GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 12 Ağustos Dünya Gençlik Günü'ne ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:1
Birleşim:124
Tarih:10.08.2016

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 12 Ağustos Dünya Uluslararası Gençlik Günü dolayısıyla, Türkiye'de umutları çalınan gençlerin sorunlarına dikkat çekmek için söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, 15 Temmuz kanlı darbe girişimini bir kez daha lanetliyor, 15 Temmuzda ve bugün Şırnak'ta hayatını kaybeden tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyor, yaralılara acil şifalar diliyorum.

Değerli milletvekilleri, Türkiye uzun zamandır gençlik adına iyi bir sınav vermiyor.

BAŞKAN - Sayın Adıgüzel, bir saniyenizi rica ediyorum.

Sayın milletvekilleri, Genel Kurulda uğultu var. Sayın Adıgüzel'i dinleyelim lütfen, kendi aramızda konuşmayalım, rica ediyorum.

Buyurunuz Sayın Adıgüzel.

ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla) - Türkiye'de 2016 itibarıyla sayıları 20 milyona dayanan 18-30 yaş arası genç, eğitimden istihdama, sağlıktan özgürlüklerin kısıtlanmasına kadar çeşitli sorunlarla karşı karşıya. İş hayatında yer bulamayan, eğitim hayatında haksız rekabete maruz kalan gençler kayıt dışılığa zorlanıyor. İş arayan ya da aramaktan ümidini kesmiş, fiziksel engelleri sebebiyle toplumdan dışlanmış milyonlarca genç, umutsuz ve kaygılı bir bekleyiş içinde.

Eminim çoğunuz on bir yıldır atama bekleyen Barış öğretmenin üç yıl önceki can yakıcı çığlığını hatırlarsınız. 2013 yılında, atanamadığı için intihar eden meslektaşı 28 yaşındaki Mehmet Sadık Güneş için yapılan eylemde, atama bekleyen Barış öğretmen on bir yıldır annesinin gözlerinin içine bakamadığını haykırmıştı. Bundan tam üç yıl önce Barış öğretmen şöyle demişti: "Bizi izleyenler, bugün belki size dokunmuyor ama bugün o dokunmayan yılan size de dokunacak. Bugün bize sahip çıkmazsanız, işçiye, öğrenciye, atanamayan, KPSS'den geçemeyen öğretmenlere sahip çıkmazsanız yarın size de sahip çıkacak kimseyi bulamayacaksınız." KPSS çetelerinin mağduru olan Barış öğretmen bugün haklı çıktı. Barış öğretmenin haykırışını görmezden gelenler, kanlı 15 Temmuz gecesinin taşlarını döşeyenler bugün mağdur edebiyatının arkasına saklanıyor. Gerçek mağdur arayanlar, ailesine bıraktığı notta "Artık yoruldum, çalışıyorum ama olmuyor. Yaşamış olsam bile KPSS'de yine başarılı olamayacaktım." diyen ve intihar eden Fikret öğretmene baksınlar. Gerçek mağdur arayanlar, askerî liseyi 2'ncilikle bitiren, gençlik hayali olan Harbiyeyi binlerce liralık tazminat yüküyle bırakmak zorunda kalan Ufuk'a baksınlar. Gerçek mağdur arayanlar, sadece Alevi olduğu için mülakatlarda hakları yenen, bürokrasinin kapıları yüzlerine kapanan binlerce Alevi gence baksınlar. Gerçek mağdur arayanlar, daha düne kadar "Eğitime kazandırdık." diye övündükleri, açılışlarında boy gösterdikleri, bugün ise kapılarına kilit vurdukları üniversitelerdeki 65 bin gence baksınlar.

Değerli milletvekilleri, bu ülkenin mağdurları, birilerinin kadrolaşma hırsı uğruna gözden çıkarılan, işsiz kalan, iş bulma umudunu yitirmiş, kayıt dışı çalışmaya zorlanan, 20'li yaşlarında umutları çalınan gençlerdir. Tüm bu yitirilen hayatlar, kaybolan gençlik umutları basit bir "Kandırıldık." açıklamasıyla aklanamaz. Siz istediğiniz kadar "Kandırıldık." deyip durun, biz biliyoruz ki kandırılmadınız. Siz, bile, isteye bu ülkenin yoksul gençlerini cemaat ve tarikat yurtlarına, okullarına mecbur bıraktınız. Kandırılmış olsaydınız eğer biz "Sorular çalındı." dediğimizde "Son derece başarılı ve temiz bir sınav gerçekleştirildi." iddiasında bulunmazdınız 2010 KPSS sınavı için ve bizleri KPSS sınavını terörize etmekle suçlamazdınız. Bugün, binlerce genç insanın geleceği olan bir sınavı asıl kimin terörize ettiği ortadadır. Ama gelin görün ki intihar eden Mehmet öğretmen, daha 30 yaşında aramızdan ayrılan onlarcası için geri dönüş yok.

Değerli milletvekilleri, Fethullahçı terör örgütünün mağdur ettiği yüz binlerce gence sahip çıkmayanların, "Ne istediler de vermedik?" diye kurdukları kirli ittifakı milyonların gözünün içine baka baka itiraf edenlerin, bugün milyonlarca gence gelecek borcu var. Bu borç öyle kolay kolay televizyon ekranlarında günah çıkarmakla ödenmez; bu borç ancak ve ancak siyasiler de dâhil olmak üzere terör örgütünün yollarını döşeyen tüm sorumluların adalet önünde hesap verdikleri gün ödenecek, bu borç devletin yeniden inşasında yeni cemaatlere ve tarikatlara yol açarak değil, adalet ve liyakat sistemini yeniden tesis ederek ödenecek.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)