| Konu: | Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketinin Kurulması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 128 |
| Tarih: | 19.08.2016 |
CHP GRUBU ADINA BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum. 413 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin ikinci bölümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım.
Değerli arkadaşlarım, konu aşağı yukarı anlaşılmıştır. Basında da çok yer aldı. Devletler vatandaşları için var olan kurumlardır biliyorsunuz, vatandaşlarının refahı için, güvenliği için uğraşırlar ve bunun için de bir ekonomik, mali mekanizma kurarlar. Çok kaba bir açıklamayla, devletin klasik usulle, vatandaşlarından aldığı vergilerle tekrar onlar için hizmet verdiğini söyleyebiliriz.
Türkiye'nin bütçesi ne kadar? Hatırlatayım: 200 milyar dolara yakın bir bütçemiz var bizim 2016 yılında, 200 milyar dolara yakın. Yalnız bu bütçenin çoğu personel harcamalarına, cari harcamalara gidiyor. 200 milyar dolarlık bütçenin ancak onda 1'i yatırımlara gidiyor. Dolayısıyla kamu, ihtiyacı olduğu kadar yatırım yapamıyor, sıkıntılı oluyor. Bütçeden bu yatırımları yapamayınca yeni yöntemler arayışı içerisine giriyoruz diğer ülkelerde olduğu gibi; yap-işlet-devret bunlardan bir tanesi. Dün de torba kanun içerisinde kamu-özel iş birliği çerçevesinde bir maddesini görüşmüştük. Farklı yöntemlerle, bütçe dışı yöntemlerle ülkeler borçlanmaya çalışıyorlar, bir tanesini de Türkiye kamu-özel iş birliği çerçevesinde yapıyor, milyarlarca dolar bütçe dışında borcu var Türkiye'nin şu anda. Onun haricinde, bu da buna benzer bir yöntem. Bu ulusal varlık fonları da bu anlamda bir farklı yöntem bu getirilen şekliyle. Aslında, varlık fonları -diğer arkadaşlarımın da anlattığı gibi- fazla veren, cari fazla veren ülkeler için geçerli. Cari açığı olan ülkelerde varlık fonlarının çok fazla anlamı yok, çok getirisi yok ama bir istikrar oluşturmak için, ülkenin dalgalanmalardan korunabilmesi için de bu tür fonlar kuruluyor bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde. Brezilya'da, Arjantin'de var, küçük ölçekli fonlar bunlar çünkü yine borçlanma gerektiriyor.
Yalnız, ben bir şey üzerinde durmak istiyorum. Bu Ulusal Varlık Fonu bize biliyorsunuz Cumhurbaşkanlığından geldi, saraydan geldi. Sarayda da Ekonomi Başdanışmanı Profesör Cemil Ertem'in bu konularda düşünceleri olduğunu biliyoruz. Şimdi, kendisinin yazılarından -enteresandır- bu konuyla ilgili, bakışıyla ilgili bazı şeyleri sizlerle paylaşmak istiyorum. Şöyle diyor bu varlık fonlarıyla ilgili olarak: "Siyasi yelpazenin sol tarafında olanlar, mesela CHP Varlık Fonu'na karşı çıkıyor ama aynı gerekçelerle sağ liberal taraf da bu girişime karşı çıkıyor. Hatta iktidar partisi içinde de bu adımı şaşkınlıkla karşılayanların olduğunu biliyorum." Şimdi, bu geldiği zaman, Ulusal Varlık Fonu ya da Türkiye Varlık Fonu geldiği zaman bu gelen metinden çok farklıydı. Hepimizin karşı çıkması gereken bir metindi ve iktidar partisinde olanlar da dâhil olmak üzere birçoğumuz -tabii ki başta muhalefet- karşı çıktık ve bu mevcut hâline getirdik ve çok büyük değişiklikler oldu. Sayın Bakan burada, metin içerisinde çok önemli değişiklikler yaptık. Bu metin özellikle muhalefetin çabalarıyla bu şekle geldi, daha uygulanabilir bir hâle getirildi. Bunu bir kere kimsenin inkâr etmemesi lazım, bunu görmemiz lazım. Yoksa mevcut şekliyle çıksaydı çok büyük sıkıntılar getirebilecek bir metindi, uygulaması hemen hemen olmayacak bir metindi; devlet için, ülke için çok sıkıntı getirebilecek bir metindi inanın.
Sayın Ertem'in yani sarayın böyle bir düşüncesi var ve enteresan bulduğum için sizlerle yine paylaşmak istiyorum. Bu hafta içerisindeki yazısında şöyle devam ediyor: "Türkiye gibi ülkeler -gelişmekte olan ülkeler- bu hızlı ve çarpık finansallaşmanın kurbanı olmuştur. Çünkü trilyonlarca dolarlık fon havuzu, kur ve faiz avantajı için gelişmekte olan ülkelere girerek bu ülkelerin borç-gelir dengesini ancak bir kriz hâlinde düzelecek şekilde bozmuş ve bu ülkelerde sıralı finansal borç krizleri birbirini izlemiştir. Bu soyguna gelişmekte olan ülkelerde yağmaya dönüşen özelleştirme uygulamaları da eşlik etmiştir." Ve özelleştirme uygulamalarını da aynı şekilde eleştiriyor. Buna ben şaşıyorum yani Türkiye'deki özelleştirme uygulamalarını da aynı şekilde eleştirerek bu noktaya geliyor.
"Aslında özelleştirme blok doğrudan varlık satışı olarak ele alınmış ve bu yolla birçok gelişmekte olan ülke dışarıya kaynak aktarmıştır." Yani Türkiye uygulamasının, özelleştirme uygulamasının yanlış olduğunu vurguluyor. "Böyle olunca cari açık veren gelişmekte olan ülkeler, sürekli borç üreten, dış finansal saldırılara açık, yüksek faiz çevrimiyle dışarıya kaynak aktaran ithalat ekonomilerine dönüşmüşlerdir." diyor. Bu eleştiriyi biz yapsak "Nasıl bir anlayışınız var? Bu sol anlayış bu dünyada günümüzde geçerli değil." gibi eleştirilere maruz kalırız.
"Yani Türkiye gibi ülkelerde borç ve yatırım açıkları büyürken bu varlık fonlarını kontrol eden merkezlerde -cari fazla veren merkezlerde- fon büyüklükleri geometrik olarak artmıştır. İşin bir diğer yanı da açık veren ülkelerde para ve sermaye piyasaları da derinleştirilmemiştir. Yani bu ülkelerin ulusal varlıkları blok olarak satılarak menkul kıymetleştirme şeklinde özelleştirme yapılmamıştır." diyor. Bunlar çok dikkatimi çeken çok özel itiraflar mevcut Hükûmetin ekonomi politikalarıyla ilgili olarak. Ama, sonuçta bu fonu açıklarken de -çünkü metnin oradan empoze edildiğini de biliyoruz- "Bu, klasik bir istikrar fonu ya da tasarruf fonu değildir." diyor. "Bir istikrar ya da klasik bir tasarruf fonu değildir." Neymiş? "Bu ikisini de barındıran ama bunları aşan yeni bir adımdır. Türkiye Varlık Fonu'yla birlikte ulusal kaynaklarını, birikimlerini menkul kıymetleştirerek bu kaynakların, birikimlerin sahibine yani millete verecektir. Bu bir millîleştirmedir. Bu özelleştirme değildir." diyor özelleştirmeyi yine yerden yere vurarak ve sonuçta "Türkiye'nin varlıklarını menkul kıymetleştirerek bir millîleştirme devrimidir." diyor aynı zamanda. Bunlara şaşırıyorum. Yani, Hükûmetin, sarayın, Hükûmet içerisindeki bakanlıkların, ekonomiyle ilgili kuruluşların birbirleriyle uyumlu olarak çalışmaması, koordine edilmemesi bizim en fazla dikkatimizi çeken bir konu. Bununla ilgili olarak da, bu Ulusal Varlık Fonu'yla, Türkiye Varlık Fonu'yla ilgili olarak da hem özel görüşmelerimizde hem de Plan ve Bütçe Komisyonundaki görüşmelerimiz sırasında ekonomiyle ilgili birimlerin birbirlerinden habersiz, birbirleriyle koordinesiz bir şekilde bunu getirmiş olmaları -tabii ki koordinasyon olmadığını biliyorduk ama- bu derece aşırı bir şekilde, bildiğimizi aşan bir şekilde birbirleriyle irtibatsız olmaları bizi gerçekten hayrete düşürdü. Demek ki Hükûmet içerisinde, ekonomi birimleri arasında çok önemli bir sıkıntı söz konusu. Zaten, biraz önce söylediğim şekilde, bu gelen metnin hemen hemen 180 derece değişmesi de, bakanlıklar arasındaki çelişki de bunları gösteriyor, net olarak bize anlatıyor.
Değerli arkadaşlarım, şu andaki politik belirsizlik tabii ki bizi bütün bunlara zorluyor. Bir taraftan biz burada kanunlar yapmaya çalışıyoruz iyi niyetle ama aslında Türkiye OHAL'le yönetiliyor. OHAL gerek duyduğu zaman buna benzer kanunlar çıkarmaya çalışıyor, sıkıntılar yaratılıyor, dolayısıyla politik belirsizlik artıyor. Politik belirsizliğin arttığı, kimsenin önünü göremediği bir ülkede yatırım yapmak zordur. Türkiye'de bu kadar politik belirsizlik varken, ekonomi yönetimi bu kadar kötü koordine ediliyorken kimsenin bu şartlar altında gelip de yatırım yapmasını beklemek mümkün değildir. Bunun için üzülüyorum. Yani her şeyden önce, evet, Türkiye'nin bir fonu olsun, kimse de karşı değil; çalışan bir fonu olsun, iş yapan bir fonu olsun, buna karşı değiliz ama kanun çıkarmakla fon kurmuyorsunuz. O zaman atom bombası da yapan bir kanun çıkaralım, Türkiye atom bombası yapmıştır, enerji sorununu çözmüştür diyelim, hallolur mu? Maalesef olmaz tabii ki. Bu da öyle, yani Türkiye, bir fon kurdu diye -çok büyük- dünyada 10 trilyon dolar civarında, 8 ile 12 trilyon dolar civarında...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - ...fonların olduğu bu alanda çok mu etkili olabilecek?
Biraz sonra maddeler üzerinde yapacağım konuşmalarda daha detaya gireceğim.
Çok teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)