| Konu: | Yatırımların Proje Bazında Desteklenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 127 |
| Tarih: | 18.08.2016 |
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, sözlerime başlarken son günlerde tırmanan terör eylemlerini lanetliyor; Van, Bitlis, Hakkâri ve Elâzığ'da şehit düşen yurttaşlarımıza Allah'tan rahmet, yaralılarımıza ise acil şifa diliyorum.
Değerli arkadaşlarım, ülkemizin karşı karşıya kaldığı terör, darbe girişimi gibi tehlikeler karşısında cumhuriyetimizin, birlik ve beraberliğimizin, kardeşliğimizin, demokrasimizin üzerine titrediğimiz şu günlerde Parlamentomuzda hepimize düşen önemli bir görev var, o da kanunları mümkün olan en büyük uzlaşıyla çıkarmak. Torba yasa mantığına ilişkin tüm eleştirilerimiz saklı kalmakla birlikte, halkın yararına olan, toplumsal gerilimi azaltacak, ekonomik istikrara ve büyümeye katkıda bulunacak yasalara eğer hukuk devleti ilkelerine ve Anayasa'ya da uygunsa destek veriyoruz. İktidar partisinin tercihlerinde katılmadıklarımıza ise eleştiriler yapıyor, önerilerimizi getiriyoruz. Karşıtlığımız, özellikle, demokratik cumhuriyetin kazanımlarını yok eden, hakkaniyete ve adalete aykırı, Anayasa'yı ihlal eden, genellik ilkesi taşımayan, toplumda gerilim yaratan, toplumu ayrıştıran yasalarda ortaya çıkmaktadır. Üzerine söz aldığım bu madde de işte böyle, hakkaniyete, eşitlik ilkesine aykırı, genellik ilkesi taşımayan bir düzenlemeyi içeriyor.
Hepimizin bildiği gibi, Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun'un 19'uncu maddesinde "Siyasî partiler, sendikalar, meslek kuruluşları, kooperatifler, birlikler, dernekler, vakıflar, mahallî idareler ve bunlar tarafından kurulan veya bunların doğrudan veya dolaylı ortağı oldukları şirketler ile sermaye piyasası kurumları ve bunlara doğrudan veya dolaylı ortak olan gerçek ve tüzel kişilere yayın lisansı verilemez." deniliyor. Niçin böyle diyor, bir anımsatmakta fayda var. O da hem Avrupa Birliği kriterleri hem de bu kanunu yani Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun'u Meclise gönderirken, dönemin Başbakanı, şu andaki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla gönderilen yazıda gerekçe olarak şu vurgu yapılmaktaydı: "Medya, diğer sektörlerden farklı olarak kültürel boyuta sahiptir. Medya özgürlüğü ifade özgürlüğünün bir uzantısı olarak temel insan hakları kapsamında değerlendirilmektedir. Bu yönüyle medya sektörüne dair düzenlemelerin çoğulculuğu ve içerik çeşitliliğini gözeterek yapılması gereği genel kabul görmektedir." İşte bu yüzden bu kısıtlamalar getirilmişti. Şimdi ne yapıyoruz? Bunlardan bir tanesini cımbızla çekiyoruz, vakıflara özel izin getiriyoruz. Şimdi böyle olduğunda, vakıf gibi belli bir alanda çalışmayı amaç edinmiş yapıların yayın faaliyetini istenen çoğulculuk ve çok seslilikten uzak, tek yönlü bir şekilde sürdürmeleri gibi bir durum ortaya çıkacaktır. Özellikle maddi yönü ağırlıklı eğitim gibi alanlarda faaliyet göstermeleri durumunda ortaya çıkacak haksız rekabet ve kazancın nasıl önleneceği sorusu akıllarda oluşmaktadır. Yani bir vakıf alacak, kurmuş olduğu radyo ve televizyonda eğitimle ilgili akıl almaz derecede istediği gibi yayın ve kampanya yapacak, diğer okullar, diğer kurumlar bununla rekabet edemeyecek, burada çok büyük bir haksızlık ve adaletsizlik vardır. Hayır işleriyle daha çok uğraşması gereken bu vakıfların bu sektöre, bu alana girmeleri ister istemez birçok spekülasyonu beraberinde getirecektir.
Yine, insanın aklına ister istemez "Neden sadece vakıflara istisna?" sorusu geliyor. "İktidar partisine yakın belli bir vakfa ya da birkaç vakfa adrese teslim sipariş kanun mu çıkarılıyor?" kuşkusu bütün akıllarda yer etmektedir. Kamuoyunda Ensar Vakfı, TÜRGEV vakfı gibi birtakım vakıflara özel olarak ayrıcalık getirildiğine dair ciddi kuşkular vardır.
Değerli arkadaşlarım, eğer gerçekten Türkiye'de çoğulculuğu, özgürlükçülüğü, haber alma özgürlüğünü sağlayacaksak Türkiye'de bulunan siyasi partiler başta olmak üzere sendikalar, meslek örgütleri, esnaf ve sanatkâr odaları, Odalar ve Borsalar Birliği, TÜSİAD, MÜSİAD dâhil olmak üzere bütün kurum ve kuruluşlardan isteyen herkes özgürce radyo ve televizyon kurma lisansını eline alabilmelidir. Arkadaşlarım, işte o zaman ülkemizde gerçek anlamda bir demokrasi olabilir. İşte bu yüzden biz diyoruz ki: Eğer böyle bir ayrıcalık, istisna getirilecekse bu daha önce kısıtlama getirilen tüm kurum ve kuruluşlara getirilmelidir yani yasak kaldırılmalıdır. Sendikalar da kurabilmelidir, belediyeler, kooperatifler de kurabilmelidir, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği de kurabilmelidir, başka vakıflar da başka dernekler de kurabilmelidir.
Değerli arkadaşlarım, son olarak dikkatinize getirmek istediğim bir husus da: Basın özgürlüğünün 15 Temmuz darbe girişimi karşısındaki önemini hep birlikte burada idrak etmiştik. Biliyorsunuz, bir sonraki maddede -yani 63'üncü maddede- radyo ve televizyonlardan Üst Kurula yapılan kesintiler yarı yarıya indirilmekte. Bu çok önemli ama en az bunun kadar önemli olan bir başka husus daha var, o da verilmiş olan idari para cezaları. Yaklaşık 45 milyon liraya ulaşan bu idari para cezalarının da silinmesi yönünde mutlaka bir iyileştirmeye ihtiyacımız var.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)