| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 10 |
| Tarih: | 20.10.2016 |
.ENGİN ALTAY (İstanbul) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Çok nadir görülen bir tabloyla karşı karşıyayız; 3 muhalefet partisi de Şırnak halkının yaşadığı sorunlarla ilgili mutabık gibi görünüyor. Umarım ve dilerim ki -Hükûmetin sayın 2 üyesi Genel Kurulda- muhalefet partilerinin bu uyarıları, bu eleştirileriyle Şırnak'ta Şırnak halkına uygulanan zulmün, Şırnak halkına yaşatılan bu acı günlerin bir an önce telafisi sağlanır.
Hakkâri Çukurca'dan gene acı haber geldi; 2 şehidimiz var, yaralı askerlerimiz var. Müteaddit defalar söylediğim gibi, bu Parlamentonun bir taziye çadırına dönüştüğünden duyduğum üzüntüyü de belirtmek istiyorum. Parlamentolar sorun çözmek için vardır; parlamentolar sorunların üzerine konuşmak için, sorunlardan sonra yorum ve değerlendirme için var değillerdir. Üzülerek görüyorum, Hükûmet ve iktidar partisi, çoğunluk partisinin sayın milletvekilleri Türkiye'nin yaşadığı ve otuz yıldır süren bu kardeş kavgasını bitirme noktasında ya çok isteksiz ya çok beceriksiz ya da art niyetli. Gelsin Hükûmet, bu eleştirilerimize cevap versin.
Hep söyledim, bir kere daha söylemek zorundayım belki taraflar dikkate alır diye, Hükûmet de burada. Hiçbir gerekçe, hiçbir talep teröriste masumiyet, terörizme meşruiyet sağlamaz; bunda bir tereddüt yok, bunda mutabıkız; Parlamentonun 4 partisinin de bunda mutabık olduğunu düşünüyorum ve öngörüyorum. Ama, hiçbir güvenlik kaygısı da temel hak ve özgürlükleri gasbetmeye dayanak olamaz Şırnak'ta olduğu gibi, bunun da altını çizelim. Her güvenlik kaygısı nedeniyle insanların boğazına sarılırsanız, insanlara hayatı çekilmez hâle getirirseniz siz adil olmazsınız, hükmeden olmazsınız, yöneten olmazsınız, hükûmet olmazsınız. Böyle demokrasi de olmaz, böyle parlamento da olmaz.
Şırnak'ta yaşanan dram, Kürt sorunuyla ilgili. Kürt sorununun çözümü konusunda iktidar partisinin ne yapmak istediğini ben on dört senedir anlamadım, anlayan varsa beri gelsin. Bu konuyu enine boyuna bir konuşmak lazım bu Mecliste. Yani, yeri geldi bambaşka bir yüzle güneydoğuya, doğuya; yeri geldi bambaşka bir yüzle... Devletin bir tane yüzü vardır; Kürt-Türk ayrımı yapmadan, herkese şefkatle bakan bir yüzü vardır. Devlet ceberut yüzle, toplumun belli bir kesimini karşısına alarak, insanları ayrıştırarak, ötekileştirerek barışı tesis edemez. Ne oldu şimdi? Çukurca'da şehit var. Bağıracağız: "Şehitler ölmez, vatan bölünmez." Evet, inancımıza göre onlar ölü değillerdir ama bal gibi ölüyorlar, bal gibi ölüyorlar. "Vatan bölünmez." Sen istediğin kadar bağır, insanların beyninde bu vatanı bölerseniz ondan sonra senin o coğrafi sınırlarının bir önemi kalmaz. Şırnak'taki insan da kendisini Türkiye Cumhuriyeti'nin bir yurttaşı gibi hissetmeli, aidiyet hissi duymalı. Bunu siz bitirdiniz, bu Hükûmet bunu bitirdi. Bu ayıptır, insanlık suçudur bu, bu kabul edilemez. Bölgede terör var diye bütün Kürtleri terörist gibi algılayan bir kafa bu ülkeye iç savaştan başka hiçbir şey getirmez. (CHP sıralarından alkışlar)
Türkiye'de biz, PKK'yı, IŞİD'i, FETÖ'yü ve diğerlerini terör örgütü olarak lanetliyoruz, kınıyoruz. Devletin terörle etkin mücadele etmesi konusunda Cumhuriyet Halk Partisi olarak Hükûmete... Buraya gelip desinler ki: "Biz terörle mücadelede şunu istedik de siz vermediniz." Bir tane örnek gösteremezsiniz. O vakit biz de deriz ki: "Bu akan kandan Hükûmet sorumludur, Hükûmet sorumludur." (CHP sıralarından alkışlar) Bağırıyor: "Şehitler ölmez." Ölmesin tabii. Bu son olsun, Allah'ıma yalvarıyorum bu son olsun. Öteki de bağırıyor: "Şehit (...)"(x) Ya, bunlar kardeş, Çanakkale'de omuz omuza, koyun koyuna savaşmış insanlar. Toplumun bir bölgesine...
RUHİ ERSOY (Osmaniye) - Terörist...
ENGİN ALTAY (Devamla) - Ya, terörist teröristtir, annesinin ne kabahati var kardeşim? O da bir ana, o da bir ana. Olmaz böyle şey! Elbette "Terörle mücadele edilmesin." diyen mi var, Hükûmetin elinden tutan mı var?
Cumhuriyet Halk Partisi, Kürt sorununu çözebilecek tek ve yegâne partidir. 27 tane kanun teklifimiz var, 27 tane. Ya, el insaf, ey Hükûmet, ey çoğunluk partisi! Ya kardeşim, bunların alayı mı yanlış, bunların hepsi mi tutarsız ve geçersiz? Somut şeyler söyledik, dedik ki: Kürt sorunu ne Kandil'de ne İmralı'da ne Dolmabahçe'de çözülür ne de kapalı kapılar ardında çözülür, Kürt sorunu Mecliste çözülür. Gene söylüyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi bu soruna el atmadığı sürece Türkiye ne terör belasından kendini soyutlayabilir ne de Kürt sorununu çözebilir. Toplumsal barış ve mutabakat komisyonu kursak ne olur? Ne olur her siyasi partiden eşit temsille böyle bir komisyonu kursak? Özel yetkili, özel statülü bir komisyon kursak bundan kime ne zarar var? Böyle bir komisyonu kurduğumuz anda en azından PKK teröründen kaynaklı şehit gelmeyeceğini düşünüyorum, gelmez. En azından bir bakarlar, "Meclis bir araya gelmiş, belki bir şey olur." derler.
Çok mu zor, Sayın Hükûmet, böyle bir komisyonun kurulması çok mu zor? Dedik ki: Bir ortak akıl heyeti... Siz yaptınız bir akiller kendiniz seçerek karpuz seçer gibi. Siyasi partilerin önereceği, Meclis dışında, toplumda saygınlığı olan insanlardan oluşan; lafı, sözü dinlenen insanlardan gene eşit temsille dışarıda bir ortak akıl heyetinin kime ne zararı var?
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Akiller... Denendi.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Üzülmüyor musunuz ya, insanlar ölüyor ya, insanlar ölüyor bu ülkede? Böyle bir komisyonun kime ne zararı var? Ve bir gerçekleri araştırma komisyonu. Siyasetin korkmaması gereken bir şey vardır. Gerçeklerle yüzleşmekten korkan siyaset yok olmaya mahkûmdur, başarısız olmaya mahkûmdur. Kuralım bir gerçekleri araştırma komisyonu, kime ne zararı var? Bütün bunları biz yapalım da sonra "26'ncı Dönem Parlamentosu olarak biz elimizden geleni yaptık." diyelim. Yarın torunlarınız size "Bu ülke niye bu hâle geldi?" dediğinde "Ya, evladım, Allah var, ben elimden geleni yaptım." diyelim. Şimdi, 64 bin nüfuslu ya da 69 bin nüfuslu bir ilimizi tarumar ettiniz. Bakın, 27 Temmuz 2015'te hendekler kazılmaya başlandı. 14 Mart 2016'da da müdahale başladı. Temmuzdan marta sekiz ay var, sekiz ay. Ey Hükûmet, sekiz ay boyunca bu il merkezinde sizin valiniz mi yoktu, polisiniz mi yoktu, jandarmanız mı yoktu, kamu bürokrasiniz mi yoktu, MİT'iniz mi yoktu? Siz neredeydiniz? Siz raf elması mısınız? Siz Hükûmetsiniz. Sekiz ay hendek kazılacak, barikat yapılacak; size gelen, Silahlı Kuvvetlerden gelen taleplere "ellemeyin" diyeceksiniz, sonra üç ay süren insanlık dışı bir operasyon yapacaksınız. Allah aşkına siz ne yaptınız? Ne yapmaya çalıştınız? Buna siyasi terminolojide bir isim bulamıyorum. Savaş terminolojisinde bubi tuzağı falan böyle, bu tür şeyler olabilir; hani, Hilal Harekâtı, içeri alma, yok etme... Teröristlerle etkin mücadele edin, yanınızdayız ama bir masumun, bir sivilin kanını akıtmak teröristle aynı kefede olmak demektir, bu kadar! (CHP sıralarından alkışlar) Olaya böyle bakabilirsek bir sonuç alabiliriz. Bir tane sağlam bina yok. Hadi oldu -kabul edilebilir bir yanı var diye demiyorum "hadi oldu"yu- bu talan ve yağmaya nasıl göz yumarsınız? Hiç mi vicdan yok? Hiç mi insanlık yok? Şırnak'ta yapılan bu talana, yağmaya nasıl göz yumarsınız? Yumdunuz; kabul edilemez, yumdunuz. Ya, ayıp, "Türkiye büyük devlet." diyoruz, ben de diyorum. Gittik dünyanın öbür tarafında Moğolistan'a, Orhun Anıtlarına 40 kilometre yol yaptık, iftihar ediyorum, iftihar ediyorum. Kış geliyor. Ben Ankara'da akşam balkona çıkınca üşüyorum şimdi. Şırnak'ta 7 bin insan çadırda ve iptidai, uyduruk çadırlarda. Hiç mi yürek, hiç mi vicdan, hiç mi insaf yok? Böyle şey olabilir mi? Bunu kabul edip burada oturmak ayıptır, buna seyirci kalmak ayıptır. Diğer teknik, mevzuatla ilgili ihlalleri arkadaşlar anlattı, Milliyetçi Hareket Partisi dâhil. Buradan çıkarmanız gereken bir ders var. İnsanlık, vicdan, temiz siyaset, ahlaklı siyaset böyle zamanlarda belli olur.
Sayın milletvekilleri, Şırnak bizim bir ilimizdir; İstanbul gibidir, benim Sinop'um gibidir, Giresun gibidir, Edirne gibidir, Antalya gibidir. Benim için Şırnaklı Antalyalı'yla, Hakkarili Sinoplu'yla, Mardinli İzmirli'yle aynıdır, birdir, aynı haklara sahiptir. (CHP sıralarından alkışlar) Bu yaklaşım içinde, bu Parlamentoyu bu vahim trajediye daha fazla duyarsız kalmamaya, Hükûmeti de görevini yapmaya davet ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)