GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Yatırımların Proje Bazında Desteklenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:127
Tarih:18.08.2016

OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Saygıdeğer milletvekilleri, emin olun eğer atmosfer uygun olsaydı buradan Sayın Tanal'a sataşırdım ve en azından o sataşmadan dolayı iki dakikalık bir söz hakkı alsın, meramını dile getirsin diye bir imkân, bir fırsat sunardım. Hakkını helal et Sayın Tanal.

MUSA ÇAM (İzmir) - Bir Şanlıurfa dayanışması yaptınız yani.

BAŞKAN - Ben anladım onu Sayın Baydemir, talebini anladım ben.

OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - Sayın Başkan, şüphesiz ki ilk etapta maddeye baktığımızda masumane görünebilir; ilk etapta maddeye baktığımızda hatta bir önleyici tedbir koyuyor gibi görünebilir. Ancak maddeyi ele aldığımızda 16, 17, 18, 19 ve 20'nci maddeleri birlikte ele almamız gerekir diye düşünüyorum ve özellikle 20'nci maddeyi okuduğumuzda bunun meramının ne olduğunu, nasıl bir sonuç doğuracağını hep birlikte görmüş oluyoruz.

20'nci maddeyi okuduğumuzda Sayın Başkan, "Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte görev yapmakta olan alan başkanları, danışma kurulu üyeleri ile eşgüdüm ve denetleme kurulu üyelerinin görevleri sona erer. Görevi sona erenlerin yerine bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç altı ay içinde Bakanlıkça görevlendirme yapılır." Yani, torba yasanın içerisinde bulunan kimi maddelerin temel amacı olan ademimerkeziyetçi yapının neredeyse kırıntılarını da ortadan kaldırma çabasıdır.

Bugün, kentlerde, şehirlerde, kasabalarda kültürel miras, tabiat varlıkları ya da doğal sit alanlarının tamamının korunması, kollanması, geliştirilmesi, tadilatı, bir bütün olarak yetkisi yerelden alınıyor, merkeze, Bakanlığa bağlanıyor.

Benden önceki hatibin ifade etmiş olduğu noktadan devam etmek isterim, o da şu ki: Daha önce koruma kurulları vardı ve yoğunluklu olarak akademisyenlerden oluşuyordu, o koruma kurulları lağvedildi. Bir önleme mekanizması olarak kentlerde alan yönetimleri oluştu ve o alan yönetimleri belediyelerin yoğunluklu olarak uhdesinde şu anda görev yürütüyorlar. Bugün itibarıyla bu madde ve bundan sonraki maddelerin yasalaşması durumunda alan yönetimlerinin tamamı lağvedilecek, iktidar partisi, ilgili bakanlık dilediğini dilediği şekilde -açık söylüyorum- yok etme imkânına sahip olacak.

Bu nasıl bir anlayıştır ki, bu nasıl bir bakış açısıdır ki, seçimle işbaşına gelmiş olan bir algı, bir yönetim biçimi seçimle işbaşına gelmiş bir yönetimi, yerindenliği ortadan kaldırma politikasını, perspektifini ortaya koyabiliyor? Bu itibarla da, bu maddeyi ele alırken tümden bağımsız olarak ele almamamız gerektiğine inanıyorum. Özün, sözün bir olması gerektiğine inanıyorum. Eğer gerçekten bu ülkede demokrasiye inanıyorsak, seçime inanıyorsak, halkın iradesine inanıyorsak o zaman bunun gereğini yerine getirmemiz lazım. Yüzde 49,5 oy almış olmak, başka bir yerde yüzde 50, 55, 60 oy almış olan bir iradeyi görevden alma hakkını size vermez, veremez; bu bir paradokstur. Yok eğer millî egemenlik... Ki demokrasinin beşiğidir yerel yönetimler, belediyeler, iradenin neredeyse tam merkezidir. Eğer ki bu iradeye saygı duyuyorsak, o zaman gelin -bir örnekseme yaşadık; demin bir önerge neredeyse oy birliğiyle geçti, biraz önce bir önerge geri çekildi- bu torba yasayı demokrasiyi ortadan kaldıracak, yeni çatışma alanlarını ortaya çıkaracak bütün bu maddelerden ayıklayalım ve geriye kalan bütün maddeler -tabiri caizse- oy birliğiyle geçsin eğer egemenlik kayıtsız şartsız milletinse. Yok, eğer "Egemenlik kayıtsız şartsız AKP'nindir." diyorsanız, bence buna gerek yok, biz muhalefet partileri çıkalım, siz bu yasayı istediğiniz gibi çıkarın.

Vesselam. (HDP sıralarından alkışlar)