| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 10 |
| Tarih: | 20.10.2016 |
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; partimizin önergesiyle ilgili söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, bildiğiniz üzere, bir ilimiz var, Şırnak ama Şırnak'ta tam iki yüz yirmi bir gündür sokağa çıkmak yasak. Şırnak'ta 14 Marttan bugüne kadar bir abluka söz konusu ve bu ablukayla birlikte sokağa çıkma yasağıyla ailelerin, Şırnak'ta yaşayan halkın oradan göç ettirilerek Şırnak'ın tamamen yerle bir edildiğini biliyoruz.
Defalarca bu kürsüden Şırnak'la ilgili söz aldık, konuştuk, durumu ifade ettik ama ne yazık ki hâlâ abluka devam ediyor, ne yazık ki Şırnak'a giriş hâlâ yasak. Oysaki 3 Haziran 2016 tarihinde operasyonların bittiği ifade edilse de resmî kaynaklardan ama yine de Şırnak'a giriş yasaklandı. Çünkü operasyonların bittiği söylendikten sonra yirmi gün boyunca tanklarla, toplarla Şırnak'taki bütün yerleşim alanları yerle bir edildi. Bir altüst oluş sorunu var Şırnak'ta. Bu operasyonların resmî olarak bittiği tarih olan 3 Hazirandan önce Şırnak'ın seksen iki gün boyunca yapılan bombardımanlar sonucunda yerle bir edildiği biliyoruz.
Şırnak'ın 7 büyük mahallesinde yaşanan bu sıkıntıyla birlikte 12 mahallesi birden abluka altında. Kent merkezinde 69 bin nüfus var ama 64 bin nüfus kent dışına çıkartılmış ve çeşitli yerlere göç etmek zorunda bırakılmıştır.
Şırnak'tan göç ettirilmek zorunda bırakılan halkımızın yaşadığı sıkıntıları rakamsal olarak sizlere söylemek istiyorum: Şırnak halkı, Şırnak civarını, ilini ve ilçelerini terk etmemek üzere yakın bazı yerleşim alanlarına gitmişlerdir. Şırnak'ta göç ettirilen 64 bin nüfusun yaklaşık 500 hanesi yani 2.500 kişi Siirt'e göç etmiş, yaklaşık 1.700 aile -bu da 11 bin kişiye tekabül ediyor- Silopi'ye gitmiş; 850 hane yani yaklaşık 5 bin kişi Uludere'de yerleşim alanına gitmiştir, Cizre'ye de aynı şekilde 5 bin kişi göç etmiştir. Batman'da, Diyarbakır'da, Güçlükonak'ta ve birçok il ve ilçede, köyde Şırnak halkı yaşamak zorunda bırakılmıştır.
Bu da yetmezmiş gibi Şırnak'ta şu anda çadırlarda yaşayan insanların nerede kaldıklarını sizinle paylaşmak istiyorum: Kumçatı belediyesine bağlı yaklaşık 4.500 kişi göç etmiştir; bunların 700'ü, 700 aile, burada hâlâ çadırlarda yaşamaktadır. Çadır dediğimiz de ağaçtan, yapraklardan ve naylonlardan yapılan, gecekondu tarzında, sadece içinde kalabilmek için yapılan bir çadırdır. Bu kış koşullarında şu anda o çadırlarda kalmanın mümkün olmadığı herkes tarafından bilinmelidir. Bir empati kurulması gerekiyor. Bu kadar aile köylerde ve çevre beldelerde çadırlarda kalırken tam da bugün valilik kararıyla o çadırlara polisler tarafından baskın düzenleniyor, orada 5 kişi gözaltına alınıyor ve aileler tehdit edilerek, çadırları bile terk etmeleri söylenerek ailelere "Ya çadırları terk edeceksiniz ya da çadırlarla birlikte sizi de yakacağız." deniliyor. Yani, bu kadar talanının, bu kadar baskının, zulmün başka yerde aranmasına gerek yok. Türkiye halkları görmeli ki bu baskı ve zulüm şu anda Şırnak halkına uygulanıyor. Bu Şırnak halkına uygulanan baskı ve zulme karşı belediye arsasında 400 konut yapılmasına dair bir girişim söz konusu. Belediye ve sivil toplum örgütlerinin desteğiyle, çadırlarda yaşayan ailelerin kışın yaşayabileceği "1+1" niteliğinde konutların yapılmasına, bütün olanaklar, bütün altyapı hazırlanmasına rağmen valilik tarafından izin verilmiyor. Peki, Şırnak halkı nerede yaşasın? Sürgüne gönderiyorsunuz, yok ediyorsunuz, katlediyorsunuz, bu da yetmezmiş gibi Şırnak'ı yerle bir ediyorsunuz.
Yine, hakeza, Şırnak'ta yasak devam ediyor. Yasak devam etmesine rağmen, bugün valilik sitesinde bir açıklama var. Bu duruma gülelim mi, ağlayalım mı, bilmiyorum; siz karar verin değerli milletvekilleri. Bugün, valilik açıklamasında "Şırnak'ta bugün itibarıyla pankart asmak, tüm toplantı, gösteri, eylem, oturma eylemi, basın açıklaması yapmak yasaktır." deniliyor. Zaten Şırnak halkı Şırnak'a giremiyor. Şırnak iki yüz yirmi bir gündür yasak zaten, işgal altında. Siz ona istinaden, bugün Şırnak'ın tekrar yasak olduğunu bir kez daha bu eylemlerle yasakladığınızı ifade ediyorsunuz. Yasak içinde yasakla yönetilen bir ülkede yaşıyoruz. Bu valinin derhâl istifa etmesi gerekiyor.
Yine, ayrıca, Şırnak'ta halkın eşyalarına yaklaşıma dair de birkaç ibare söylemek istiyorum. Şırnak yakılıp yıkıldıktan sonra enkazın kaldırılması için tutulan şirketlerin sahiplerine ücret ödenmiyor, devlet tarafından onlara şöyle bir yetki veriliyor: "Buradan çıkardığınız eşyalar size aittir." deniliyor. Aileler evlerine gitmek istediklerinde şirket sahipleri tarafından durduruluyor ve "Devlet bu eşyalar karşılığında bizim burada iş yapmamıza izin vermiştir." deniliyor. Bu hangi ülkede görülmüştür? Bilmem kaçıncı dünya ülkesinde bile bu durum üçüncü dünya savaşı olarak ifade edeceğimiz bir durumdur. İkinci Dünya Savaşı'nda bile bu duruma rastlanmamıştır. Böyle bir yaklaşımın Şırnak'ta gerçekleşmesine gerçekten insanların aklı duruyor.
Ama nedir? Türkiye'de, Parlamentoda, burada herkes sessiz bir şekilde bekliyor. Şırnak bu ülkenin bir ilidir ama Şırnak'a sessiz kalmak demek bu suça ortak olmak demektir. O yüzden, bu Parlamentoda, Şırnak'ta yaşayan halkla bir araya gelmek, Şırnak'ın sorunlarını görmek, Şırnak kentine gidip orada yakılan yıkılan yerleri incelemek üzere bütün partilerin de içinde yer aldığı bir komisyonun derhâl kurulması gerekiyor. Çünkü, artık Şırnak'ta insanlar yedi aydır abluka altında ama iki yıldır çocuklar okula gidemiyor, eğitim durmuş durumda. Şırnak'ta çadırlarda veya diğer ilçelerde kalan kişilerin sağlık sorunları had safhada.
Bu da yetmezmiş gibi 6306 sayılı Kanun'la afet riski altındaki bölgelere yapılan uygulama -bu yasa 2011 yılında Van depreminde çıkarılmış- şu anda Bakanlar Kurulu kararıyla Şırnak'a uygulanıyor, revize imar planı yapılıyor. Ama şunu söyleyelim ki: Bunların hepsi hukuksuz bir şekilde yapılan uygulamalardır. Revize imar planı yapılıyor, Bakanlar Kurulu bu yetkiyi kendisinde görüyor; yerel yönetimlere, belediyelere, herhangi bir şekilde hiç kimseye sormadan oranın imar projesi değiştiriliyor. Yakılıp yıkılan yerler de yok bunun içerisinde. Bir kısım yerler ticari alan olarak belirlenmiş, bir kısım yerler de kamu alanı olarak orada gösteriliyor ve onlar da karakol olarak gerçekleştiriliyor. Konut alanları çok az ve orası on beş günlüğüne, sadece Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü üzerinden askıya çıkarılıyor. Yani halkın malına el koyup, talan edip ondan sonra da halkın itiraz etme hakkı olan bir aylık süreyi de hukuksuz bir şekilde on beş güne indiriyor ve belediyede asılması gereken imar planını da belediyede asmayarak Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün sitesinde yayınlıyor. Şırnak halkının yaşadığı koşullar ortada. Şırnak halkı, yaşadığı koşullarda, elektrik olmadığını söylememiz gereken bir durumda İnternet sitesinden bakıp itiraz süresi olan on beş günü nasıl gerçekleştirecek?
Yani bu yaşananların hepsinin bir zulüm, bir faşizm olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyor ve hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)