GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:124
Tarih:10.08.2016

CHP GRUBU ADINA BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sıra sayısı 410 olan Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım.

Değerli arkadaşlarım, bu pazartesi akşamı -ben Plan ve Bütçe Komisyonu üyesiyim- bize bu bireysel emekliliğe ilişkin 410 sıra sayılı Kanun Tasarısı'yla ilgili bildirim yapıldı Komisyonumuz tarafından ve dün, salı günü 15.30'da bunu görüşmeye başladık. Normalde, biliyorsunuz, İç Tüzük'e göre, en az kırk sekiz saat önceden bu tür duyuruların yapılması lazım, bizim de milletvekili olarak bunlara hazırlık yapmamız lazım ama maalesef öyle olmadı. Pazartesi akşam bildirilmişti, salı günü başladık, yirmi dört saat bile geçmeden kanun tasarısı görüşülmeye başlandı ve bugün de Genel Kurulda görüşüyoruz. Şu anda yukarıda, Plan ve Bütçe Komisyonunda 75 maddelik bir torba kanun görüşülüyor. Çok önemli konular var içerisinde ama onu bıraktık, buraya geldik, bir taraftan da hem yukarıda hem burada konuları takip etmeye çalışıyoruz.

Değerli arkadaşlarım, bunlar tabii önemli konular, çok önemli konular. Ülkenin ekonomik yönden de sıkıntıda olduğu bir dönemde bunları biz tartışırken usulüne uygun olarak yapmamız lazım, bihakkın bu görevimizi, yasama görevimizi yerine getirmemiz lazım, doğru dürüst tartışmamız lazım. Acilse bazı şeylere katlanalım ama bakıyorsunuz çok acil değil; bir.

İkincisi, yine, bir tasarı olduğu hâlde, ilgili kurumların, kuruluşların, meslek kuruluşlarının görüşü alınmadan gelmiş. Bir etki analizi yok. Ne amaçlanıyor belli değil. Genel gerekçeye bakıyorum, genel gerekçeyi aldım, okuyorum, diyor ki: "Türkiye'de tasarruflar çok yetersizdir. Türkiye'de tasarruflar yetersiz olduğu için biz onları artırmaya çalışıyoruz." Biraz sonra anlatmaya çalışacağım. "Tasarruflar yetersiz." Evet, Türkiye'deki tasarruflar yetersiz. 2015'te yüzde 31,39 gelişmekte olan ülkelerin ortalaması, bizim Türkiye olarak tasarruflarımız 15,63. Çok düşük gerçekten, yarısına yakın. Gelişmekte olan bir ülkeyiz, gelişmekte olan ülkelerin ortalamasının yarısına yakın tasarruf oranımız var, bunun artması lazım. Bunu zaten biz de yıllardır söylüyorduk, bir mahzuru olmadığı gerekçesiyle hep üstünkörü geçildi. Bugün, bunun önemi anlaşıldı, memnun oluyoruz tabii ama tasarrufları artırma gerekçesiyle getirilen bu kanuna bakıyorum... Dün, Maliye Bakanımız Hükûmet adına Plan ve Bütçe Komisyonunda bununla ilgili açıklamaları yaptı, şunu sordum: "Sayın Bakan, bir projeksiyon var mı?" Özellikle ben sordum: "Bu tasarı yasalaştığında bize getireceği nedir? Tasarruflar ne kadar artacak?" Dedi ki: "Arkadaşlarımızın yaptığı çalışmaya göre, on yıl içerisinde 100 milyar lira tasarruf yapmayı yani birikim yapmayı bekliyoruz." Yani yılda 10 milyar lira. 2017'den itibaren yürürlüğe girecek bu tasarı kanunlaşırsa. Gelecek yıl bizim orta vadeli plana göre 2,5 trilyona yakın gayrisafi yurt içi hasılamız var, 2 trilyon 489 milyar lira.

Bakın, 10 milyar liralık artış ne getiriyor? Binde 3-4, binde 3-4 getiriyor. Yani gelişmekte olan ülkelerin 31,39 ortalaması var, Türkiye'nin 15,63; bu, 16 bile olmuyor bu kanunla. Ya, yapıyorsak, böyle bir şey yapıyorsak, bunu önemli görüyorsak doğru dürüst bir kanun tasarısı hazırlayalım, beraber tartışalım, bu ekonomik olarak da bir şey getirsin, yaptığımız çalışmaya değsin gerçekten bir anlamı olsun. Yok. "Ee, peki, Sayın Bakan, yüzde 3 için -özür dilerim, yüzde 3 önemli bir rakam- binde 3 için bu çalışmayı yapmaya değer mi?" dedim.

Tabii, kendisiyle ilgili değil, Hazine sonuç olarak bu çalışmayı yapmış, o da üzüldü ama maalesef realite de bu, gerçek de bu, binde 3 için bunu yapıyoruz. Ve bununla şimdi... Bizim sistemimiz ne? Zorunludur, bir kamu ayağı var biliyorsunuz bizim sigortacılık sistemimizin, SGK'ya bağlı olarak herkes zorunlu sigorta yaptırmak zorunda. Bir de bireysel emeklilik var, gönüllü sigorta, bu, özel sigorta. Bu da otomatik... Bu, ne demekse, maddede şöyle geçmiş: "Çalışanların otomatik olarak bir emeklilik planına dâhil edilmesi..." "Otomatik" kavramı yerine oturmuyor, maddeye böyle yazılmış. Yani zorunlu da değil, gönüllü de değil, arada otomatik bir sistem kurulması denmiş ama bu pek anlamı olmayan bir düzenleme olmuş sonuç olarak, hiçbir şey getirmiyor. 50 lira asgari ücretliden kesilecek, iki ay zorunlu olarak kesilecek, sonra isteyen kesintiyi kaldırıp sistemden çıkabilecek. Yani sonuç olarak yılda 10 milyar liralık bir birikim söz konusu olacak ve binde 3'lük bir... Bu da projeksiyon tabii, iyi niyetle düşünülmüş hâli, bunun çok altında da olabilir.

Ha, bir de bir şey söyleyeyim: Olumsuz olması için bir sebep daha var, son beş yılda bu bireysel emeklilikteki fonlar hep zarar etmiş, bireysel emekliliğin getirisi enflasyonun altında kalmış. Biraz önce Musa Bey konuşması sırasında anlattı, yüzde 7 küsurluk bir zarar söz konusu. Ee, böyle olunca niçin bireysel emeklilik sistemine girsin çalışanlar? Asgari ücretli şu anda zaten geçinemiyor. Neden sisteme girsin, neden dâhil olsun? Onu teşvik eden ne var? Efendim, devlet katkısı var. Devlet katkısı yeterli değil maalesef değerli arkadaşlarım, çünkü geçinemeyecek olan birisi için bu yeterli bir teşvik değil.

Bir soru daha sordum ben dün Sayın Maliye Bakanına, dedim ki: "Sisteme şu anda bir kişi her ay 100 lira ödese, ayda 100 lira ödeyip en az on sene sistemde kalsa -ki en az on sene sistemde kalmak gerekiyor- on sene sonra ne kadar emekli maaşı alacak şimdiki rakamlarla?" "Yapılan hesaplamaya göre 152 lira." dedi, devlet katkısıyla beraber. Devlet katkısıyla beraber 152 lira.

Şimdi, asgari ücretli olarak 100 lira ödeyeceksiniz zar zor, on sene sonra 152 lira alacaksınız. Bakın, bizim enflasyonumuz yılda yüzde 7-8, son yıllarda böyle, on sene sonra yüzde 80'ler civarında bir enflasyon söz konusu olacak şimdiki gibi devam eder, kötüleşmezse; on sene sonra 152 lira alacak, yine enflasyonun altında bir getirisi söz konusu olmuş olacak. Dolayısıyla, bu düzenleme hakikaten çok anlamlı olmamış oluyor, yani yaptığımız işe değmiyor.

Şimdi, bir de şu tarafı var: Türkiye'de gelir grupları bazında düşünürsek, biz, tasarrufları, çok düşük olan tasarruflarımızı en düşük gelir grubuna, çalışanlara yüklüyoruz, ücretliye yüklüyoruz, üst gelir gruplarını tasarruf yapmaya zorlamıyoruz. Çalışanların çok büyük bir kesimi asgari ücret üzerinden aylık alıyor, onları tasarruf yapmaya zorluyoruz, sıkıntı burada, daha üst gelir gruplarını tasarruf yapmaya zorlamıyoruz. Onları tasarruf ettireceğimiz yerde alt gelir gruplarını, ücretlileri, asgari ücretlileri tasarruf yaptırmaya zorluyoruz, tabii ki o zaman da binde 3'ü geçemiyorsunuz, yaptığınız işin de bir anlamı olmamış oluyor.

Bu arada, bir de tabii, aynı gerekçeyle Türkiye Varlık Fonu gündeme geldi. Dün, biraz önce bahsettiğim torba kanunda o da var ama o çekildi, teklif olarak tekrar getirildi, ısrar ediliyor. Yarın herhâlde Genel Kurul çalışmayacak ama Plan ve Bütçe Komisyonu çalışıp hem torba kanunu hem de o teklifi hafta sonuna kadar, önümüzdeki hafta Genel Kurulda görüşmek üzere yetiştirmeye çalışacak.

Şimdi, onunla ilgili olarak da, müsaade ederseniz, bir sonraki maddede bilgi vermek istiyorum ama bireysel emeklilikle ilgili olarak yapılan bu değişikliğin çok anlamlı olmadığını, çok büyük bir fayda getirmeyeceğini özellikle belirteyim. Biz bunun çok daha anlamlı olmasını isterdik.

Biraz önce değerli Recai Berber arkadaşım anlattı; Almanya'da 700 milyar euroluk bir fon var, bireysel emeklilik fonu. Biz de onun gibi bir fon olmasını isteriz, çok anlamlı olmasını isteriz, büyük bir fon olmasını isteriz ama bu şekilde, devlet desteğinin bu kadar az olduğu ve yanlış bir kesimin hedeflendiği, sadece asgari ücretlinin hedeflendiği bir sistemde bunun mümkün olmadığını özellikle eleştiri olarak sunmak istiyorum.

Bu vesileyle, hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)