GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Başbakanlığın, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 21/7/2016 tarihli ve 1116 sayılı Kararı uyarınca ülke genelinde devam etmekte olan olağanüstü hâlin 19/10/2016 Çarşamba günü saat 01.00'den geçerli olmak üzere üç ay süreyle uzatılmasına dair tezkeresi (3/842) münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:5
Tarih:11.10.2016

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; olağanüstü hâlin uzatılmasına ilişkin Başbakanlık tezkeresi, Bakanlar Kurulu tezkeresi hakkında söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.

15 Temmuz darbe girişimi sonrasında Millî Güvenlik Kurulunun tavsiye kararı ve ardından Cumhurbaşkanımızın başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulunca Anayasa'nın 120'inci maddesi gereğince ilan edilen ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde de 21 Temmuzda onayladığımız OHAL uygulamasının üzerinden üç ay geçti.

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Sen parayla çalışıyorsun. Şovmensin sen!

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Kardeşin hangi vakıfta, onu söyle!

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Kim en çok bağırırsa en çok ilişkili olan odur.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Bağıranlar olağan şüpheli, ona göre.

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Siz hiç konuşmayın.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Siz susun, siz! Sizin diliniz çok uzun, diliniz çok uzun gerçekten.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...

YILMAZ TUNÇ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, üç ay önce ülkemiz büyük bir felaketin eşiğinden döndü. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın önderliğinde bu millet, tankların altına yatmasaydı, silahların önünde siper olmasaydı, darbeciler, yönetimi ele geçirmiş olacaklardı.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Sayın Başkan, bir hanımefendi kendi milletvekili konuşurken hakaret yağdırıyor. Susturmayacak mısınız? Susturmayacak mısınız?

BAŞKAN - Sayın Özkoç, siz de oturun yerinize.

Devam edin Sayın Tunç.

Sayın milletvekilleri, bakın, hatibe lütfen saygılı olalım.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Hakaret ediyor. Saldırmadığı hiçbir yer yok. Bu hanımefendiyi susturmayacak mısınız?

BAŞKAN - Size de diyorum, herkese diyorum.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Ama önce ona deyin.

BAŞKAN - Ama oturun siz de, oturun siz yerinize.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Herkese hakaret ediyor.

BAŞKAN - Lütfen sayın milletvekilleri.

Buyurun Sayın Tunç...

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Önce bu hanımefendiye desenize. Herkese hakaret ediyor, AKP sıraları susuyor, bu hanımefendi hakaret ediyor. Susturun şunu ya!

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Ne hakareti kardeşim!

BAŞKAN - Sayın Tunç, siz konuşun.

YILMAZ TUNÇ (Devamla) - Sayın Başkanım, sürem... Süreyi yeniden başlatabilir miyiz?

BAŞKAN - Herkes hatibe olan saygısını gösteriyor.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Hayret bir şey ya!

BAŞKAN - Siz konuşun, buyurun.

YILMAZ TUNÇ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, üç ay önce, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın önderliğinde bu millet, tankların önüne yatmasaydı, silahların önünde siper olmasaydı, darbeciler, yönetimi ele geçirmiş olacaklardı. 15 Temmuz gecesi hainler emellerine ulaşsaydı, bugün darbecilere karşı ilan ettiğimiz OHAL'i burada konuşamayacak, halkımıza karşı ilan edilen sıkıyönetimin zulmü altında inleyecektik, bizler bugün bu yüce çatının altında birlikte olamayacaktık. Darbeciler mevcut hukuk düzenini askıya alacaklardı. Doğal mahkemeleri ortadan kaldıracaklar, yerlerine sıkıyönetim mahkemelerini kuracaklardı. Demokratik yollardan iş başına gelmiş bu milletin temsilcilerini hukuk dışı bir şekilde cezaevlerine tıkacaklar, millet adına karar veren değil, darbeci teröristler tarafından kurulan sözde mahkemelerde yargılayacaklardı, hatta bu milletin evlatlarını yargılamadan infaz edeceklerdi.

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - Şimdi ne yapılıyor, şimdi ne yapılıyor? Daha beter yapıyorsunuz.

YILMAZ TUNÇ (Devamla) - Aziz milletimiz, bu hainlere fırsat vermedi; bağımsızlığımıza, bayrağımıza sahip çıktı; demokrasiye, hukukun üstünlüğüne sahip çıktı ve darbecileri suçüstü yakaladı; ilan etmek istedikleri sıkıyönetim paçavrasını yüzlerine çarptı ve hainlere karşı OHAL ilan etti.

15 Temmuz sonrası ilan edilen OHAL, işte bu vatan hainlerinin hukuk önünde hesap vermelerini kolaylaştırmanın adıdır. Hainlerin bombalarıyla hasar gören bu çatı altında, bombaların tozu içerisinde olağanüstü toplanmıştık ve OHAL'i onaylamıştık. Şimdi ise üç ay boyunca uygulanan OHAL'in süresi doldu ancak OHAL'in sebebi ve gerekçesi hâlen ortadan kalkmadı. Gerekçe gündeme gelmişti biraz önce. Bakanlar Kurulunun gerekçesi açık. Üç ay önce ilan edilen gerekçeler neyse o gerekçeler şu anda devam ediyor ve zaten o gerekçeler ışığında uzatma kararı talep ediliyor.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Hani bir ay sürecekti?

YILMAZ TUNÇ (Devamla) - Yargının FETÖ'yle mücadelesi devam ediyor. Devletin tüm kurumlarından FETÖ'yle irtibatlı olanların tasfiyesi sürüyor. 1970'li yıllardan bu yana devletin kademelerine sızarak, yıllar boyunca, sinsice zamanını bekleyen bu örgüt mensuplarını üç ay gibi kısa bir zamanda normal zamanlar için öngörülen mevzuatla soruşturmanın mümkün olamayacağı aşikârdır. Bu süre içerisinde olağanüstü hâlin gerektirdiği konularda önemli tedbirler alındı. Bu tedbirlerin hukuki dayanakları olarak da kanun hükmünde kararnameler yayımlandı ve 8 kanun hükmünde kararnameden 3 tanesi, şu anda Meclisimizin gündeminde görüşülmeyi bekliyor.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - EĞİTİM-SEN'le ne alakası var kararnamelerin?

YILMAZ TUNÇ (Devamla) - Olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnamelerinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda görüşülmesiyle ilgili husus da ilk kez karşımıza çıkıyor, yasama tarihinde bu konuyla ilk kez karşı karşıya kalıyoruz, bu hukuk yeni oluşuyor. Bu konuda anayasa hukukçularının farklı görüşleri var. Kimi hukukçular otuz gün içerisinde, İç Tüzük'ün belirlediği o süre içerisinde bu kanun hükmünde kararnamelerin görüşülmesi gerektiğini, görüşülmediği zaman geçersiz olabileceğini savunuyor ama çoğunlukta olan hukukçulara baktığımız zaman, kanun hükmünde kararnamelerin, otuz gün içerisinde görüşülmese bile, geçerliliğinin devam edeceğini söylüyor çünkü bu kanun hükmünde kararnamelerle ilgili olarak Anayasa'nın 148'inci maddesinde Anayasa Mahkemesinde Anayasa'ya aykırılık nedeniyle dava dahi açılamayacağı belirtiliyor.

Geçmiş uygulamalara baktığımız zaman da kanun hükmünde kararnamelerin Mecliste görüşülmeden hâlen uygulanmaya devam ettiğini, 1990'lı yıllardaki kanun hükmünde kararnamelerin hâlen uygulanmaya devam ettiğini görüyoruz. Hatta Meclisin, onayından geçmediği hâlde o kanun hükmünde kararnamelerde yasa değişikliği yaptığı da hepinizin malumu.

AK PARTİ hukuken tartışmalı olan bu konuda "Meclisi devre dışı bırakıyor." algısını da ortadan kaldırmak için kanun hükmünde kararnameleri Meclise sevk etti. Geçen hafta grup önerisiyle de 667 sayılı KHK'yı gündeme almak istedik ancak "Meclis devre dışı bırakılıyor." algısını oluşturmak isteyen muhalefet partilerinin grup önerileri, maalesef, verildi ve 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin görüşmelerine başlayamamıştık.

Meclis, kesinlikle bu işin içerisinde. OHAL'e onay veren Türkiye Büyük Millet Meclisi; uzatma kararını veren Türkiye Büyük Millet Meclisi. Yine, kanun hükmünde kararnamelerin Mecliste gündeme alınmasıyla ilgili AK PARTİ grup önerisi de ortada.

Değerli milletvekilleri, OHAL'in ilan edilmesinin sebebi ortada: 15 Temmuz hain darbe girişiminde bulunanlardan hesap sormak; vatan ve bayrak için canlarını veren 241 şehidimizin emanetine sahip çıkmak; Meclisi bombalayarak cumhuriyet ve demokrasiyi ortadan kaldırmak isteyen, uçaklarla, tanklarla milletinin üzerine ölüm kusan vatan hainlerinden hesap sormak; kırk yıldır sinsice yuvalanmış örgüt mensuplarını devletin tüm kademelerinden söküp atmak. Bu mücadele yapılırken hukuk dışına çıkıldığı, Meclisin devre dışı bırakıldığı şeklindeki bir algı yönetimi, maalesef, FETÖ'nün işine gelen bir propagandadır.

Dünyanın demokratik her ülkesinde hukuk devletini ve insan hak ve özgürlüklerini korumak için olağanüstü yönetim usullerine başvurulur. İşte, en yakın örneği Fransa. Fransa, bir yılı aşkın zamandır olağanüstü hâli uyguluyor. İşte, "Orada belediyelere kayyum tayin ediliyor mu?" diye eleştiri yapılıyor. Orada belediye araçları bomba taşısın, bakın Fransa o belediyeyi ne yapıyor ama orada belediye araçlarının bomba taşıdığını görmüyoruz. Burada Fransa'yla ilgili ne AB'den ne uluslararası kuruluşlardan ne de Fransız Meclisinden hiçbir olumsuz tepki görmüyoruz.

Türkiye'de her şey, hukuk içerisinde gerçekleştiriliyor. Uluslararası platformda Türkiye'nin FETÖ'yle mücadelede hukuk dışına çıktığı yönündeki algı kasıtlıdır değerli milletvekilleri. O nedenle, onların ülkemiz aleyhindeki bu propagandalarına alet olmamamız gerekir. FETÖ tehdidini ortadan kaldırmak istiyor muyuz? Bu Mecliste buna "hayır" diyebilecek kimse var mıdır? Yoktur. MGK bu konuda "Henüz mücadele devam ediyor, uzatılsın." diyor. Bakanlar Kurulu bu tavsiyeye uyuyor ve "ihtiyaç var" diyor. Bizim burada eğer ihtiyaç varsa nasıl ilanındaki gerekçeler hâlâ devam ediyor ve biz bunu onaylamışsak, şimdi de aynı şekilde uzatma kararı vermemiz gerekir. Süresi, sebebi ve kapsamı belli olan OHAL kararını Meclis onaylamıştır, şimdi de uzatma kararı yine Meclisin onayına sunuluyor.

OHAL tedbirlerine ilişkin KHK'ların da Meclisten kaçırılmadığı bilakis AK PARTİ grup önerisiyle Meclis gündeminin ön sıralarına çekildiği de ortada. Bugün, "Meclis açık, OHAL'e ne gerek var?" diyenlerin, üç ay önce Meclis tatile girerken burada görüşmeler sırasında da "OHAL'e ne gerek var?" diyerek "hayır" oyu kullandıklarını da milletimiz unutmadı.

O nedenle hiçbir konuyu çarpıtmadan ülkemizin faydasına olanı yapalım. Bu mücadeleyi birlikte gerçekleştirirsek milletimizin takdirini kazanırız. Aksi takdirde bu millet, bu ülke için kritik zamanlarda kim ne yapmış hafızasına not eder ve tarih de yanlışın yanında olanı hiçbir zaman affetmez. Bu mücadelede başarılı olmak mecburiyetindeyiz değerli milletvekilleri. Ülkemizin istikbal ve istiklali için buna mecburuz, 15 Temmuz gibi karanlık geceleri bu milletin bir daha yaşamaması için buna mecburuz, demokrasi uğruna bir gecede 241 şehit, 2.195 vatandaşımızın gazi olmaması için buna mecburuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YILMAZ TUNÇ (Devamla) - Sayın Başkanım...

BAŞKAN - Sayın Tunç, tamamlayın, bugün böyle usul oldu ama arkadaşlar, on dakika, yirmi dakika söz veriyoruz da bir dakika da mı toparlayacağız? Bugün son ama bir daha vermeyeceğim.

Buyurun toparlayın.

YILMAZ TUNÇ (Devamla) - Gürültülerde bir dakikam gitti.

BAŞKAN - Olsun, ona göre sözlerini toparlayın lütfen.

YILMAZ TUNÇ (Devamla) - Ülkemizin istiklal ve istikbali için buna mecburuz, ülkemizin geleceğini kurtarmak ve çocuklarımızın bir daha darbe tehdidi altında bir ülkede yaşamak mecburiyetinde bırakmamak için buna mecburuz.

FETÖ ve aynı yerden kumanda edilen PKK, DAİŞ ve benzeri terör örgütlerini ülkemizden tamamen silmek için 15 Temmuz sonrası oluşan ruhu devam ettirmek zorundayız. Milletimiz, bu konuda bizden bir ve beraber olmamızı beklemektedir. Bu birliğe aykırı politikaların, ne sahiplerine ne de ülkemize bir faydası olacaktır. 15 Temmuz şehitlerimizin ve bu vatan uğruna canlarını ve kanlarını veren tüm şehit ve gazilerimizin mesajını doğru okumak, millî iradeyi temsil eden biz milletvekillerinin asli görevidir. Bu görevimizi gerçekleştirmek için OHAL'in üç ay daha uzatılması yönündeki Bakanlar Kurulu tezkeresine olumlu oy vereceğimizi belirtiyor, bu vesileyle tüm şehit ve gazilerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyorum.

Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.