| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 15 |
| Tarih: | 02.11.2016 |
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
HDP grup önerisi üzerine söz almış bulunuyorum. Bugün itibarıyla 388 sıra sayılı Bilirkişilik Kanunu Tasarısı'nı yasalaştırmayı düşünüyoruz. İki bölümden oluşuyor, 57 madde. İnşallah, bütün grupların oy birliğiyle buradan geçecek. Kamuoyunda beklenen bilirkişilik müessesesini gerçekten kurumsallaştıran bir yapı. Bu konuda Adalet Bakanımıza ve çalışanlara teşekkür ediyoruz.
Burada basın özgürlüğüyle ilgili bir şeylerden bahsedildi. Ben de bu konuya değinmek istiyorum. Tabii ki basın hürdür ve sansür edilemez. Bu, Osmanlı'nın son döneminden itibaren cumhuriyetle birlikte kurumsallaşmış bir gelenek, bir teamül bir yapı ancak hiçbir kimseye de verilmiş olan imtiyaz ya da bir hak veya temel hak ve hürriyet kötüye kullanılamaz. Medeni Kanun'un 2'nci maddesinde de bu düzenlenmiştir. Medeni Kanun'un düzenlemiş olduğu hakkın kötüye kullanılması hâlinde de hukuk sistemi, demokrasi kendi önlemini de alacaktır. Burada özellikle basın, üzerine düşen sorumluluğu, imtiyazı, haber alma hakkını ve haber verme, bilgilendirme hakkını kullanırken de bunu bir silah olarak, bir kalkan olarak, bir siyasi zırh olarak da kullanmamalı. Bu konuda kullananlar varsa tabii ki meşru hukuk sisteminde de bunun gereği yapılacaktır. Netice itibarıyla, temel hak ve hürriyetler bir başkasının temel hak ve hürriyetlerini ihlal ediyorsa, imha ediyorsa bunun da hukuk düzeninde yeri olmadığı düşünülmektedir.
Diğer taraftan, hâkimler ve savcılarla ilgili dokunulmazlık var, askerlerle ilgili kendi iç bünyesinde dokunulmazlık var, memurlarla ilgili de memur muhakematından kaynaklanan dokunulmazlık var. Peki, bunlar, bu yaşamış olduğumuz süreçte, 15 Temmuza giden süreçte ve 15 Temmuzda hâkimler kalemlerini silah olarak kullanmadılar mı? Askerlerin içerisinde yapılanmış FETÖ yapıları, millete gerek tanklardan gerek uçaklardan silahları yöneltmedi mi? Yöneltti. Bütün bunlar siyaset kurumuna yapıldı. Efendim "Siz 17-25 Aralıktan önce FETÖ'yle iş birliği içerisindeydiniz." Doğrudur, bunlar olmuştur, o günün şartlarında bilindiği kadarıyla bunlarla ilişki kurulmuş olabilir. Bunda, AK PARTİ olarak üzerimize düşen öz eleştiriyi her ortamda yaptık. Peki, 17-25 Aralıktan sonra gün yüzüne çıktığı hâlde onların getirmiş olduğu taşeronları marifetiyle bilgiler, belgeler burada Hükûmeti sıkıştırma noktasında kullanılmadı mı? Kullanıldı. Bu manada da muhalefet üzerine düşen öz eleştiriyi yapmalı. Kaldı ki 15 Temmuzdan sonra dahi bunlara prim veriyorsak siyaset kurumu ve millet buna itibar etmez diye düşünüyorum.
Bu duygular içerisinde grup önerisinin aleyhinde olduğumu beyan ediyor, tekrar Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)