GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketinin Kurulması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:128
Tarih:19.08.2016

MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 413 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin birinci bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Bu kanun teklifiyle yapılan düzenlemenin en fazla tartışılan konusu kurulması öngörülen Türkiye Varlık Yönetimi Anonim Şirketi ile Türkiye Varlık Fonu'nun denetimi konusu olmuştur. Hükûmet tasarısında kurulacak şirket ve fonun finansal tablolarının bağımsız denetçilerce denetleneceği, Sayıştay denetimine tabi olmayacağı ifade edilmiştir. Komisyonda yapılan görüşmelerin ilk anından itibaren kurulacak şirket ve fonun Sayıştay denetimine tabi olmamasının Anayasa'nın 160 ve 165'inci maddelerine aykırı olduğu konusunda uyardık. Zira, kurulması öngörülen şirketin sermayesinin tamamı kamuya ait ve fonda oluşturulacak kaynaklar kamu kaynağıdır. Anayasa'ya aykırılık eleştirilerimiz üzerine Hükûmet kurulacak şirket ve fonun Başbakan tarafından görevlendirilecek bir denetim ekibi tarafından denetlenmesini ve denetim raporunun Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmesini içeren bir önerge vererek Anayasa'ya aykırılığın karşılanmasını amaçlamıştır. Ayrıca, bir başka önergeyle iç denetim birimi kurulması sağlanmıştır. Denetime ilişkin bu önergeler denetim açısından kanun teklifini ilk hâline göre daha iyi bir duruma getirmiş olmakla beraber Sayıştay denetiminden kaçılmasının nedeni anlaşılamamıştır.

Anayasa'nın 160'ıncı maddesine göre Sayıştay merkezî yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarının bütün gelir ve giderleriyle mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetlemek ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamak ve kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve hükme bağlama işlerini yapmakla görevlidir.

Anayasa'nın 165'inci maddesine göre sermayesinin yarısından fazlası doğrudan doğruya veya dolaylı olarak devlete ait olan kamu kuruluş ve ortaklıklarının Türkiye Büyük Millet Meclisince denetlenmesi esaslarının kanunla düzenlenmesi öngörülmüştür. Kamu iktisadi teşebbüslerinin Türkiye Büyük Millet Meclisince kuruluş amaçlarına göre denetlenmesine dair usul ve esaslar da 3346 sayılı Kanun'la düzenlenmiştir.

6085 sayılı Sayıştay Kanunu'na göre ise merkezî yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumları, mahallî idareler, sermayesinde doğrudan veya dolaylı olarak kamu payı olan, özel kanunlarla kurulmuş anonim ortaklıklar ve diğer kamu idareleri ile bu idarelere bağlı veya bu idarelerin kurdukları veya doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak ortak oldukları her çeşit idare, kuruluş, müessese, birlik, işletme ve şirketler; tüm kamu hesapları, fonları, kaynakları ve faaliyetleri Sayıştay tarafından denetlenmektedir.

5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'nda da dış denetimin Sayıştay tarafından yapılması öngörülmektedir. Sayıştay, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütçe hakkının kullanımı ve denetim görevini yerine getirmesi bakımından çok önemli anayasal bir kuruluşumuzdur. Sayıştay, kamu kaynakları üzerindeki denetim yetkisini Türkiye Büyük Millet Meclisi adına kullanmaktadır.

Hükûmet, Sayıştaya karşı peş peşe yaptığı operasyonlarla Sayıştayı etkisiz hâle getirmiş olmasına rağmen, Sayıştay denetiminden yine de kaçmakta, denetlenmekten ödü kopmaktadır. Reform olarak çıkarılan Sayıştay Kanunu ve Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'yla getirilen denetim sistemini bozma pahasına, dış denetim için, içinde Başbakanın belirleyeceği kişilerin yer alacağı özel bir denetim ekibi oluşturma yönünde düzenleme yapmaktadır. Denetimden korkmanın, denetlenmekten bu denli kaçmanın sebebi nedir? Yaptıklarınızın hesabını verememekten mi korkuyorsunuz?

Denetim, yolsuzluğun engellenmesine katkıda bulunur ve kamu fonlarının suistimal ve israf edilmesinde örneğin kamu kaynaklarının kişisel kazançlar için sattırılması eğilimini frenleyerek güçlü bir caydırıcı rol oynar. Denetim, yolsuzluğun gelişimine imkân veren yasal, mali ve kurumsal çatının güçlendirilmesine mâni olur ve yolsuzluğu önlemeye dönük yasal ve idari yapıların oluşturulmasına katkıda bulunur. Kuralların ve yasaların uygulanmasında keyfîliği azaltır ve kamu yönetiminde saydamlığa katkı sağlar. Dolayısıyla, oluşturulacak etkin bir denetim sistemi kamu yönetiminde hesap verme sorumluluğunun geliştirilmesine ve şeffaflığın sağlanmasına katkıda bulunur. Denetim olgusu, hesabını veren kuruluşun beyanlarına güvenilirlik katarak hesap verme sorumluluğuna hizmet eder ve kişiye veya kuruluşa değerli gözlemler ve bilgiler sağlar. Denetim, hesap verme sorumluluğunun geliştirilebilmesi için zorunludur ve kamu sektörü performansı için de gerekli bir ögedir. Denetim, devlet işlemlerinde saydamlığı ve açıklığı artırmanın etkin bir aracıdır ve devletin performansının gelişimine katkıda bulunur.

Yolsuzluk ise kamusal mal ve hizmetlerin maliyetini artırırken kalitesinin de azalması sonucunu doğurmaktadır. Yolsuzluk ülkenin dışa bağımlılığını ve yoksulluğunu artırmaktadır. Yolsuzluk halkın kurumsal otoriteye karşı saygısını yitirmesine yol açmaktadır. Yolsuzluk ahlak çöküntüsü yaratmaktadır. Yolsuzluk, bir ülkeye üretime gerçek katkısı olabilecek doğrudan yabancı sermayenin gelmesine engel olmaktadır. Yolsuzluklar ülkelerin yatırım tercihlerini saptırmakta ve kaynakların etkin kullanımını engellemektedir.

Denetim yolsuzlukla savaşta etkili bir güçtür. Aynı zamanda denetim, kamunun ilgisinde olmayan antişeffaf karar mekanizmaları yoluyla kamu fonlarının israfını ve suistimal edilmesini önleyici bir rol üstlenebilir. Denetim, kamusal işlem ve faaliyetleri analiz eder ve bulgularını raporlar, kamu yönetiminde iyi yönetişimin gerçekleştirilmesine katkıda bulunur. Özellikle dış denetim, yeterli hesap verme sorumluluğu konusunda güvence vererek, kamu hizmetlerinde uygun davranış standartlarını destekleyerek kamu hizmetlerinde paranın değerinin karşılığının alınmasında önemli rol oynar. Denetim fonksiyonu, genel kabul görmüş etik standart ihlalleri, yasallık, muhasebe, tasarruf, verimlilik ve etkinlik prensiplerinden sapmalar hakkında güvenilir bilgi akışını sağlar. Elde edilen bu bilgiler parlamentoların halk adına egemenliği kullanmalarında, yürütmenin idari reformları gerçekleştirmesinde yol gösterici rol oynar.

Denetimin başarısı için pek çok faktör bulunmaktadır. Bunlardan en önemlileri açık görev ve yetki, bağımsızlık, yeterli kaynak ve personel olarak sıralanabilir.

Diğer yandan, bilginin ve deneyimin paylaşımı ile denetim sisteminin belli bir standarda kavuşturulması denetimden beklenen faydaların sağlanması açısından zorunludur. Bu noktada, parlamentolar adına dış denetim yapan Sayıştay denetiminin önemi ortaya çıkmaktadır. Parlamentoların halk adına egemenliği kullanma araçlarından birisi kurumların ve yöneticilerin her türlü eylem ve işlemlerini denetleyebilme yetkisine sahip olmasıdır. Dolayısıyla, Sayıştay denetiminin etkinliği, Parlamentonun egemenlik hakkını daha etkin kullanması anlamına gelmektedir. Bir başka bakış açısıyla, Sayıştay denetiminin uzanamadığı alanlar Parlamentonun dolayısıyla milletin egemen olamadığı alanlar durumunda olmaktadır.

Dolayısıyla, kanun teklifinde Sayıştay denetimi öngörülmemesinin yanlış olduğunu vurguluyoruz. Denetim maddesinin mutlaka Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetim yapan Sayıştay tarafından yapılması gerekliliğini bir defa daha buradan sizlere ifade ediyorum ve hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)