Konu: | Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketinin Kurulması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 1 |
Birleşim: | 128 |
Tarih: | 19.08.2016 |
HDP GRUBU ADINA NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de partimiz HDP adına Türkiye Varlık Fonu'nun kurulması üzerine almış bulunuyorum. Öncelikle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, ben Plan Bütçe Komisyonu üyesiyim. Plan Bütçe Komisyonuna gelen kanun tasarıları tartışılır, tartışıldıktan sonra yapılan bütün eleştirilere rağmen, öneri ve görüşlere rağmen iktidar partisi tarafından çoğunlukla yani yüzde 95'in üzerinde dikkate ve kale alınmadan yasalaşır. Tabii, Türkiye Varlık Fonu da Plan Bütçe Komisyonuna geldiğinde sonucun böyle olacağını biliyorduk. Ona rağmen, muhalefet tarafından en fazla eleştirilen, en fazla görüş ve öneri sunulan bir kanun tasarısı, maddesi oldu. Fakat, yoğunlukla yapılan eleştirilere rağmen, sunulan görüş ve önerilere rağmen bir iki noktada çok cüzi bir değişiklik olduktan sonra iktidar partisi sayısal çoğunluğuna dayanarak bu maddeyi diğerleri gibi Plan Bütçe Komisyonundan geçirerek Genel Kurula getirdi. Öncelikle, bunun çok doğru olmadığını ben ifade etmek istiyorum. Tabii ki iktidar partisinin sayısal çoğunluğu var ama Türkiye demokratik bir ülkedir, biz demokrasiyle idare ediliyoruz. Demokratik ülkelerde, demokrasiyle idare edilen ülkelerde iktidar ve muhalefet partilerinin dönem dönem birlikte ortak çalışma yapma, kolektif çalışma yapma, Türkiye'nin geleceğini ilgilendiren, özellikle böylesi Türkiye Varlık Fonu gibi kanunlar konusunda anlaşarak, ortaklaşarak çıkarma gibi bir görevi var. Bunlar gerçekleşmezse gerçekten Türkiye'nin demokrasisine ben yazık diyorum yani bu gidişat iyi bir gidişat değil. Bundan sonra daha iyi örnekler olmasını diliyorum bir milletvekili olarak.
Şimdi, değerli arkadaşlar, biz HDP Grubu olarak kurulan bu Türkiye Varlık Fonu'nun şu ana kadar Türkiye'de kurulmuş en imtiyazlı bir şirket olduğunu belirtiyoruz. Varlık Fonu bir kere Sayıştay denetiminden muaf tutulacak, mal varlıkları haczedilemeyecek ve mal varlıkları üzerinde ihtiyati tedbir kararı alınamayacak, koydurulamayacak. Ayrıca, fona bağlı kurulacak şirketler ve alt fonlarda gelir vergisi, kurumlar vergisi, damga vergisi, banka ve sigorta muameleleri vergisi, emlak vergisi, tapu harcı gibi diğer vergilerden de muaf tutulacak.
Şimdi -biraz önce de belirttim- Komisyonda yapılan etkin muhalefet sonucu, tamamen denetimden muaf olan Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi kısmen denetime alınmış fakat bu kısmen alınan kısım bile oldukça sorunludur. Sayıştay denetimi yerine Başbakan tarafından görevlendirilen muhasebeci bir ekip tarafından bu denetim sağlanacaktır. Üst yönetimi Başbakan tarafından atanan bir kurumu, yine, Başbakan tarafından görevlendirilen bir uzman ekip denetleyecektir yani mantık dışı bir usul söz konusudur. Şirketin bütçesi görüşülmek yerine, Plan ve Bütçe Komisyonuna Başbakan tarafından görevlendirilen denetim ekibinin raporu sunulacaktır. Kanun maddesinde, Plan ve Bütçe Komisyonunun sunulan rapor üzerinde ne kadar söz sahibi olduğu ise hâlen belirsizliğini korumaktadır.
AKP iktidarı, Türkiye Varlık Fonu'nun kurulma gerekçelerinde Türkiye'nin G20 ülkeleri içerisinde ulusal varlık fonu bulunmayan tek ülke olduğunu belirtmektedir. Ancak, G20 ülkeleri içinde sadece Türkiye'nin böyle bir fonunun olmadığı savı gerçeği yansıtmıyor. Zira, bu fonlar asıl olarak Birleşik Arap Emirlikleri, Norveç ya da Rusya gibi ciddi miktarda petrol ve doğal gaz gelirleri olan ya da Çin Halk Cumhuriyeti gibi mal ticaretinden dolayı dış ticaret fazlaları olan az sayıda devletin bu fazlalıkları yönetmek, döviz fazlasının içeride parasal istikrarsızlığa yol açmasını önlemek ya da küresel çapta finans piyasalarında bir aktör olarak yer almak için kuruldular. Türkiye'nin bu tür faiz fazlaları söz konusu olmadığından, böyle bir fonun kurulmasının gerekçesi olmadığı zaten on dört yıllık iktidar boyunca kurulmadığından anlaşılabilir. Şimdi, bunun kurulmak istenmesinin arkasında başka ekonomik ve siyasal nedenler aramak daha doğru olacaktır.
Türkiye'de son bir yıldır hem siyasi hem de ekonomik istikrarsızlıkla birlikte finansal riskler artmakta, ekonomi dalgalanmakta ve istikrarsızlık nedeniyle yabancı yatırımcıların gerçekleştirdikleri fon çıkışları, varlık fiyatlarında sert düşüşlere yol açmakta, döviz talebi artmakta, piyasalarda da likidite azalmakta ve bu tablo, ekonomik istikrara yönelik endişeleri her geçen gün artırmaktadır.
Türkiye Varlık Fonu'nun, bu sorunların çözümü için ekonomik dalgalanma dönemlerinde piyasayı dengeleyici bir görev üstleneceği için kurulduğu son derece açıktır. Belirtilen diğer gerekçeler tali gerekçelerdir. Fakat, Türkiye'yi ekonomik ve siyasi istikrarsızlığa sürükleyen temel sorunlar çözülmediği müddetçe bu Varlık Fonu'nun da bir derde deva olmayacağını hep birlikte göreceğiz.
Aslolan şey, Türkiye'yi ekonomik ve siyasi istikrarsızlığa sürükleyen başta Kürt sorunu olmak üzere temel sorunların çözülmemesi, her geçen gün demokrasiden uzaklaşılması ve darbeyi oluşturan koşulların temelden ortadan kaldırılmamasıdır. Ekonomik ve siyasi istikrarsızlığın var olduğu bir ülkede, fona bağlı kurulan şirketlerin de bu istikrarsızlıktan birinci derecede etkileneceği, yatırımları hayata geçirme konusunda da aynı sıkıntıları yaşayacağı aşikârdır.
Dünyada kurulan varlık fonlarından örneğin Norveç'te, kuşaklar arası servetin yeniden dağılımı, fonun kurulma nedenleri arasında sayılıyor. Türkiye Varlık Fonu'nun kurulma gerekçeleri arasında böyle bir gerekçe yoktur çünkü bu fonla, siyasal iktidar tarafından kümelenmiş olan sermaye kesiminin daha da büyütülmesi hedeflenmiştir. Yani bu fonun kurulmasıyla, Türkiye'de emekçinin, yoksulun, emeklinin payına düşen herhangi bir şey yoktur. Tam tersine, bu fonu beslemek için özelleştirmelere hız verilecek, kamu kaynakları satılarak emekçinin parasıyla birikmiş olan İşsizlik Fonu'ndan, zorunlu hâle getirilen Bireysel Emeklilik Fonu'ndan da kaynak oluşturulacaktır. Bu da geçmişte örneklerini pek çok yaşadığımız ve gördüğümüz gibi, emekçilerin birikmiş olan her türlü değerinin talan edilmesi ve el konulması anlamını taşıyacaktır. Umarız böyle olmaz ama geçmişte yaşanan örnekler tam da anlattığım ve tanımladığım gibidir.
Değerli arkadaşlar, sonuç olarak, istikrarsızlığın olduğu bir ülkede yani hem ekonomik hem de siyasi istikrarsızlığın olduğu bir ülkede ekonominin yapısal sorunlarının böyle Türkiye Varlık Fonu gibi bir fon kurularak aşılamayacağını hepimiz biliyoruz. Ben bu yapısal sorunların böyle bir fonla aşılamayacağını, böyle bir fonun kurulmasının Türkiye gibi bir ülkede şimdilik gerekli olmadığını bir kez daha belirtmek istiyorum.
Hepinizi partimiz adına bir kez daha selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)