GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:122
Tarih:03.08.2016

EROL DORA (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin 409 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 4'üncü maddesi üzerine Halkların Demokratik Partisi adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, şimdi Hükûmetin Meclis gündemine getirdiği yeni bir vergi affı üzerinde görüşüyoruz. En son vergi affı, bildiğimiz gibi, 2014 Eylül ayında Meclisten geçerek kanunlaşmıştı. Bir vergi sisteminde neredeyse iki yılda bir af çıkarılıyorsa rahatlıkla söylenebilir ki aslında bir vergi sistemi yoktur. Dönemsel konjonktürel durumlara, ekonomik krize göre şekillenen ve büyük sermayeleri, vergi ödemeyenleri kayıran bir vergi rejimi söz konusudur.

Değerli milletvekilleri, bu teklifin gerekçesinde "Vergi affını kamu alacaklarını azaltmak için getiriyoruz." denmiş. Peki, örneğin, son vergi affı kamu alacaklarını azaltmış mı? Hayır. 2014'te çıkarılan vergi affı öncesi kamu alacağı Bakanlık verilerine göre 67 milyar iken şu an kamu alacakları yine Bakanlık verilerine göre 90 milyarı aşmıştır. Yani, borçlular borçlarını ödememişlerdir, daha doğrusu ödeyememişlerdir. Dolayısıyla, vergi affı, temel vergi problemini çözememiştir. Çünkü, af çok önemli bir müessesedir ve istisnai durumlarda ender olarak uygulanmalıdır. Vergisini düzenli ödeyen yurttaşlarımıza haksızlık edilmemelidir.

Değerli milletvekilleri, elbette vergi affı çıkarılırken ya da kamu alacakları yapılandırılırken dikkat edilmesi gereken önemli bir husus da merkezî ve genel kurallar yerine bölgesel kriterlerin de göz önüne alınması gereğidir. Şöyle ki, örneğin, bölgeler arasında farklılıklara göre şu anda Diyarbakır'da durum farklı, İstanbul'da farklı, Ankara'da farklı, diğer bölgelerimizde farklıdır. Bu bölgelerde borçlular özellikle hangi illerde yığılmış? Hangi bölgelerdeki iş yerlerimizin borcu daha fazla ya da o bölgelerde küçük işletmeler mi, büyük işletmeler mi borçlu ya da sektörler itibarıyla bu borçların dağılımı nasıldır? Hangi sektörler özellikle borçludur? Bunlara bakılmalıdır. Ancak, anladığımız kadarıyla Bakanlığın bu yönde somut bir çalışması bulunmamaktadır. Örneğin, neredeyse bir yıldır sokağa çıkma yasağı uygulanan il ve ilçelere dönük makul vergi düzenlemeleri gerçekleştirilmemiştir.

Değerli milletvekilleri, tabii, şimdi, bir darbe girişimi yaşadık, bunu tekrar lanetliyoruz. Bu darbe girişiminin ve öncesi süreçlerin bizi getirdiği bir ekonomik kriz ortamı bulunmaktadır. Turizm ciddi ölçüde zarar gördü, bununla bağlantılı tüm sektörler zarar gördü. Diğer taraftan, yurttaşlarımızın kaygı düzeyi son derece yüksek. Bu da alışveriş yapma davranışını engelleyen bir husustur. Bu süreçler zincirleme olarak olumsuz neticeler doğurmaktadır. Yurttaşlar sadece devlete olan borçlarını aksatmamakta, bankalara, özel kişilere olan borçların ödenmesinde de ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır.

Değerli milletvekilleri, bakınız, resmî verilere göre 2016 Mayıs ayı itibarıyla Türkiye'de bankalardan çektiği bireysel kredi borcunu ödeyemediği için yasal takibe intikal etmiş ve hâlen yasal takibe devam eden gerçek kişi sayısı 1 milyon 700 bini aşmıştır. Yine, 2016 Mayıs itibarıyla kredi kartı borcunu ödeyemediği için yasal takibe intikal etmiş ve hâlen yasal takibi devam eden gerçek kişi sayısı 2 milyon 100 bini aşmış bulunmaktadır.

Değerli milletvekilleri, sonuç itibarıyla 15 Temmuz darbe girişimiyle de iyice açığa çıkmıştır ki içte savaş, dışta gerilim sürdürülebilir politikalar değildir. Ülkemizde sürekli vergi affı, barışı çıkarmak ancak geçici çözümlerdir ve sonuç alıcı değildir. Asıl olan, vergi barışından önce toplumsal barışımızdır. Eşit yurttaşlık temelinde toplumsal barışımızı sağladığımız takdirde vergi barışı kendiliğinden sağlanacaktır. Çünkü, ekonominin başdüşmanlarından biri savaşlardır. Birikimlerimizi silaha ve gerilime harcamaktayız. Aksi durum gerilim, çatışma, kan ve gözyaşının yanında, daha fazla yoksullaşma ve daha fazla toplumsal travmadan başka bir sonuca yol açmamaktadır.

Buradan bütün siyasi partilere de seslenmek durumundayız. Türkiye'de vuku bulan bu darbe nedeniyle, bunu bir musibet olarak değerlendirerek, bir musibetin bin nasihatten daha evla olduğunu da düşünerek, bütün partilerle diyalog sürdürülerek bir an önce Türkiye'de cereyan eden bu çatışmalı sürecin de bitirilmesine vesile olmasını temenni ediyor, tekrar Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)