GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:120
Tarih:28.07.2016

ELİF DOĞAN TÜRKMEN (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; üzerinde söz aldığım tasarıyla ilgili olarak gerekçe, ülkemize gelen yabancı ve nitelikli iş gücünün artması, kayıt dışılığın azaltılması. Ancak, ülkemizin ekonomik durumu, istihdamın durumu ve bütün bunların yanı sıra işsizliğe baktığımızda ne yazık ki bu kanun tasarısının yapacağı tek şey sermayeye ucuz iş gücü sağlamaktır. Nitelikli iş gücü yurt dışına ve metropollere gitmektedir. Başta ilim Adana olmak üzere niteliksiz göç alırken nitelikli göç vermektedir. Yurt dışına gidemeyenler ise İstanbul, Ankara, İzmir gibi illere ne yazık ki gitmektedirler. Bu anlamda yapmamız gereken, ülkemizdeki çalışma koşullarını düzenlemektir. Kendi işsizimize, kendi kalifiye iş gücümüze kendi şehir ve bölgelerimizde iş ve istihdamı sağlayamazken yurt dışından sadece sermayeye ucuz iş gücü sağlamak amacıyla getirilen bu tasarı kesinlikle ülkemizin iş barışını bozmaya dönüktür.

Bunun yanı sıra, gündemle ilgili de birkaç söz etmek istiyorum. Her şeyden önce yaşamış olduğumuz darbe girişiminden dolayı tüm milletimize, vatanımıza, Parlamentomuza geçmiş olsun demek istiyorum. Bu darbe girişimini engelleyen öncelikle halkımız, daha sonra Fethullahçı cemaatin emir eri olmayan Silahlı Kuvvetlerimiz ve yanı sıra polislerimizdir ve bütün bunlara buradan teşekkür ediyorum. Ancak darbe girişiminin akabinde ülkemizde OHAL ilan edilmesiyle birlikte Fethullahçı cemaatten ve ondan ülkeyi arındıralım derken kurunun yanında yaşı da yakmaktayız. Nasıl? Çok açık ve net bildiğim, Mersin'de çalışan genç bir kardeşimiz açığa alındı. Bununla ilgili görüşme yaptığımızda da "OHAL masasının bilgileri doğrultusunda" denildi. Bütün bunlar bize gösteriyor ki Türkiye'de şu anda bir cadı avı gerçekleştirilmektedir. Bu cadı avının bir an önce sona erdirilmesi şarttır, elzemdir. Birlikten, beraberlikten, uzlaşmadan söz ediyoruz. O hâlde bu süreç geçirilirken muhalefet partilerinin söylemleri, onların hassasiyetleri de mutlaka göz önünde bulundurulmak zorundadır.

Bakın, 15 Temmuzda Türkiye'de erlerimiz, erbaşlarımız, sadece emirleri yerine getiren ve halkımızın karşısında da silaha sarılmayan, ellerindeki silahı bırakıp teslim olan insanlar var. Bunlara karşı o gün bir linç girişiminde bulunuldu. Ben inanıyorum ki bu linç girişiminde bulunanların mutlaka yargı önüne çıkarılmasını ve tıpkı Fethullahçı cemaat örgütü mensuplarının nasıl hesap vermesi gerekiyorsa bu linç girişiminde bulunanların da mutlaka yargı önünde hesap vermesi gerektiğini tüm halkımız beklemektedir. Yargının görevi bu insanları tespit etmek ve bunlara gerekli olan cezaları vermektir. Bu yapılmadığı takdirde akim kalacak bir sonuç olacaktır ve bu nedenle de bunu ben bu kürsüde açıkça belirtmek istiyorum.

Son söz olarak bir şey daha söylemek istiyorum. Adana'da da yürütülen cadı avı kapsamında bazı gazetecilerimiz gözaltına alındı ve onların gazeteleri şu anda kapatıldı ve bunların bir kısmı da sadece doğruları söylediler. Doğruları söyleyen tüm basın mensuplarına buradan selam olsun ve şunu da belirtmek istiyorum: Bu insanların yanlarındayız ve bu insanlara bir cadı avı kapsamında haksızlık edilmesine de sonuna kadar karşı çıkacağız ve onların haklarını gerek burada gerekse diğer mecralarda aramaya devam edeceğiz.

Çok teşekkür ediyorum.

Saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)