GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:9
Tarih:19.10.2016

HDP GRUBU ADINA EROL DORA (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 418 sıra sayılı Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanunu Tasarısı'nın birinci bölümü üzerinde Halkların Demokratik Partisi adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, günümüz küresel rekabet ortamında çevresel faktörlerde yaşanan hızlı gelişmeler, işletmelerin kriz olarak adlandırılabilecek durumlarla karşı karşıya kalmasına yol açmaktadır. Krizler gerek ulusal gerekse uluslararası nedenlerden kaynaklanabileceği gibi, işletmenin bağlı bulunduğu sektör veya işletmenin kendisinden de kaynaklanabilmektedir.

Tabii, üzerinde görüştüğümüz kanun tasarısı özelinde alınan tedbirler ve zamanlamaya baktığımızda küçük ve orta ölçekli işletmelerin yaşadıkları krizin en önemli sebeplerinden biri, AKP'nin on dört yıllık iktidarı boyunca büyük sermayeleri kayıran, palazlandıran, her türlü vergiden, denetimden neredeyse arındıran, zengini daha da zenginleştiren, kendi yağında kavrulmaya çalışan küçük işletmeleri ise acımasız rekabet koşullarına karşı savunmasız bırakan politikalarıdır.

Değerli milletvekilleri, elbette içinde bulunduğumuz zaman diliminde KOBİ'lerin can çekişir bir durumda olmalarının en büyük sebeplerinden biri de AKP Hükûmetinin özellikle son bir yıldır içeride ve dışarıda savaş, gerginlik, kutuplaştırma politikalarına paralel biçimde gelişen güvensiz ve güvenliksiz yaşam ortamıdır. Son bir yıldır ülkemizin içerisine sürüklendiği durum yabancı sermayenin sürekli bir biçimde ülkeyi terk etmesini tetiklemiş, Türkiye yatırım yapılamaz bir ülke konumuna getirilmiş, uluslararası finans kuruluşlarının ardı ardına yaptıkları kredi notu düşürme kararlarını da beraberinde getirmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bilindiği gibi, KOBİ'ler gelişmiş ve gelişmekte olan bütün ülkelerde gerek toplam işletmelerin ve gerekse toplam istihdamın önemli bir kısmını oluşturmakta, üretim, ihracat ve katma değer içinde önemli bir yere sahip bulunmaktadırlar. KOBİ'lerin ülke ekonomisindeki rolleri ihmal edilemez, hafife alınamaz boyutlardadır. Elbette ülke ekonomilerinin bozulan istikrarlarını yeniden sağlayabilmek için ekonomik kriz dönemlerinde KOBİ'lere gerekli finansman desteğinin verilmesi gerekmektedir, bu çok önemli bir durumdur. Ancak, önümüze gelen tasarıya baktığımızda, gerekçe ve alınacak tedbirler şu şekilde özetlenmektedir:

Tasarıyla, işletmelerin finansmanına erişimini kolaylaştırmayı amaçlayan düzenlemeler hayata geçirilecektir. Bu işletmelerin finansmana erişiminde güvence olarak kullanabilecekleri alternatif unsurlar getirilmektedir. İşletmeler tarafından temin edilmesi planlanan müstakbel varlıklar ile taşınır varlıkların gelirleri de rehin edilebilecek unsurlar arasına alınmıştır. Yine, rehin alacaklılarının rehin haklarını güvence altına almak amacıyla rehinin paraya çevrilmesinde etkin bir mekanizma öngörülmektedir.

Değerli milletvekilleri, hepimiz biliyoruz ki KOBİ olarak nitelendirdiğimiz işletmeler çoğunlukla ya aile işletmeleridir ya da şahıs işletmeleridir. Şimdi, bu tasarıyla KOBİ'lere denilmektedir ki "İşleriniz kötü gittiği için ve yeterli sermayeniz ve taşınmazınız bulunmadığında bankalar size kredi vermiyorlar, öyleyse siz taşınabilir mallarınızı da rehin vermelisiniz. Bu koşullar altında bankalar size belki kredi sağlayabilirler."

Değerli milletvekilleri, bu tasarı küçük ve orta ölçekli işletmelerin işlerini iyileştirmek noktasında hiçbir karşılığı olmayan düzenlemeler içermektedir. Aksine KOBİ'leri daha fazla borçlandıran, var olan borcu yayarak daha fazla faiz ödeten düzenlemeler vardır.

Diğer taraftan, KOBİ'lerin taşınmazlarının yanında taşınabilir mülklerine de göz diken, taşınabilir mülklerini ipotek ettiren, rehin alan bir anlayış hâkimdir. Hükûmet KOBİ'leri acımasız bir rehineci sisteme teslim etmektedir.

Değerli milletvekilleri, KOBİ'ler işletme faaliyetleri sırasında en çok finansman sorunlarıyla karşılaşmaktadırlar. Ekonomideki esnekliklerine rağmen varlıklarını devam ettirebilmeleri ve büyümeleri için gerekli en önemli unsur finansman meselesidir ancak KOBİ'lerin finansal sorunlarını ülkenin genel ekonomik yapısından ayrı düşünmek olanaksızdır. Dolayısıyla, ülkenin ekonomisini on dört yıldır AKP Hükûmeti yönettiğine göre, KOBİ'lerin bugün içerisinde bulundukları içler acısı durum AKP'nin bir eseridir. Dolayısıyla, Hükûmet yetkililerinin öncelikle bu konuda bir öz eleştiri yapıp ardından KOBİ'lerin sorunlarını yapısal olarak çözmeye çalışan gerçekçi çözümlemelere odaklanmaları gerekmektedir. Yoksa bu tasarı KOBİ'leri daha fazla borç ve faiz batağına sürükleyecek ve borcunu ödeyemediğinde -ki bu ekonomik kriz hâli devam ettikçe ödeyemeyecektir- elinde bulunan taşınabilir mallarını da kaybeden binlerce mağdur insan daha ortaya çıkacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bakınız, sadece AKP'nin pervasız dış politikaları neticesinde bu yıl ülkemize turist gelmemiştir. Binlerce otel, restoran ve buna bağlı sektörler milyarlarca lira zarar görmüşlerdir. Bu sektörlerde çalışan yüz binlerce yurttaşımız işsiz kalmıştır ve buna bağlı olarak henüz üzerinde nitelikli bir araştırma yapılmamış sosyoekonomik problem ortaya çıkmıştır. Basit bir mantıkla düşünürsek işletmesi zarar eden bir işveren işletmesini kapatmaktadır. İşletme kapatılınca çalışanlar işsiz kalmaktadır. Çalışanlar işsiz kalınca insanlar ailelerinin ihtiyaçlarını gideremez duruma düşmektedirler. Bunun sonucunda mutsuz aileler, mutsuz çocuklar, iyi beslenemeyen, temel ihtiyaçlarını dahi gideremeyecek duruma gelen yurttaşlar topluluğu oluşmaktadır. Sonrasında, borçlarını ödeyemeyen, icra ve hacizlerle yüz yüze bırakılan yurttaşlar topluluğu oluşmaktadır. Sonrasında, kapkaççılık yapma, araçların camlarını patlatarak eşya çalma, ev ve iş yeri hırsızlıkları, para yüzünden yaralama, öldürme, boşanma ve intihar vakaları hepinizin bildiği olaylardır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; anlatmak istediğimiz şudur: Hükûmetlerin politikaları ekonomik krizlerin, toplumsal travmaların önemli sebeplerinden birisidir. Türkiye özelinde düşündüğümüzde bu daha da berraktır. Ülkenin içerisinde bulunduğu ekonomik ve buna bağlı diğer pek çok krizin sebebi on dört yıldır bu ülkeyi yöneten Hükûmettir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bankalar tarafından derecelendirmeye tabi tutulacak olan KOBİ'lerin değerlendirilecek olan özelliklerinin en başında sahip olduğu işletme sermayesi gelmektedir. Nitekim güçlü sermaye yapısına sahip KOBİ'lere verilen kredi maliyetlerinin diğer KOBİ'lere verilen kredilerle karşılaştırıldığında daha düşük olduğu görülmektedir. KOBİ'lerin ihtiyaç duydukları kısa vadeli kaynak için ise finans kuruluşları kendi kaynaklarını kullandırma konusunda isteksiz davranmaktadırlar. Finans kuruluşları riskli gördükleri işletmelerle kredi ilişkisine girmek istememektedir. Şimdi, bu gerçeklik ortadayken fiilen bir karşılık doğurmayacak bu yasa tasarısı, düzenlemeler yüzeysel kalmaktadır, KOBİ'lerin gerçek sorunlarını çözmekten uzaktır.

Değerli milletvekilleri, özellikle son bir yıldır yurttaşlarımız bir bombalı saldırıya kurban gitme kaygısı, kuşkusu, ürkekliği, patolojisi, yaşama kaygısıyla şehir merkezlerine inmekten bile imtina eder duruma getirilmiş bulunmaktadırlar. Elbette, yalnız başına bu durum bile ekonomik canlılığı son derece olumsuz yönde etkilemektedir. Bunu dükkânların camlarına yapıştırılmış "devren kiralık", "devren satılık" ilanlarının çokluğundan da gözlemlememiz mümkündür.

Netice itibarıyla, KOBİ'lerin yaşadığı ekonomik krizi Hükûmetin iç ve dış politikalarının genel ülke ekonomisinde yarattığı sorunlardan bağımsız düşünmek olanaksızdır. Bu nedenle, ülkede ekonominin canlanmasını sağlayacak tedbir, daha fazla borçlanabilme, daha fazla faize boğulma, varını yoğunu ipotek ettirerek ayakta kalmaya çalışmanın özendirilmesi değil, ticaretin, alışverişin canlanmasına olumlu katkı sağlayacak huzur, istikrar ve güven ortamının sağlanmasıdır.

Çatışmaların, patlamaların, haksız, hukuksuz uygulamaların her geçen gün arttığı bir ülkede yurttaşların tüketim eğilimlerinin de bundan nasibini alması kaçınılmazdır. Hükûmetin de gayet iyi bildiği gibi, olması gereken, bu nedenlerle de buradan çağrılarımızı ve uyarılarımızı sürekli yinelemek durumundayız. Birçok sorunumuzun, özellikle de üzerinde görüştüğümüz ekonomik içerikli sorunların gerçek çözüm yolunun barıştan, demokrasiden, huzur, istikrar ve güven duygularının geliştirilmesinden geçtiğini bir kez daha bu Parlamentoya ve Türkiye kamuoyuna belirtiyor, tekrar hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Dora.