| Konu: | MHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 127 |
| Tarih: | 18.08.2016 |
MURAT ALPARSLAN (Ankara) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisinin, terörün finans kaynaklarının tespiti ve engellenmesi konusunda vermiş olduğu Meclis araştırma önergesi hakkında partim adına söz almış bulunmaktayım.
Bazen acılarımızı tarifte cümlelerin anlamsız kaldığı, kelimelerin kifayetsiz kaldığı zamanları yaşarız; içimizin acısını, ciğerimizin parçalanışını izah etmekte zorlanırız. Belki bugün o anlardan birini yaşıyoruz. Dün Van'da, bugün itibarıyla Elâzığ'da, Bitlis'te maalesef, hain terör örgütünün yaptığı saldırılar sonucu şehitlerimiz oldu, yaralılarımız var. Allah şehitlerimize rahmet etsin, yaralılarımıza da acil şifalar versin.
Değerli milletvekilleri, bu ülke, bu devlet büyük bir devlet, bu millet asil bir millet; şanlı bir tarihi, köklü bir medeniyeti, zengin bir kültürü, kadim bir devlet geleneği ve büyük bir medeniyet tasavvuru var. Tarihten bugüne kadar pek çok badireden, pek çok tertipten, pek çok tuzaktan atlayarak bugünlere gelmiş ve bugün itibarıyla da tek devlet, tek millet, tek bayrak, tek vatan ülküsüyle kendi istiklal ve istikbaline dönük her türlü kalkışmayı, her türlü saldırıyı engelleme konusunda büyük bir azim ve samimiyet gösteren bir millet. Tabii, bu ülke, bu vatan, bu millet belki pek çok hainlik, pek çok terör saldırısına muhatap oldu fakat 15 Temmuz gecesi ve sonrasında yaşananlar belki o güne kadar gördüklerinin en acısı, en trajedisi, en haini, en kalleşi, en vahşisi idi. Hamdolsun, bu kalkışma da hem darbe teşebbüsü hem de işgal kalkışması da "Mesele vatansa gerisi teferruattır." diyebilen aziz milletimizin o samimi, gayretli, onurlu duruşu sayesinde bertaraf edildi ve sonlandırıldı ama görünen odur ki bir şekilde bu terör örgütlerini maşa olarak kullanan yapılar ülkemizin istiklaline, milletimizin istikbaline, devletimizin varlığına dönük hamlelere farklı kulvarlarda, farklı şekillerde, belki terör kardeşliği de yapmak suretiyle devam ediyor. İşte terörün PKK, DEAŞ, FETÖ veya farklı bir isim altında olmakla beraber insanlığımıza, milletimize dönük saldırılarını en acı gerçekliğiyle bugünlerde görüyor ve yaşıyoruz. İnşallah bunların da üstesinden gelmek bu aziz milletin en önemli görevi. Biz, 15 Temmuz ve sonrasında oluşan, bir şekilde her türlü farklılıklarımıza, her türlü siyasi tandansımıza ve görüş açılarındaki farklılıklara rağmen bir olabilmeyi becerebilen ve bu anlamda "millî irade" diyebilen, millî egemenlik üzerinde hiçbir vesayet ve tahakkümü kabul etmeyen refleksler gösteren siyasiler ve millet olarak ne kadar onur duysak, şeref duysak azdır. Şu bir gerçektir ki hiçbirimiz "hepimiz" diyeceğimiz kadar güçlü değiliz. Bu "hepimiz"i muhafaza etmek ve bu "hepimiz" dediğimiz güçlü millet unsuruyla bu terör belasıyla hep beraber mücadele etmek durumundayız. Terörün, kardeşliğimize, birlik ve beraberliğimize dönük çok farklı saldırılarına daha da, belki saflarımızı sıklaştırarak, kol kola girerek, dimdik durarak inşallah devletimizin istiklalini ve milletimizin bekasını da muhafaza etmek durumundayız. Çünkü biz biliyor ve inanıyoruz ki bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır. İşte bizim ay yıldızlı al bayrağımız şehit kanlarıyla sulanmış ve inşallah ilelebet göklerden inmeyecek ve bizim bu vatanımızın her bir santimetkaresi şehit kanlarıyla sulanmış olarak bizlere emanet edilen bir vatan olarak bizler tarafından da hep muhafaza edilecek.
Bu anlamda, terörün, terörle mücadelenin de çok önemli olduğu mutlak bir gerçek. Terörün sadece silahlı unsurlarıyla değil belki onları besleyen, onlara can damarı olan, finansıyla da, sosyal boyutuyla da, kültürel yapısıyla da her alanında topyekûn mücadele yapmak da -kıymetli konuşmacının da ifade ettiği gibi- bu terör bataklığının kurutulmasıyla ilgili ciddi ve önemli adımlar olacaktır.
Bu kapsamda, belki, 1960 Paris Sözleşmesi'yle 1961'de kurulan OECD bünyesinde 1989 yılında vücut bulan bir kurul olan Mali Eylem Görev Gücü marifetiyle bu finansmanın uluslararası düzeyde bir şekilde engellenmesiyle ilgili konu başlıkları ortaya konulmuş, 1999 yılında Birleşmiş Milletler terörün finansmanıyla ilgili bir uluslararası sözleşme ortaya koyarak bunun şartlarını belirlemiş, biz de ülke olarak 2001 yılında imzalamış, 2002 yılında da Mecliste kabul ederek bir şekilde yasalaşmasına imkân sağlamışız. Sonrasında da özellikle 2006 yılında o güne kadar terörün finansmanının bir suç olduğu bilinmez iken bu kavramı Terörle Mücadele Kanunu'nun 8'inci maddesine ilave etmek suretiyle bu konudaki mücadelenin yasal zeminde oluşması anlamında da ciddi bir adım atılmıştır. Nihayetinde hem Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin hem Avrupa Birliğinin birtakım ilkelerinin ulusal mevzuatımıza uyarlanması konusundaki her türlü yasal değişiklikler ve çalışmalar yapılmış ve an itibarıyla 15 Temmuz ve sonrasında da ortaya konulan olağanüstü hâl ve kanun hükmünde kararnameler bünyesinde de terörün her türlü finansmanının engellenmesi, her türlü mali kaynağının kurutulması, bunlarla ilintili herkesin tespit edilmesiyle ilgili hem yargının hem idarenin hem de Mali Suçları Araştırma Komisyonunun ciddi bir gayreti söz konusudur.
İnşallah bu yapılan çalışmalar neticesinde bu ülkenin istiklaline, milletimizin birlik ve beraberliğine kasteden, terörün ne ad altında olursa olsun yaptığı bu insanlık dışı kalleş, hain saldırılarının tamamen sonlandırılması konusunda büyük bir yol alınmış, mesafe katedilmiş olacak ve terörün üstesinden de hep beraber gelinecektir. Ama bunda en önemli gayret, en önemli katkı hiç tereddütsüz milletimizin birliğidir. Zaten hem terörün hem terörü bir maşa olarak kullanan uluslararası kuruluşların da bize karşı ve milletimize, devletimize dönük oynadıkları oyunların en başta geleni de birlik ve beraberliğimizi bozmaktır. Bu oyuna gelmeksizin, birliğimizi, beraberliğimizi daha da kuvvetlendirerek, kardeşlik hukukumuzu pekiştirerek hem içeride hem bölgemizde hem de dünyanın dört bir yanında ülkemize, devletimize, milletimize kasteden hainlerle ciddi bir mücadeleyi, bir seferberliği, belki yeni bir istiklal mücadelesini hep beraber yapmak durumundayız. Zaten 15 Temmuz gecesi ve sonrasında milletimiz belki Türkiye Cumhuriyeti devleti tarihinden itibaren bugüne kadar yeniden bir kurucu iktidar olarak kendi iradesine, kendi egemenliğine sahip çıkmıştır. Bizler de siyasiler olarak ve milletin temsilcileri, egemenliğin temsil edildiği yer olarak burada onların bu iradesine sahip çıkarak taleplerini, isteklerini, arzularını yerine getirmek konusunda azami bir hassasiyet göstermeliyiz. Ben özellikle o günden bugüne gelene kadar bir şekilde milletin öznesi olan ve burada milletin tamamının temsil edildiği Millet Meclisindeki bu uzlaşmacı, samimi ve iyi niyetli yaklaşımlardan dolayı her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Özellikle Milliyetçi Hareket Partisinin terörün, terörle devletin ve milletimizin mücadelesi konusundaki her zaman samimi ve doğru yerde duruşundan dolayı da özellikle teşekkür ediyorum.
Bu konudaki Meclis araştırma önergesinin bir şekilde zaten bizim mevzuatımızda uyguladığımız ve Meclisin çalışma takvimi de dikkate alındığında yapılagelen çalışmalara da ışık tutacak tekliflerden olduğunu, lakin yapılıp devam eden işlemlerle ilintili olduğunu da ifade ediyor ve bu duygularla hepinizi selamlıyor, saygı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)