| Konu: | Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 122 |
| Tarih: | 03.08.2016 |
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 409 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin birinci bölümü üzerine şahsım adına söz almış bulunuyorum. Sizleri ve yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Gazi Meclisimizi de hedefine alan kanlı darbe girişimini bir kez daha lanetliyor, demokrasimizin korunması için hayatlarını feda eden şehitlerimizi rahmetle anıyorum. İnsanımıza, yüce Meclisimize ve diğer anayasal kurumlarımıza bomba ve kurşun yağdıran darbeci teröristler ve onların destekçilerinin hukuk çerçevesinde en ağır cezaya çarptırılması gerektiğine inanıyorum.
Öte yandan, güneydoğuda da terör bitmiyor. PKK saldırılarında şehit olan güvenlik görevlilerimize Allah'tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, darbeyle hesaplaşma sürecinde askerî ve sivil bürokraside çok sayıda görevden almalar yaşanmakta. Bunların arasında darbeyle ya da cemaatçi yapılanmayla uzaktan yakından ilgisi olmayan kişilerin olduğu bilgileri sizlere olduğu gibi bizlere de iletilmekte. Kurunun yanında yaşın da yanması olarak ifade edeceğimiz bir durum var ortada. Toplumumuzun her kesiminde endişe ve rahatsızlık yaratan bu uygulamalar aslında darbecilerle mücadeleye de gölge düşürmekte.
Bakın, KESK'in yaptığı açıklamaya göre, tüm yurtta 300'e yakın KESK üyesi açığa alındı. Daha dün İstanbul Devlet Tiyatrolarında sanatçılar açığa alındı. Gazetecilere yönelik gözaltı ve tutuklama dalgası sürüyor. Bu sürecin, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve Türkiye Gazeteciler Sendikasının yaptığı ortak çağrı doğrultusunda, yeni hak ihlallerine, basın ve ifade özgürlüğü açısından yeni kırılmalara yol açmaması gerekmektedir. Hepimizin ortak dileği, darbenin sorumlularından hesap sorma sürecinin hukuk devleti ilkesi ışığında ve yakın geçmişte örneklerini sıkça yaşadığımız yeni mağduriyetler yaratılmadan yürütülmesidir.
Değerli arkadaşlarım, önümüzdeki kanun teklifi aslında bir af düzenlemesidir; bu, 6'ncısıdır. İki yılda bir af çıkarmaktayız. Bu teklif on dört yıllık AKP iktidarı döneminde vergi adaletinin sağlanmasında başarısız olunduğunun, ülkemizin ekonomik açıdan da iyi yönetilemediğinin en önemli kanıtıdır. Toplumun büyük kesimlerinin, esnafımızın, tüccarımızın, çiftçimizin, emeklimizin, emekçimizin, milyonlarca vatandaşımızın vergisini, primini ve diğer borçlarını ödeyemez hâle geldiğinin kanıtıdır.
Bakın, arkadaşlarım, bugün emeklilerimizin maaşları çok düşük, zor geçinmekteler. Emekliler arasındaki eşitsizliği gidermeliyiz. Özellikle bekledikleri ve hâlâ ödenmeyen banka promosyonlarının ödenmesini sağlamalıyız. Benzer biçimde, 1.300 lira asgari ücretle çalışan milyonlarca emekçi kardeşimiz var, ekim ayında vergi dilimine girecekleri için maaşları düşecek. Bizim bir an önce bunu düzeltmemiz lazım, taşeron işçileri kadroya almamız lazım. Kısacası, biz işçilerimiz, çiftçilerimiz, emeklilerimiz ve tüm dürüst vergi ödeyenler lehine bir an önce düzenlemeler yapılmasını istiyoruz. Bu konuda atılacak her düzenlemeye "evet" diyeceğimizi de peşinen söylüyoruz.
Değerli arkadaşlarım, her vergi affı aynı zamanda vergisini tam ve zamanında ödeyen, devletine inanan ve güvenen dürüst mükellefler bakımından haksızlık, adaletsizlik yaratmaktadır. En temel görevi adaleti sağlamak olan devlet kendi eliyle adaletsizlik yaratmakta, dürüst olmayan vatandaşları korumakta, dürüst mükellefleri ise cezalandırmaktadır. Biz işte bu nedenlerle bu adaletsizliğin bir nebze olsun ortadan kaldırılması için vergi ödevlerini süresinde yerine getirmiş mükellefler için indirim ve teşvik mekanizması getirilmesini Komisyon sırasında önerdik ancak iktidar partisi tarafından uygun bulunmadı. Umarız, başta iktidar partisi olmak üzere tüm partilerimiz bu çağrımıza kulak verirler, dürüst mükelleflerimizi biraz olsun mükâfatlandırabiliriz.
Değerli arkadaşlarım, bu kanun teklifinin 7'nci maddesinin ülkemizin kara para aklamaya ve terörizmin finansmanıyla mücadele sistemini işlevsiz hâle getireceğine ilişkin kaygılarımızı hem Komisyonda hem de Genel Kurulda ifade etmiştik. Biz ülkemizin yatırım ihtiyacının, sermaye ihtiyacının farkındayız, bunun için gerekli düzenlemelere varız. Eğer gerçek bir varlık barışı olacaksa, bunun geçmişte olduğu gibi kontrol ve sorgulama mekanizmalarını içerecek biçimde olması gerektiğini hep vurguladık, MASAK'ın elinin kolunun bağlanmaması gerektiğini söyledik. Bu görüş ve tavsiyelerimiz doğrultusunda, Hükûmetin ülkemizi uluslararası arenada zor durumda bırakacak bazı önemli hükümleri ayıklamış olduğunu duyuyoruz. Ancak, kanunun bugün düzeltilecek hâlinin şüpheli işlem bildirimlerinin araştırma, inceleme, soruşturma ve kovuşturmasını engellemeyecek biçimde uygulanması son derece önemlidir. Kanunun yürürlüğe girdikten sonra, bu maddenin altını çizdiğimiz ilkeler çerçevesinde uygulanmasının sonuna kadar takipçisi olacağız. Hükûmetin de bu konuya en üst düzey dikkati göstermesi gerektiğini vurgulamak isterim. Eğer buna dikkat edilmezse uluslararası mali sistemden dışlanabiliriz, geçmişte İran'a uygulanan nitelikte finansal yaptırımlara maruz kalabiliriz, dünyayla finansal bağlarımız kopabilir. Bu da zaten kırılgan olan ekonomimiz ve sonuçta halkımız açısından tam bir felaket anlamına gelecektir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.