bu sorunun cevabı yerine gelmezse gereğini yaparım. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Bakanım, cesaretli olun, dönün arkanıza, ben bu cevabı istiyorum deyin.
Bir dahaki maddede tekrar çıkacağım, bu konuyu tekrar konuşacağım, o zamana kadar bu sorumun cevabını istiyorum değerli arkadaşlar.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)