| Konu: | Berlin utanç duvarının yapılışına ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 125 |
| Tarih: | 16.08.2016 |
MEHMET ALİ ASLAN (Batman) - Sayın Başkan, Sayın Divan ve Sayın Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bundan yaklaşık elli beş yıl önce, Almanya'da, Doğu Alman vatandaşlarının Batı Almanya'ya geçişini engellemek için, Berlin utanç duvarı diye isimlendirilen, 3 metre yüksekliğinde, tabii bir duvar kurulmuştur, yükseltilmiştir.
Şimdi, bu Berlin utanç duvarını konu olarak, gündem dışı olarak işlememin sebebi belki birçok kişinin kafasında soru işareti olarak duracaktır ama biz bunu anlatmaya başlayınca, biraz kıyas yaptığınızda, aslında, işlenmesi gereken bir konu olduğu anlaşılacaktır.
Tabii, Berlin utanç duvarı inşa edilirken Doğu Almanya'dan Batı Almanya'ya geçişi engellemek için ayrıca duvar beyaza boyanmıştır ki geçenler hemen fark edilebilsin diye. Şu anda da maalesef, elli beş yıl sonra, yani Almanya 1961'de bu duvarı yapmış ama elli beş yıl sonra Nusaybin'de, Cizre'de, Silopi'de Türkiye ile Suriye arasında bu duvarı aratmayacak bir utanç duvarı inşa edilmektedir. Nasıl ki bir zamanlar mayınlar döşenmiş idiyse ve sonradan bunun yanlışlığı kabul edilip mayınları temizleme yoluna gidilmişse Türkiye ile Suriye arasındaki sınırda, şu anda da daha büyük bir utanç abidesi olan duvarlar inşa edilmektedir ve emin olun ki nasıl ki mayınlar temizleniyorsa şu anda, bu duvarlar da günün birinde yıkılacaktır. Çünkü halkları mayınlarla, tel örgülerle, beton duvarlarla birbirinden ayıramazsınız. Günün birinde halklar Berlin'de olduğu gibi o duvarı yıkar, parçalar ve sonra o parçalardan da müzelere o beton taşlar, parçacıklar kalıverir.
Tabii, daha vahimi, maalesef, sadece sınıra değil, bölgede var olan şehirlerin içindeki karakollara da aynı duvarlar inşa edilmektedir. Yani şu anda Türkiye'nin doğusundaki karakollarda askerler ve polisler karakolun içine hapsedilmiş durumda, bu beton duvarların dışına çıkamamaktadırlar. Bu politikayı uygulayanlar bir zahmet bir gün girip o karakolun içinde bir kalsınlar bakalım; bir. İkincisi de, bir normal vatandaş olarak o beton duvarların önünden bir geçsinler, acaba ne düşünecekler? Hem halk bu anlamda kuşkuyla o duvarlara bakmaktadır, duvarların içindeki güvenlik güçleri de halka kuşkuyla yaklaşmaktadır.
İsrail de Filistin'le bağını koparmak için, Filistin'den geçişleri engellemek için, yine, 2002'den bu yana 360 kilometrelik bir beton duvar inşa etmiştir. Biz bu kötü örnekleri almayalım. İsrail'in Filistin'e yaptığı, Doğu Almanya'nın Batı Almanya'ya yaptığı, Amerika'nın Meksika'ya yaptığı ve birçok geri kalmış Afrika ülkelerinin birbirine karşı inşa etmiş olduğu bu duvar geleneğinden vazgeçelim. Esas yıkılması gereken zihnimizdeki, beynimizdeki, algımızdaki duvarlardır. Bu duvarlar o zihnimizdeki, beynimizdeki duvarların yıkılmadığının bir göstergesidir. Eğer birbirimize karşı, halklara karşı, komşu halklara ve komşu ülkelere karşı bakış açımızda sorun olmazsa kesinlikle bu utanç duvarları inşa edilmeyecekti. Dolayısıyla, biz bu kardeşleşmeyi, barış, müzakere masasını tekrar canlandırabilirsek, işletebilirsek o duvarlara hiç gerek kalmayacaktır. O duvarlar yerine ağaçlar dikilmelidir ve kardeşleşme bayramları içinde bütün o duvarları bizim hep beraber yıkmamız gerekmektedir.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)