Konu: | Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 10 |
Tarih: | 20.10.2016 |
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Van) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Gerek yasanın tümü hakkında gerekse bölümü hakkında grubumuz görüşlerini iletmişti. Ben son yirmi günde özellikle partimize ve yöneticilerimize dönük yoğun, abartılı ve haksız gözaltı ve tutuklamalar ile ev baskınları ya da aramalar esnasında uygulanan kötü muamele, işkenceye varacak derecede işkence işlemleri ve uygulamaları konusunda konuşmak istiyorum. Doğrusu bu uygulamalar bizleri burada, bu kürsüde bir çift makul söz söylemeye de mecbur ediyor değerli milletvekilleri.
Önce kısa bir sayısal bilgi paylaşacağım sizlerle. Sadece son yirmi günde HDP ve DBP'ye yönelik operasyonlarda en az 305 kişi gözaltına alındı. Yine, gözaltına alınanlardan 91 kişi tutuklanmış oldu. Van, Diyarbakır, Muş, Hakkâri, Kars, Iğdır'da il ve ilçe binalarımız basıldı ve aramalar yapıldı. 400 civarında ev araması yapıldı. Bu yerlerde neredeyse tüm eş başkanlarımız gözaltına alındı. Evet, sadece son yirmi günde 7 belediye eş başkanımız, 5 belediye meclis üyemiz, 11 il, ilçe eş başkanımız tutuklandı, diğer tutuklular da parti yöneticilerimizdir. Bu konuşmayı yaptığım sırada da hâlâ yakalama ve gözaltı işlemleri, ev aramaları, baskınlar devam ediyor. Zaten son bir yıldır siyasi partimize ve yöneticilerimize yönelik 7 binden fazla gözaltı işlemi uygulanmıştır.
Şimdi, böylesi bir tablo karşısında şunları söylemek mümkün: Bizim parti çalışanlarımız ve yönetimlerimiz lağvedilmeye çalışılıyor, siyaset dışında bırakmaya çalışıyorsunuz. Siyasi faaliyetlerimiz iktidar eliyle engelleniyor. Bu tespitler doğrudur ve kim bakarsa baksın, kim değerlendirirse değerlendirsin bu sonucu çıkarması mümkün.
Ben şu noktaya da dikkat çekmek istiyorum: Siyasal partilerin birbirleriyle hukuk ve etik sınırları içerisinde kalarak mücadele etmeleri elbette anlaşılabilir ve kabul edilebilir bir durumdur ancak bu sınırlara, etik ve hukuk değerlerine riayet edilmediğinde yargı erkinin tam da bir siyasal partinin, iktidar partisinin amaçları için pervasızca devreye sokulması adaletin olması gereken işlevi değildir. İktidar partisi olarak umurunuzda mı ben artık kestiremiyorum ama yargının iktidar uğruna bu kadar hoyratça kullanılması, adaletin, hukukun feda edilmesi toplumda derin endişelere neden oluyor. Biz Türkiye toplumunun bu kaygılarını çok önemsiyoruz ve her fırsatta uyarılarda bulunuyoruz. Biz biliyoruz ki eş başkanlarımız da yöneticilerimiz de gönüllülerimiz de yönetim organlarında yer alan arkadaşlarımızın hiçbiri de suçlu değildir ve adil bir yargılamada, adil bir yaklaşımda mutlak surette aklanacaklardır. Bizim halkımızın da seçmenimizin de kanaati budur. Bu haksız uygulamalar bizleri ve halkımızı saraya zorla biat etmeyi hedefliyor ama biz kimsenin köleleri değiliz ve siz de bizim efendimiz falan değilsiniz. Bizi bir arada tutan şey asla hayal ettiğiniz gibi köleleştirme ilişkisi de olmayacaktır. Bu toplumu, halkları tarih boyunca bir arada tutan değerler kesinlikle sizlerin dönemsel iktidarından daha değerli ve üstündür. Biz ve tüm yöneticilerimiz, barış ve demokrasi dilinden asla vazgeçmedik; en kritik, savaşın en travmatik dönemlerinde bile bu siyasal bilinç ve sorumluluktan hiç uzaklaşmadık. Bu gözaltı ve baskınlar boyunca yandaş basın, atanmış AKP'nin valileri savcılık ve polislerle kol kola daha soruşturmaların başında siyasi parti yöneticilerimizi itibarsızlaştırma, partimizi manipüle etme ve kara propaganda yapma davranışı içerisine girmişlerdir. Daha HDP binasında arama sürerken ve kararla ilgili kısıtlama kararı varken yani ceza avukatı bile o kararı göremezken vali, atanmış AKP valisi "HDP binasında av tüfeği, çok sayıda doküman, örgütsel doküman, flaş bellek ve Gülen Cemaati'ne ait kitaplar bulundu." diye açıklama yapmıştır ve ayrıca yandaş basın da aynı haberleri geçmiştir.
Şimdi, delilleri takdir yetkisi bağımsız mahkemelere aittir. Valinin kısıtlama kararı olan bir dosyayla ilgili bu kadar içerikten nasıl haberi olabiliyor. Ayrıca, madem deliliniz var, bırakın bağımsız mahkemeler değerlendirmesini yapsın ve madem deliliniz var, o zaman bir an önce gözaltına son verip mahkemenin huzuruna çıkarın. Keyfî olarak on beş-on altı gün arkadaşlarımızı gözaltında, işkencede tutuyorsunuz, sonra da bunun adına demokrasi ve bağımsız yargı diyorsunuz. Şimdi, yandaş basınınız da, valiniz de açıkça suç işliyor, derhâl görevden alınması gerekir. Ne yaparsanız yapın, evrensel değerler terazisinde suç sayılmayan faaliyetleri nedeniyle soruşturma, yargılama ve itibarsızlaştırma niyet ve pratiğinde olduğunuz yöneticilerimiz...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) - ...hiçbir zaman değer ve itibarlarında en ufak bir aşınma yaşamayacaktır. Sizleri bu aykırı ve hukuksuz uygulamalara bir an önce son vermeye davet ediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)