GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Yatırımların Proje Bazında Desteklenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:125
Tarih:16.08.2016

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

411 sıra sayılı Tasarı üzerinde, torba kanun üzerinde söz aldım şahsım adına. Akşamın bu saatinde -yorgunsunuz ama- görüşlerimi açıklamaya çalışacağım.

Plan ve Bütçe Komisyonu şu anda yukarıda çalışıyor, yeni bir teklif var, onu üretmeye çalışıyor. Aslında bu tasarıya ismini veren şeyle ilgili yeni bir teklif getirildi, onunla ilgili olarak uğraşıyoruz. Bu konuşmamdan sonra ben de yukarı gideceğim, Komisyonda çalışmalarımıza devam edeceğiz.

Biraz önce söylediğim gibi, son zamanlarda Plan ve Bütçe Komisyonu yine çok aktif olarak çalışıyor, bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Biliyorsunuz, kara parayla ilgili bir kanun düzenlemesi yaptık geçenlerde, bir torba kanun getirdik, bireysel emeklilikle ilgili bir düzenleme yaptık. Bir af kanunu getirdik o arada, unutmayayım, bu da yine bir torba kanun, 80 maddelik bir torba kanun.

Şimdi, ağırlıklı olarak bu torba kanunlarda ekonomik ve mali düzenlemeler yapıyor Hükûmet. Özellikle, bu darbe girişimi sonrası panik hâlde bazı düzenlemeler yapılıyor. Ekonominin finans krizine, bir mali krize girmemesi için uğraşılıyor. Ama, Hükûmetin ne yaptığını işin doğrusu ben anlayabilmiş değilim, ne yapmaya çalışıyor, amacı nedir, bunu net olarak anlayabilmiş değilim. Bir taraftan bu düzenlemeleri yaparken bir taraftan da tam tersi düzenlemelerle ekonomideki -güven çok önemlidir- güven unsurunu yok etmeye çalışıyor.

Şimdi, bu saatte dinlemek zordur, bir hikâye anlatayım ben size, Einstein'a atfedilen bir hikâye anlatayım: Bir âmâyla beraber yürüyüş yapıyor Einstein. Belli bir süre sonra Einstein "Canım çok süt istedi." diyor. Âmâ ona soruyor: "Süt nedir?" "Süt, beyaz bir sıvıdır." "Sıvıyı biliyorum da, anladım da şu beyaz nedir?" diyor. Einstein nasıl anlatsın "Beyaz, kuğu kuşunun rengidir." "Kuğu kuşu nedir?" diyor. "Kuğu kuşu boynu bükük bir kuştur." diyor. "Boynu biliyorum da, bükük nasıldır, büküğü anlamadım?" diyor. Kolunu tutuyor, işte dümdüz yapıyor "Bu, düzdür." diyor, büküyor "Bu da işte büküktür." diyor. "Ha, şimdi sütü anladım." diyor âmâ. Şimdi, bu kanundan inanın -Plan ve Bütçe Komisyonundayım- bu yapılanlardan, torbalardan anladığım bu. Gerçekten böyle. (CHP sıralarından alkışlar)

İnanın, yukarıda uğraşıyoruz, sabahleyin Sayın Ekonomi Bakanı vardı, farklı şekilde anlattı bu Türkiye Varlık Fonu'nu; Maliye Bakanı geldi, çok daha farklı bir şekilde anlattı. Aşağı yukarı -tasarı diyeceğim ama aslında teklif olarak getirildi- teklif tümüyle değişti; böyle bir anormallik var. Hakikaten, yani abartmadan söylüyorum.

Şimdi, ekonomi hassas bir dönemeçte -biraz önce, Emine Hanım da anlattı- bir hassasiyet var, hepimizin bu hassasiyete dikkat etmesi lazım, Türkiye'nin bir krize girmemesi lazım. Türkiye'nin bir döviz krizi, finans krizi özellikle olmaması lazım. Diğer krizleri, istihdamla ilgili ve diğer makro ekonomiyle ilgili krizleri zaten yaşıyoruz.

Şimdi, yapılanlara bakıyorsunuz -bireysel emeklilikle ilgili olarak anlattım- binde 3'lük bir katkı getiriyor bireysel emeklilikle ilgili yapılan değişiklik, yılda binde 3'lük. Yapılmasına değer mi düşünmek lazım. Kara para düzenlemesini yaptık; mevcut sıcak parayı bile kaçırabilecek bir düzenleme, mevcut sıcak parayı bile kaçırabilecek bir düzenleme.

Bu 80 madde içerisinde Anayasa'ya aykırı düzenlemeler var. 12, 23 ve 75'inci maddeler çok net bir şekilde Anayasa'ya aykırı. Şimdi bunları neden yaparız, neden yaparız bunları? Yani, göz göre göre, bu, piyasalara güven vermek değil, tam tersine piyasaları sıkıntıya sokmak. Yani, bunları yapmanın ne anlamı vardır? Ama yapılıyor maalesef, anlayabilmek mümkün değil. Mesela, Merkez Bankası, piyasaları rahatlatmak için, reeskont hadleriyle oynanıyor. İşte, "Merkez Bankası reeskont işlemleriyle ilgili yıllardır kapalı olan bir kapıyı açalım." deniyor. BDDK'ya bile sorulmuyor, bankalarla görüşülmüyor, doğrudan doğruya getiriliyor. 3 imza 2'ye indiriliyor. Ama bütün bunlar sorularak, piyasadan görüş alınarak, bir güven verilerek yapılır; maalesef yok. Anlayabilmek mümkün değil. Biraz önce anlatıldı bu, kayyum uygulamaları var, halkın seçtiği belediye başkanlarının alınması var. Bunların da piyasayla ilgili çok olumsuz etkileri var tabii ki. Yani yatırımcı olsanız, paranız olsa gelip böyle bir ortamda yatırıp yapabilir misiniz? Belediyelerin taşınmazlarına el koyma var. Yani, bütün bunlar sıkıntı getiriyor. Bunları hepimizin düşünmesi lazım. Biz Plan ve Bütçe Komisyonunda bu bütünü değerlendirmeye çalışıyoruz, inanın anlayamıyoruz.

Son günlerde özellikle basına yansıyan bir konu var, 35'inci madde, "özelleştirmeye açık kuruluşlar" denildi, "Özelleştirmenin önü açıldı." denildi ama özelleştirmeden daha fazla ağırlıklı olarak orada şu var: Mesela Millî Piyango, Millî Piyangoya ait bir bina var, o binayı Millî Piyango şu andaki mevzuatına göre satabilir ama Devlet İhale Kanunu'na göre satabilir, bir ihale mevzuatımız var, ona uygun satar. Bunu Özelleştirme İdaresine devrederse Devlet İhale Kanunu'ndan kurtarıyor, ihalesiz satıyor. Bu demektir ki birileri için bu yapılmış oluyor yani bu, güvensizlik veren bir düzenleme. Niye yapılır? Anlamak mümkün değil. Özelleştirmede soru işaretleri var ya, bundan daha da kötü bir durum var aslında orada. Böyle sıkıntılar var.

Yine 39 ve 40'ıncı maddeler vardı, önce anlamakta çok zorluk çektik, gemi olmayan ama gemiye benzer olan bazı cihazlarla ilgili olarak, onları gemi sayıp, devlet tarafından daha önce yapılan, devlet yetkilileri tarafından yapılan tarhiyatların ortadan kaldırılması var, bir af niteliğinde. Ekonomide bunlar olacak şeyler değil. O ihaleye bir başkası girmiş, farklı koşullarda teklif vermiş, almış ya da birileri girmemiş. Şimdi o konuyu yeniden düzenliyorsunuz. Bunlar yanlış, ekonomiye güvensizlik veren uygulamalar. Maalesef bunlar yapılıyor. Bu 80 madde içerisinde de bunlar var.

Mesela vakıflara yayın hakkı getiriyoruz, güzel, getirelim ama bunlarla beraber meslek kuruluşlarına da getirelim, odalara da yayın hakkı getirelim, sendikalara da getirelim. Niye getirmiyoruz? Madem demokratik bir düzenleme yapıyoruz, vakıflara açıyoruz yayın hakkını, bunlara da açalım. Yok, yapmıyoruz onu. Bunlar sıkıntı getiriyor.

Mesela, kamu-özel iş birliğiyle ilgili Sağlık Bakanlığının bir uygulaması var. Anayasa Mahkemesi, denetimini iptal etti. Yine aşağı yukarı iptal edilebilecek bir düzenleme getirdik. Niye denetimden kaçıyoruz ki? Anlamak mümkün değil. Bir daha iptal edilirse kamu-özel iş birliğiyle dışarıdan gelen sermayeyi çok daha pahalı getirebiliriz ya da hiç getiremeyiz bundan sonra.

75'inci madde var, teşvik düzenlemesi, çok önemlidir, özellikle dikkat edilmesi gerekir. Proje bazında, işletme bazında teşvik veriyor. Hükûmete, Bakanlar Kuruluna çok büyük yetkiler veriyor. Kanunla olması gereken birçok verginin, mali yükümlülüğün kaldırılması Bakanlar Kuruluna veriliyor. Bakanlar Kuruluna sınırsız bir yetki veriliyor. Bu, teşvik değil tam bir istismara dönüşmüş oluyor. Özellikle o maddeye dikkatinizi çekmek istiyorum.

Arkadaşlarım da belirttiler, Şırnak ve Hakkâri illeri çok kötü bir şekilde, kötü bir ifadeyle il olmaktan çıkarılıyor. Bütün bunlar maalesef yanlış uygulamalar, bir ekip çalışması olmadığını gösteren uygulamalar. Özellikle ekonomi yönetiminin Maliye Bakanlığının, Ekonomi Bakanlığının, ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcılığının, ekonomiyle ilgili diğer birimlerin bir arada iyi koordine edilemediğini gösteren durumlar maalesef. Bunların daha doğru dürüst yapılması, iyi bir ekip çalışması yapılması, bu getirilen düzenlemelerin daha doğru dürüst bir çalışmayla, kurumlar arasında yapılan bir çalışmayla buraya getirilmesi gerekiyor. Burada düzeltilmesi çok daha zor oluyor. Bütün bunlara maalesef dikkat edilmemiş. Bunu maddeler hâlinde görüşürken çok daha net olarak sizler de göreceksiniz. Üzüldüm, daha iyi şeyler yapılabilirdi bu ortamda.

Bu vesileyle hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)