| Konu: | Başbakanlığın, Türkiye'nin ulusal güvenliğine yönelik terör tehdidi ve her türlü güvenlik riskine karşı uluslararası hukuk çerçevesinde gerekli her türlü tedbiri almak, Irak ve Suriye'deki tüm terörist örgütlerden ülkemize yönelebilecek saldırıları bertaraf etmek ve kitlesel göç gibi diğer muhtemel risklere karşı ulusal güvenliğimizin idame ettirilmesini sağlamak için hudut, şümul, miktar ve zamanı Hükûmetçe takdir ve tayin olunacak şekilde, gerektiğinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesi, yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de bulunması ve bu kuvvetlerin Hükûmetin belirleyeceği esaslara göre kullanılması ile Hükûmet tarafından belirlenecek esaslara göre gerekli düzenlemelerin yapılması için Türkiye Büyük Millet Meclisinin 2/10/2014 tarihli ve 1071 sayılı Kararı'yla Hükûmete verilen ve 3/9/2015 tarihli ve 1098 sayılı Kararı'yla bir yıl uzatılan izin süresinin Anayasa'nın 92'nci maddesi uyarınca 2/10/2016 tarihinden itibaren 30/10/2017 tarihine kadar uzatılmasına |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 1 |
| Tarih: | 01.10.2016 |
ALPASLAN KAVAKLIOĞLU (Niğde) - Sayın Başkan, yüce Meclisin değerli üyeleri; Irak ve Suriye'den ulusal güvenliğimize yönelik terör tehdidinin ve saldırılarının ortadan kaldırılması amacıyla Hükûmete izin veren tezkerenin süresinin yarından itibaren bir yıl uzatılmasına dair şahsım adına söz almış bulunuyorum.
Gazi Meclisimizin 26'ncı Dönem İkinci Yasama Yılının vatanımıza, milletimize ve Türkiye Büyük Millet Meclisimize hayırlı uğurlu olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerimin hemen başında, vatanımız ve kutsal değerlerimiz uğruna şehit ve gazi olan, canı pahasına terörle mücadele eden kahraman vatan evladımızı, askerimizi, polisimizi, korucumuzu şükranla, minnetle anıyor; ebediyete intikal edenlere Allah'tan rahmet diliyorum.
15 Temmuzda hain FETÖ'nün alçak darbe girişimini kanıyla, canıyla önleyen, alçaklara geçit vermeyen aziz milletimize şükranlarımı sunuyorum. Milletimiz, hain darbe teşebbüsünde canını hiçe sayarak bedenini tankların önüne siper etmeseydi bugün hiçbirimiz burada olamayacaktık.
O karanlık gecede hainlere ilk kurşunu sıkan kahraman askerimiz Ömer Halisdemir'in hemşehrisi olarak bu Gazi Meclis çatısı altında, bu şerefli milletin temsilcisi olmaktan da büyük bir gurur duyduğumu vurgulamak istiyorum.
Sayın milletvekilleri, ülkemizin coğrafi konumu gereği güvenlik ihtiyaçlarının sürekli etkin ve güncel tutulması elzemdir. Dünyadaki çatışmaların yarıdan fazlası ülkemizi yakından ilgilendiren bir coğrafyadadır. Uzun bir süredir huzur ve güvenliğimize, millî birliğimize yönelik PKK, DEAŞ ve en az onlar kadar tehlikeli bir terör örgütü olan, aynı amaç ve odağa hizmet eden FETÖ'nün terör saldırılarıyla mücadele etmekteyiz.
İşte, bu nedenlerle bölgemizde güçlü olmak, barış ve istikrar ülkesi konumunu sürdürmek daha da önemli hâle gelmiştir. Kara ve deniz sınırlarımız, istikrarsız ve çatışmalı ortamların giderek arttığı ülkeler arasında âdeta ateşten bir çemberle kuşatılmaktadır. Güney sınırlarımızdaki komşularımız Suriye ve Irak'taki istikrarsızlık ve kaotik durum, terör örgütlerinin yuvalanmasına ve beslenmesine yol açmaktadır. Bu sorunlar nedeniyle güneyden ulusal güvenliğimize dönük risk ve tehditler ciddi boyutlara ulaşmıştır. Dünyanın en tehlikeli örgütlerinden olan DEAŞ tehdidi her iki güney komşumuzda da ortadadır. Otuz yıldır mücadele ettiğimiz PKK/PYD ve YPG terör örgütü unsurlarının varlığı ve son zamanlardaki eylemleri, bugün burada görüştüğümüz tezkereyi zorunlu kılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, hemen yanı başımızda tarihin en büyük insanlık dramlarından biri yaşanıyor. Bugün Suriye'de devam eden kaos, istikrarsızlık ve yıkımın altıncı yılındayız. Esad rejimi İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana benzeri görülmemiş bir barbarlıkla insanları kadın, çocuk, yaşlı demeden katletmeyi sürdürüyor. 500 binden fazla insanın hayatını kaybettiği Suriye'de 12 milyondan fazla insan yerinden olurken 6 milyon kişi de ülke dışına kaçmak zorunda kalmıştır. Hemen eylül ayının üçüncü haftasında Halep'te yapılan hava bombardımanı neticesinde 550'den fazla sivil hayatını kaybetmiştir. Sivillere yönelik bombardıman devam etmektedir. Ateşkesin bozulmasından bu yana 250 bini aşkın sivil Halep'te kuşatma altındadır. Bu saldırıların çoğunun savaş suçu olduğu Birleşmiş Milletler tarafından da ifade edilmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Suriye, Türkiye için uzaktan bakılıp üzüntü duyacağı bir ülke değildir. Türkiye Suriye'de yaşanan drama başından beri sessiz kalmamıştır. 900 kilometre kara sınırını paylaştığımız Suriye toplumu bizimle aynı kültürü ve aynı değerleri paylaşmaktadır. Suriye kan ağlarken diğer birçok ülke gibi Suriye'yi kaderine terk edemezdik. Ülkelerini terk etmek zorunda kalan 3 milyonu aşkın Suriyeliye ev sahipliği yaparak vicdan sahibi bir ülke duyarlılığı sergiledik.
Ülkemiz, Suriye'nin bütünlüğünün korunması ve DEAŞ'la mücadelede uluslararası alanda ortaya konulan tüm çabalara başından itibaren tam destek vermektedir. Bu terör örgütünün sınırlarımızdan uzaklaştırılması her zaman öncelikli bir hedef olarak belirlenmiştir. 24 Ağustos sabahı DEAŞ'la Mücadele Küresel Koalisyonu hava unsurlarının da desteğiyle Suriye'de başlatılan Fırat Kalkanı Harekâtı tam bu minvalde atılmış bir adımdır. Fırat Kalkanı Harekâtı, Cumhurbaşkanımızın da dediği gibi, umutsuzluğun hâkim olduğu bir bölgede istikrarın, huzurun ve dengenin yeniden tesisi için kritik bir önemi haizdir.
Değerli milletvekilleri, Suriye gibi komşumuz Irak'ın istikrarsızlığı ve burada terör örgütlerinin üs bulması da bizi doğrudan etkilemektedir. Bu nedenle ülkemiz, Irak'ta istikrar ve iç barışın kalıcı bir şekilde tesis edilmesine büyük önem vermiştir. Bu yönde Irak içinde ve uluslararası mahiyetteki çabaları desteklemiştir. Türkiye, Irak'taki insani krize ilk ve daimî şekilde müdahale eden tek ülke olmuştur. 200 binden fazla Iraklı için kapılarımızı açtık, yerlerinden edilen yaklaşık 40 bine yakın Iraklı için Irak'ın kuzeyinde 3 kamp inşa ettik. Ayrıca, bu ülkeye resmî yardım kurumlarımız, yerel yönetimlerimiz ve STK'larımız aracılığıyla insani yardımlarımız devam etmektedir.
Irak Hükûmeti ve Uluslararası Koalisyonun bir süredir devam eden çabalarına rağmen, DEAŞ Irak'ta geniş bir coğrafyayı işgal altında tutmaya devam etmekte, güç ve etkinliğini korumaktadır. Bilindiği gibi, DEAŞ ilk günden itibaren öncelikli olarak Türkmen soydaşlarımızı ve onların yaşadıkları bölgeleri hedef almıştır. Krizden en fazla etkilenen toplulukların başında Türkmen kardeşlerimiz gelmektedir. Haziran 2014'ten bu yana 300 binden fazla Türkmen ülke içerisinde yerlerinden edilmiş, on binlercesi Türkiye'ye sığınmıştır. Hükûmetimizin Türkmenlerin güvenlik ve insani ihtiyaçlarına ilişkin desteğinin devam edeceğine inanıyoruz.
Değerli arkadaşlar, Irak'ta tek terör örgütü DEAŞ değildir. PKK terör örgütü otuz yıldır Irak topraklarını ülkemize yönelik terör saldırıları için üs olarak kullanmaktadır. Türkiye olarak, Irak'taki terör örgütlerinin ülkemize yönelik saldırılarına son verilmesi amacıyla her türlü tedbiri almaktayız. Silahlı Kuvvetlerimiz verilen izinler doğrultusunda PKK'ya yönelik sürekli olarak Irak sınırımızda sınıraşan kara ve hava müdahaleleri yapmaktadır. DEAŞ ve PKK'nın tehdidi sürdüğü müddetçe, uluslararası hükümlülüklerimize de riayet ederek gereken önlemleri sürdürmeliyiz.
Terör eylemi bir suçtur ve faili, bahanesi ne olursa olsun bu suçu hiçbir zaman, hiçbir şekilde haklı çıkartamaz. Bu suça karşı Birleşmiş Milletler üye ülkelerinin birlikte mücadele vermesi ve terörle mücadelede iş birliği yapması çok önemlidir. Şunu da eklemek gerekir ki bu bölgede PYD, YPG'yle mücadele de önem arz etmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımızın Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda yaptığı konuşmada vurguladığı gibi, YPG ve PYD'nin esas hedefi DEAŞ'la savaşmak değildir. YPG'nin, Koalisyonun DEAŞ'la mücadelesinde artık bir engel hâline geldiği de ortadadır. Aynı lider kadroyu paylaşan PKK/PYD ve YPG'yle mücadelemiz de kararlılıkla sürdürülmelidir.
Değerli milletvekilleri, Türkiye savaş isteyen değil bölgesinde barış isteyen bir ülkedir. Geçmişte olduğu gibi günümüzde de bir yandan millî menfaatlerimizi gözeten, diğer yandan bölgemizin barış ve istikrarına katkı sunan politikaları izlemeye devam etmekteyiz. Türkiye olarak, komşu ülkelerden terör örgütlerinin ülkemize yönelik saldırılarına son verilmesini sağlamak amacıyla her türlü tedbiri almak zorundayız. Ülke olarak hassas noktamız ulusal güvenliğimizdir.
DEAŞ'ın roketli ve bombalı terör saldırılarında bugüne kadar 254 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, yüzlerce vatandaşımız yaralanmıştır. Bu saldırılara gerekli yanıtlar bugüne kadar hep verilmiştir. Bu nedenle, sınır güvenliğimizi tehdit eden gelişmelere hazırlıklı olmamız hiç kimsece sorgulanamaz.
Meclisimize sunulan, Hükûmete ulusal güvenliğimize karşı gelebilecek tehditlere karşı gerektiğinde kullanılmak üzere yetki veren tezkereyi destekliyorum. Tezkerenin ülkemize, birliğine, beraberliğine, bütünlüğüne, huzuruna ve güvenliğine katkı sağlaması temennisiyle hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.