| Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 3 |
| Tarih: | 05.10.2016 |
NAZIM MAVİŞ (Sinop) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. CHP'nin grup önerisi üzerine AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Öncelikle şunu ifade etmek istiyorum: Tabii, sözleşmeli öğretmenlik konusu Millî Eğitim Komisyonumuz üyesi arkadaşlarımızla birlikte tartıştığımız bir konu oldu ve özellikle Türkiye'de kalkınmada birinci öncelikli illerimizde öğretmenlerimizin görev yerlerinde sabit olarak kalmaları ve eğitim kalitesinin sürekliliği açısından, öğretmen sirkülasyonunun azaltılması açısından sözleşmeli öğretmenliği hep birlikte bir çözüm önerisi olarak kabul ettik ve Genel Kurula getirmek üzere Komisyondan çıkarmış olduk.
Tabii, hepimiz kendi seçim bölgelerimizden çokça yer değişikliği talepleriyle zaman zaman karşı karşıya kalıyoruz. Gerek eş durum tayinleri gerek çeşitli gerekçeler ve mazeretlerle tayin talepleri öğretmenlerimizin eğitim kalitesini düşürecek bir sirkülasyon içerisine girmesi sonucunu doğuruyor. Bu açıdan, öncelikle, kalkınmada öncelikli illerimiz açısından sözleşmeli öğretmenlik uygulaması fevkalade önemli ve yerinde bir uygulamadır. Mesela, ben kendi ilimden, Sinop'tan örnek vereyim: Bu tür talepler sıkça geliyor, size de geliyor. Kendi ilimizde de öğretmen açıklarını giderebilmenin yollarından bir tanesi de "çakılı kadro" olarak tabir ettiğimiz sözleşmeli öğretmenliğin uygulamaya geçirilmesiydi. Bu açıdan bu yasa temelde olumlu bir yasadır.
İkincisi, öğretmen seçimiyle ilgili mülakat konusunu da sıkça kendi aramızda tartıştık.
Bakın, şunu açık ve net bir şekilde ifade etmekte fayda görüyorum: Öğretmen sadece KPSS'de eğitim sürecinde elde ettiği bilgileri ölçerek çocuklarımızı emanet edeceğimiz bir meslek grubu değil. Kendi iş yerimize bile bir personel alırken onun sesini duymak, onu görmek, onunla temas etmek isteriz. Dolayısıyla çocuklarımızı emanet edeceğimiz öğretmenlerimizin de kendilerini ifade etme kabiliyeti, öz güvenleri, eğitim becerileri, diyalog ve iletişim geliştirme yeteneklerini mutlaka görmemiz lazım. Dolayısıyla bir öğretmenin öz güvenini, diyalog geliştirme becerisini, iletişim becerisini en iyi şekilde test etmenin yolu mülakattır. Dolayısıyla, mülakatı bir sistem olarak, bir seçme sistemi olarak eleştirmeyi doğru bulmuyorum.
Zaten altını çizerek, kalınca ifade etmek istediğim bir husus da şudur: Bakın, öğretmen alımlarında aslında en temel eleyici sistem KPSS'dir. KPSS'de aldığı puan açısından, alınacak öğretmenin 3 katı kadar bir sıralama yapılmaktadır. Dolayısıyla, zaten öğretmen adaylarımız KPSS'de aldıkları puanlarla sıralanarak, alınacak öğretmenin 3 katı kadarını mülakata çağırmak suretiyle bir elemeye tabi tutulmaktadır.
Şimdi, burada, tabii, CHP'nin verdiği grup önerisinde, mülakatlarda sorulduğu iddia edilen bazı sorular üzerine bir araştırma komisyonunun kurulması öneriliyor. Dikkat ederseniz cümlemi kullanırken "mülakatlarda sorulduğu iddia edilen bazı sorular" dedim, bunun da altını çizerek söylüyorum. Kısa birkaç bilgi vererek bu cümleyi de açmak istiyorum.
Vermek istediğim bilgi şu: Bakın, oluşturulan mülakat komisyonları Millî Eğitim Bakanlığından bir daire başkanının koordinasyonunda, illerdeki yöneticilerimiz tarafından tesis edildi ve bu komisyonlarda, biraz önce bahsettiğim, bir öğretmende eğitim süreci için olmazsa olmaz kabul edebileceğimiz temel hususların ölçüleceği bir mülakat sistematiği geliştirildi, yönetmelikle de bu kayıt altına alındı. Bir konuyu kavrayıp özetleme, ifade yeteneği ve muhakeme gücü mülakatta alınacak puanın yüzde 25'ini; iletişim becerileri, öz güven ve ikna kabiliyeti yüzde 25'ini; öğretmen adayının bilimsel ve teknolojik gelişmelere açıklığı yüzde 25'ini, topluluk önünde temsil yeteneği ve eğitimcilik nitelikleri de yüzde 25'ini oluşturacak şekilde yönetmelikle belirlenen bir içerik oluşturuldu.
Sevgili arkadaşlar, nasıl TEOG'da, YGS'de, LYS'de sınav soruları hazırlanıyor ise aynen bu titizlik ve bu güvenlik içerisinde, mülakatlarda sorulması düşünülen sorular da bilim adamlarımız tarafından, redaksiyon kurulumuz tarafından, uzmanlarımız tarafından hazırlanmak; bilimsel süzgeçlerden geçirilmek; dil, imla, anlatım, ifade açısından redaksiyonları yapılmak suretiyle hazırlanmış ve mülakat komisyonlarına gönderilmiştir.
Bakın, soru hazırlama sürecinde 20 uzman görev almıştır. Ölçme, değerlendirme kriterlerine uygunluk ve belirlenen kriteri ölçme amacı açısından sorular 10 eğitim bilimci tarafından incelenmiştir. Ayrıca, dil ve anlatım açısından dil uzmanı 4 personel tarafından da soruların redaksiyonu yapılmıştır. Yine, YGS, LYS ve TEOG sınavlarında sağlanan bütün güvenlik yolları mülakatlarda sorulacak sorular için de aynı şekilde hazırlanmış ve böylelikle mülakat komisyonlarına gönderilmiştir.
Mülakatlarda adaylar kendi önlerine kapalı zarflarla gelen sorulardan kendi tercihleriyle herhangi 2 zarfı seçmek suretiyle soruları açmışlar, mülakat komisyonunun önünde sözlü ve sesli bir şekilde okumuşlar, mülakatın sonunda da okudukları soru metninin altını imzalamak suretiyle mülakatı tamamlamışlardır.
Şimdi, tabii, burada iddia edilen biçimde sorular sorulmuşsa bunlar kabul edilebilir bir durum değildir. Kaldı ki Millî Eğitim Bakanımızın bu konuyla ilgili yaptığı açıklamalarda, yine dün Genel Kurul Salonu'muzda grup yöneticilerimizin bu konuyla ilgili yaptığı açıklamalarda, ayrıca Millî Eğitim Bakanlığının yetkilileri tarafından da ifade edilen husus şu olmuştur: Mülakatlarda değerlendirmeye esas olan sorular Millî Eğitim Bakanlığı tarafından son derece bilimsel yöntem ve kriterlerle hazırlanıp son derece güvenli yollarla komisyonlara gönderilen ve yine son derece güvenli ortamlarda değerlendirmesi yapılan bu soruların dışında, eğer herhangi bir komisyon başkanı bir şey sormuşsa bunun değerlendirmeye esas bir tarafı yoktur, bir.
İkincisi de: Şu ana kadar bununla ilgili somut bir bilgi, somut bir belge, somut bir bulguyla karşılaşmışsanız bunun da yolu bellidir, biz de buna destek veririz.
Üçüncüsü de: Bakanlığımızın hazırlamış olduğu yönetmelik içerisinde 13'üncü maddenin ikinci fıkrası, bu konuda adaylara itiraz hakkını saklı tutmaktadır. Dolayısıyla bu konuda herhangi bir mağduriyet yaşadığını düşünen adayımız varsa ilgili yönetmeliğin 13'üncü maddesinin ikinci fıkrasına dayanarak hakkını her türlü zeminde arayabilir, bundan kimsenin kuşkusu olmasın.
Ancak, ben, burada, sözlerimi tamamlarken, HDP temsilcisi salondan ayrılmış ama onun söylediği hususlarla ilgili bir iki şey söylemek istiyorum.
Bakın, Türkiye'de Türkçe ezan tecrübesi yaşandı ve Türkçe ezan tecrübesi karşısında bu milletin bütün fertleri, Kürt'üyle Türk'üyle, ezanın aslına uygun bir şekilde okutulması için gerekli demokratik tepkilerini ortaya koydular. Arkadaşımız çıkmış, güya mülakatlarda sorulduğu iddia edilen Kürtçe ezanla ilgili bir soru üzerinden Kürtçe ezan savunusu yapıyor.
Buradan ben o arkadaşıma şunu söylüyorum: Sen Diyarbakır'a git, Batman'a git, Siirt'e git, Şırnak'a git; Şırnak'ın meydanında, Diyarbakır'ın meydanında, Bingöl'ün, Bitlis'in meydanında "Kürtçe ezan istiyorum." diye konuş bakalım, bu halk sana Kürtçe ezanın cevabını nasıl veriyor.
Dolayısıyla, burada, böyle bir konunun üzerinden Kürtçe ezan polemiği yaratmaya çalışmak ve bu milletin temel değerleriyle örtüşmeyecek bir şekilde... Kaldı ki kendi uzmanlık alanıyla da ilgisi olmayan bir teolojik konuyu Meclis kürsüsüne taşımasını da açıkçası yadırgadım.
Tekrar kendi konumuza dönecek olursak, bakın, mülakatlarda sorulan sorular bellidir, açıktır. Sayın Bakanımız bununla ilgili açıklamaları açık ve net bir şekilde yapmıştır. Bahse konu olan sorular bizim de kabul edebileceğimiz sorular değildir. Hiçbir ayrımcılığa, ne mezhep ne etnik ayrımcılığa ne de insanların dinî inançları üzerinden, yaşam biçimleri üzerinden ayrımcılığa bu Meclisin içerisinde hiçbir milletvekilimizin olumlu bakacağına ihtimal vermiyorum.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Mülakatlara bakacağız, kaç Kürt girmiş, kaç Alevi girmiş, kaç solcu girmiş.
NAZIM MAVİŞ (Devamla) - Bu açıdan, CHP'nin vermiş olduğu grup önerisinde bahse konu olan soruların hiçbirisinin...
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Mülakatların tümüne bakacağız, Alevilere de bakacağız, Kürtlere de bakacağız, solculara da bakacağız.
BAŞKAN - Sayın Tanrıkulu, lütfen...
NAZIM MAVİŞ (Devamla) - ...bugüne kadar yaptığımız araştırmalar içerisinde, sorulduğuna dair biz bir bulguya rastlamadık, siz bir bulguya rastladıysanız buyurun arkadaşlar. Türkiye bir hukuk devletidir, arkadaşlarımız gereğini yaparlar, hukuk içerisinde herkesin hak arama özgürlüğü vardır, hak arama özgürlüğünün gereklerini yerine getirirler.
Bu duygu ve düşüncelerle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Hepinize iyi akşamlar diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.