GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 667 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname (1/746) ile İç Tüzük'ün 128'inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:7
Tarih:13.10.2016

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Aziz Türk milleti, saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu 3'üncü maddede terör örgütlerine veya Millî Güvenlik Kurulunca devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum, gruplara üyeliği, mensubiyeti, iltisakı veya irtibatı olduğu değerlendirilen; bir, Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında Anayasa Mahkemesi Genel Kurulunun salt çoğunluğuyla, Yargıtay ve Danıştay Daire Başkanları ve üyeleri hakkında ilgili Başkanlık Kurulunca, hâkim ve savcılar hakkında Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Genel Kurulunca ve Sayıştay meslek mensupları hakkında da oluşturulacak komisyonlarca meslekten çıkarılmasına karar verileceği düzenlenmiştir. Biz önergemizle "olduğu değerlendirilen" değil, "olduğu tespit edilen" demek suretiyle çok daha hakkaniyetli, adaletli bir duruma getirilmesini öneriyoruz. Fakat burada biraz önce maddeler hâlinde sıraladığımız hususlarda süreç içerisinde çok ciddi hukuksuzluklar olduğu da belli.

Şimdi, örneğin, Anayasa Mahkemesinde bu kararname kapsamında, bundan dolayı 2 üyenin üyeliğine son verildi; Alparslan Altan ve Profesör Doktor Erdal Tercan. Şimdi, bunların -özellikle altını çizmemiz gereken bir hukuksuzluk olduğu için onu özellikle belirtmek istiyorum- Anayasa'mızdaki açık hükme aykırı olarak, bu kanun hükmünde kararname sonucunda üyeliklerine son verildi. Çünkü hâkimler, savcılar veya diğer Danıştay, Yargıtay üyelerinden farklı olarak, Anayasa Mahkemesi üyelerinin üyeliklerinin nasıl sona ereceği Anayasa'mızın 147'nci maddesinde açıkça düzenlenmiş. Buna göre "Anayasa Mahkemesi üyeliği, bir üyenin hâkimlik mesleğinden çıkarılmayı gerektiren bir suçtan dolayı hüküm giymesi halinde kendiliğinden; görevini sağlık bakımından yerine getiremeyeceğinin kesin olarak anlaşılması halinde de, Anayasa Mahkemesi üye tamsayısının salt çoğunluğunun kararı ile sona erer." diye Anayasa'mızın 147'nci maddesinde açık hüküm var. Kanun hükmünde kararnamede belirtilen yöntem bu Anayasa'da düzenlenen iki duruma da uymuyor. Yani biz burada o üyeliği sona eren 2 üyenin avukatlığını yapmak için değil ama bir açık hukuksuzluğu vurgulamak adına bunun altını çizerek önemle vurguluyoruz.

Şimdi, bu 2 üyeyi, bir defa, hukuksuz olarak, gene AKP iktidarı döneminde getirdiler. 2010 yılında bir Anayasa değişikliği gerçekleşti, ona istinaden Anayasa Mahkemesinin yapısı değiştirildi ve buraya üyelerin getirilmesi yöntemi yeniden belirlendi. İşte orada ifade edilen Alparslan Altan var ya -hatırlayacaksınız belki de dikkatlerinizdeyse şayet- esasen şartları uymadığı hâlde, ne yazık ki deyim yerindeyse hülle yapılarak önce üst düzey bürokrat yapıldı, arkasından da Anayasa Mahkemesi üyesi yapıldı. Şimdi, bunun Anayasa Mahkemesi üyeliğine getirilmesi hukuka aykırıydı, Anayasa Mahkemesi üyeliğinden düşürülmesi ayrıca hukuka aykırı oldu yani burada, getirilmesinde de hukuksuzluk var, ne yazık ki, götürülmesinde de. Evet, bu yapıyla irtibatı, vesaire, bunlar apayrı hususlar ama bizim burada önemsediğimiz husus, burada hukuka uygun davranılması. Profesör Doktor Erdal Tercan üyeliği düşürülen diğer bir üye. O da gene aynı dönemde Anayasa Mahkemesinin yapısı düzenlenirken bu duruma getirildi.

Şunu ifade etmeye çalışıyorum saygıdeğer milletvekilleri: Evet, FETÖ'yle bağlantılı, bu kapsamda, bu yüce Meclisin bombalanmasında payı, rolü, sorumluluğu, bağlantısı kimin var ise bu sonuna kadar cezalandırılsın ama en başında da, bugün de hukuka aykırı davranılmasın. Yeniden ifade ediyorum: O üyeliği düşürülenlerin avukatlığı için değil ama hukuk vurgusu adına bunu söylüyorum. Getirirken de hukuksuzluk yaptınız, ne yazık ki, üyeliği sona erdirilirken de. Burada dikkat etmek durumundayız, hep bunu vurguluyoruz; FETÖ'yle mücadele ederken de diğer tüm terör örgütleriyle, hatta genel anlamda suçla mücadele ederken hukuktan ayrılmamak durumundasınız. Hukuktan ayrıldığınız zaman, özellikle bu kapsamda, milletimizin bu haklı mücadeleye vermiş olduğu destek ortadan kalkar; bu da elimizdeki en büyük güç. Biraz önceki konuşmamda da vurguladım, bu FETÖ'yle mücadele kapsamında da, 15 Temmuz darbe girişiminin püskürtülmesinde de elimizdeki en büyük güç yüce Türk milletinin ferasetidir, desteğidir. Bunu ortadan kaldırmamak için ne gerekiyorsa yapılmalıdır. Bu "ne gerekiyorsa yapılmalı"nın da merkezinde adaletli davranmak vardır, adaletten ayrılmadan işlem yapmak vardır, hüküm tesis etmek vardır.

Dolayısıyla, önergemizin bu çerçevede kabul edilmesini talep ediyor, yüce Genel Kurulu yeniden saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)