| Konu: | Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketinin Kurulması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 128 |
| Tarih: | 19.08.2016 |
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim.
Değerli arkadaşlarım, bugün Meclisin tatile girmeden önceki son günü. Hepimiz yorgunuz, biliyorum. Dün sabaha kadar da çalıştık. Bu hafta hep böyle yoğun geçti. Ama bu Türkiye Varlık Fonu da çok önemli. Aşağı yukarı sadece İşsizlik Fonu 98 milyar lira, diğer kaynakları da hesaplarsak, onların da fona dâhil olabileceğini düşünürsek çok büyük meblağlar burada söz konusu. Dolayısıyla, hepimizin üzerinde bir vebal var, bu kanunu doğru dürüst çıkarmak zorundayız, daha dikkatli olmak zorundayız. Onun için biraz daha sabrınıza sığınıyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu denetim maddesi şu şekilde gelmişti, 6'ncı madde: "Şirket ve Türkiye Varlık Fonu'nun finansal tabloları Sayıştay Kanunu'na tabi değildir, sadece bağımsız denetime tabidir." İlk geliş şekli böyleydi. Daha sonra bunun üzerinde çalıştık, şimdiki hâline getirdik ama o da yeterli değil. Biraz önce okunduğu şekilde düzenlenmesi, değiştirilmesi lazım ama mevcut hâlinden de çok çok ileri bir duruma getirdik.
Değerli arkadaşlarım -ben aynı zamanda başdenetçiyim- bağımsız denetim özel sektör için, şirket ortakları için yapılır. Şirket ortaklarının ya da dışarıdan pay sahibi olanların haklarını korumak için belli dönemler hâlinde bir rapor düzenlenir, hepsinin dikkatine sunulur. Bunu da Sermaye Piyasası (SPK) organize eder. Yani şirketin faaliyetleriyle ilgili, gerçek bir kamu şirketinin durumuyla ilgili bilgi amaçlı bir denetim değildir. Şirket ortaklarının, pay sahiplerinin haklarını korumak için "Ne kadar kâr payı dağıtıldı, doğru mu dağıtıldı, hakka hukuka uygun işlemler yapılıyor mu, mevzuata uygun mudur her şey?" buna bakılır bağımsız denetimde. Halbuki burada çok büyük, devasa bir kamu kuruluşu söz konusu olacak, öyle öngörülüyor, o zaman denetimin olması lazım.
Şimdi, bir şirketiniz olsa bunun denetlenmemesini ister misiniz? Burada, büyük bir kurumsal şirketiniz olacak, milyarları yönetecek ve hiç kimse bunun denetlenmesini istemez. Ama, bize gelen şekliyle "denetlenmesin" isteniyordu maalesef. Bunu anlamak mümkün değil. Bir kamu şirketi olacak, kamu fonları olacak, milyarlar söz konusu olacak, siz bunun denetlenmesini istemeyeceksiniz; olmaz böyle bir şey.
Bir dostum -yeminli mali müşavirliğim de var benim- belirli bir yaşa gelince çocuklarına bırakmak istedi şirketi. Dedim ki: "Denetle." "Ya, yaparım." falan filan dedi ama denetlemedi. Çocukları aldılar, gayet de başarılı görünüyorlardı -Ankara dışında bu bahsettiğim yer- dört beş sene sonra anlaşıldı ki çocuklar birçok şeyi ipotek etmişler ve şirketi bitirdiler, bir süre sonra iflas etmek zorunda kaldı. Babaları hiçbirisini denetlemedi. Ne yapıldığını kayıtlarda hiç gözden geçirmedi, denetim yaptırmadı ya da yapılması gereken denetim raporlarına bile bakmadı. Bitti o şirket. Şu anda iflas etmiş vaziyetteler. Denetim çok önemli bir hadise, hiç ihmal edilmemesi gereken bir hadise. Bizim de bunu çok önemsememiz lazım böyle büyük bir şirkette. Yani, "Mesele yatırımsa gerisi teferruattır." gibi bir anlayışta olmamamız lazım.
Bir konuyu daha söyleyeyim: Şimdi, mevcut şekliyle 6'ncı maddenin (1)'inci fıkrasının son cümlesine bakarsanız şöyle diyor: "Şirket, Sermaye Piyasası Kanunu kapsamında kurumsal yönetim düzenlemelerine uyar." Hâlbuki, bakın, "SPK düzenlemelerine uyar." diyor burada -Sayın Bakanım, siz de dikkat edin- ama 8'inci maddenin (5)'inci fıkrasında da "6362 sayılı Kanun -yani SPK Kanunu- uyarınca yürürlüğe konan ikincil mevzuata da uymaz." diyor. Bir taraftan "Uyar." diyoruz bir yerde bir tarafta da "Uymaz." diyoruz. Bu, sıkıntı doğuracak uygulamada. Bunlar, tabii, alelacele geldiği için Komisyonda da gözden kaçtı, düzeltilmesi lazım; denetimin de gerçek anlamda yapılır hâle gelmesi lazım.
Biraz sonra bir maddeyle ilgili olarak tekrar huzurunuza geleceğim.
Saygılar sunuyorum efendim. (CHP sıralarından alkışlar)