| Konu: | Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 124 |
| Tarih: | 10.08.2016 |
HDP GRUBU ADINA EROL DORA (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 410 sıra sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 1'inci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, şimdi, önümüzde sosyal devlet ilkesine açıkça aykırı bir tasarı bulunmaktadır. Yasa tasarısına göre, 45 yaşın altındaki tüm çalışanlar yani işçiler ve memurlar, otomatik olarak bireysel emeklilik sistemine dâhil olmuş oluyorlar. Çalışanın ücretinden yüzde 3 oranında bir kesinti yapılacak, Hükûmet bu kesinti miktarını iki katına çıkarabilecek ya da yüzde 1'e kadar azaltabilecektir.
Değerli milletvekilleri, çalışanların bireysel emeklilik sistemine zorunlu olarak dâhil edilmesiyle sosyal güvenlik ve emeklilik hakkı da eğitim ve sağlık gibi piyasaya sunulacaktır. Böylelikle, çalışanların sosyal güvenlik ve emeklilik hakları finans sermayesinin ellerine terk edilmiş olacak. Düzenlemenin Hazine Müsteşarlığı tarafından yürütülecek olmasıyla da çalışanların zorunlu olarak tabi olacağı bu bireysel emeklilik sistemiyle hazineye her ay düzenli miktarda sıcak para girişi sağlanmış olacaktır. Bu sistem gelirse, zorunlu ve bireysel ücretler düşüyor, zorunlu prim yükü ağırlaşıyor. Bunu gidermek içinse bireysel şirketlere aktarım yapılıyor. Şirketlere aktarım ise hazineden çıkıyor yani bu durumda da şirketlerin kazancı, emekçi halkın cebinden çıkacaktır.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'de 2011 yılından itibaren uygulanan bireysel emeklilik sistemi, bildiğiniz gibi gönüllü bir özel emeklilik sistemiydi. Sisteme kayıtlı olanlara ilişkin istatistiki verilere baktığımızda, 2015 yılı itibarıyla 6 milyon dolayındaki bireysel emeklilik sistemi katılımcısının sadece yüzde 15,8'i işçi, yüzde 9,6'sı da memur statüsünde katılımcıydı. İşçi kesiminin fon içindeki payı yüzde 9,5; memurun ise yüzde 7,9 oranındaydı yani gördüğünüz gibi işçi ve memurun sistem içerisindeki oranları sayısal olarak çok düşüktür.
Değerli milletvekilleri, işte öncelikle AKP'ye ve sermaye kesimine yeni bir kaynak yaratmak için bireysel emeklilik sistemi zorunlu hâle getirilmektedir. Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli'nin belirttiğine göre 6,7 milyon kişinin otomatik olarak sistem kapsamında olacağı ve bu düzenlemeyle on yıllık dönemde 90 milyar liralık bir tasarrufun oluşturulacağı öngörülmektedir. Aslında, işçi/memur dâhil, 16 milyonluk çalışan kesimin 45 yaş altının 12 milyon dolayında bulunduğu dikkate alındığında, bireysel emeklilik sistemi havuzunda birikecek fonun çok daha fazla olduğu tahmin edilmektedir.
Ancak, gözden kaçırılmaya çalışılan başka bir duruma dikkat çekmek durumundayız: Zorunlu bireysel emeklilik sistemi uygulamasıyla sermaye kesimine yeni kaynak transferinin yanı sıra, diğer önemli olan bir konu da kamusal emekliliğin zaman içinde tasfiye edilmesidir. Biliyoruz ki, Dünya Bankası, 1980'lerden itibaren, sosyal devletin küçültülmesi amacıyla kamusal emekliliğin tasfiye edilerek sosyal güvenlik sisteminin özelleştirilmesini programına koymuş bulunmaktadır.
Değerli milletvekilleri, hâlen Türkiye'de anayasal olarak zorunlu bir kamusal emeklilik sistemi var ancak çalışanlar, ikinci kez zorunlu olarak bireysel özel emeklilik sistemine dâhil olunca giderek bir tercihe zorlanacaklardır; emeklilik yaşının 65 olduğu ve emekli aylıklarının giderek düştüğü Sosyal Güvenlik Kurumu yerine, 56 yaşında emeklilik hakkı tanıyan bireysel emeklilik sistemini tercih etmeye doğru yönlendirileceklerdir. Oysa bireysel emeklilik şirketlerinin dünyadaki durumu pek parlak değildir. Türkiye'de mevcut bireysel emeklilik sisteminin getirisi, enflasyon oranının yüzde 2 altında bir değerde seyretmektedir. Bireysel emeklilik fonları, özellikle ekonomik kriz anında ciddi biçimde değer kaybına açık bulunmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hatırlayacağınız üzere, 2008 ekonomik kriziyle birlikte, ABD'de en büyük 7 şirket arasında yer alan Enron şirketi iflas etti. Bir bireysel emeklilik fon şirketi olan bu şirkette tasarrufları bulunanların varlıkları heba oldu. Kriz nedeniyle, emeklilik fonlarında yüzde 25 dolayında bir küçülme gerçekleşti.
OECD verilerine göre, emeklilik fonlarının gayrisafi millî hasıla içindeki payı yüzde 80'lerdeyken, 2008 kriziyle birlikte bu oran yüzde 57'ye düştü. Krizden en çok 35 yaş ve üstü çalışanlar etkilendi çünkü ekonomik kriz sonucunda ilk işten çıkarılanlar bu kişilerdi. İşsiz kalan bu kesim, emeklilik yaşı için kalan primlerini de ödeyemeyecek duruma geldi.
Değerli milletvekilleri, 2012'de ABD'deki "Wall Street'i İşgal Et" hareketinin belirleyici faktörü de finansal kriz nedeniyle emeklilik birikimleri yok olan bu kitleydi. O nedenle, her zaman krize açık olan kapitalist sistemde, bu tür tasarruflar yoluyla gelecek için bir gelir beklentisine girmek, ciddi bedellere yol açabilecektir. Zaten 2008 krizi sonrası Yunanistan, Portekiz gibi ülkelerde bireysel emeklilik sistemlerinden geri dönüş başladı, emeklilik sistemlerinin kamulaştırılmasına ilişkin adımlar atıldı.
Değerli milletvekilleri, AKP'nin zorunlu bireysel emeklilik sistemi uygulamasındaki üçüncü hesabı da işverenlerin maliyetlerini düşürmektir. Yeni getirilen sistemde, herhangi bir işveren katkısı yoktur. Sadece çalışanların finanse ettiği bir sistem söz konusu olacaktır. Devlet, yalnızca 1 defaya mahsus olmak üzere, sisteme yeni girenlere bin liralık bir katkı yapacaktır. Bir de on yılın sonunda yüzde 5'lik bir katkı sağlaması öngörülmektedir.
Son tahlilde, uzun vadede kamusal emekliliğin de tasfiye edilerek işverenlerin sosyal güvenlik sistemine katkısının sıfırlanması amaçlanmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AKP'nin on dört yıllık iktidarı boyunca piyasalaştırılan ve hiçleştirilen emek, bu tasarıyla yeniden kendini göstermektedir. Tasarıda, işçilerin, imzalamadığı bir sözleşme üzerinden zorunlu olarak bireysel emeklilik sistemine dâhil edilmeleri mümkün kılınmaktadır. Her ne kadar iki ay içerisinde sözleşmeden cayma hakkı getiriliyor gibi görünse de böyle bir düzenleme büyük bir adaletsizlik ve hukuksuzluk içermektedir. Zorunlu olarak bireysel emeklilik sistemine dâhil edilme durumu -sosyal güvenlik ve sözleşme hürriyeti yok sayılmakta- en başta "sosyal devlet" ilkesine aykırılık teşkil etmektedir. Zira Anayasa'nın 60'ıncı maddesi "Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar." hükmüyle sosyal güvenlik hakkını çok açık tanımlamaktadır.
Sosyal devlete düşen görev vatandaşları bireysel emeklilik sistemine zorunlu dâhil etmek değil, çalışanların mevcut durumda primini ödediği sosyal güvenlik sistemini iyileştirmek ve bunu geliştirmektir. İşçilerin, emekçilerin ihtiyacı, zorunlu bireysel emeklilik sisteminden ziyade, parasız ve nitelikli sağlık ve sosyal güvenlik hakkıdır. Oysaki bu tasarıyla işçiler, emekçiler özel bir sigorta programına zorla üye olmakta ve kendi arzusu dışında ücretlerinden kesinti yapılması mümkün hâle getirilmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; mevcut durumda AKP iktidarının asgari ücret zammı, taşeron işçiler ve kıdem tazminatına dair vaatlerinin büyük bir aldatmaca olduğu kısa zamanda açıkça görülmüştür. Örneğin önceki Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu büyük bir heyecanla taşeron işçilere kadro müjdesi vermişti. Aradan altı ay geçti, taşeron işçilere umut verildi, beklenti yaratıldı ama bu yönde hiçbir düzenleme yapılmadı. AKP Hükûmeti bu konuda verdiği sözün gereğini ne zaman yerine getirecektir? Tüm taşeron işçiler bu sorunun cevabını merak etmektedirler.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çalışanların ödediği vergilerle, çalışanlardan kesilen paralarla sermayenin beslenmesi asla kabul edilemez. Borç içerisinde yaşamlarını sürdürebilen işçilerin tasarruf yapması için zorla bir sisteme dâhil edilmeleri aynı zamanda ahlaki de değildir. Ülkede tasarruf oranları artırılmak isteniyorsa, çare, işçilerin gelirlerini artırmaktır. Ancak ve ancak ücretlerin artışıyla, ücretlere zam yaparak işçilerin tasarruf etmeleri olanaklı hâle gelebilecektir.
Bu duygu ve düşüncelerle tekrar Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)