GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:120
Tarih:28.07.2016

CHP GRUBU ADINA ÇETİN ARIK (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, bugün şehit olan askerlerimize Allah'tan rahmet, yüce milletimize de başsağlığı diliyorum.

Sözlerime Mehmetçik'in kıyafetlerinin arkasına gizlenen teröristler tarafından gerçekleştirilen 15 Temmuz darbe girişiminde şehit olan asker, polis ve sivil vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet dileyerek başlamak istiyorum. Kendi Meclisini bombalayan, kendi halkına ateş açan, günahsız Mehmetçik ile polisi, halkı karşı karşıya getirmeye çalışan bu hainler asla Türk askeri olamaz, bunlar olsa olsa terörist olurlar. (CHP sıralarından alkışlar)

Bunun yanı sıra, darbe girişiminin duyulduğu andan itibaren siyasi görüşü ne olursa olsun ellerinde Türk Bayraklarıyla sokaklara inerek darbeye karşı tek vücut olan, demokrasinin ve parlamenter sistemin yaşamasına inanarak duyarlılık gösteren vatandaşlarımıza da buradan teşekkür etmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, içerisinden geçtiğimiz bu zor günlerde, bu tarihî günlerde hâlâ bertaraf edilmemiş olan bu tehlike karşısında birlik ve beraberlik iklimini sarsmamak, daha da güçlendirmek gerekiyor. Bu birlik ve beraberliğin en güzel örneğini de bu milletin temsilcileri olarak 15 Temmuz gecesi bombalar altında Gazi Meclis çatısı altında sergiledik. Evet, Kurtuluş Savaşı'nda savaş hâlinde çalışan, hatta bizzat savaşa komuta eden Gazi Meclis hiçbir koşul altında kapanmamalı. Maalesef ki geçen hafta alınan OHAL kararıyla sadece Hükûmetin aktör olacağı kanun hükmünde kararnamelerle Meclis işlevsiz hâle getirildi. Oysaki, İstiklal Savaşı'nda Meclisimizin yaptığına benzer biçimde âdeta bir Meclis hükûmeti gibi hareket etmemiz, ülkemizi felakete sürüklemeye çalışan düşmanlara ve şer odaklarına verilebilecek en iyi cevap olacaktı. Evet, olması gereken, Gazi Meclisi aktif olarak çalıştırmaktı.

Değerli milletvekilleri, 1980 yılından bugüne kadar geçen sürede Fethullahçı terör örgütünün artan bir oranda devletimizin kurumları içerisine göz göre göre sızdığını herkes biliyor. Bu süreçte önceki AKP hükûmetlerinin çok büyük vebali olduğunu, çok büyük pay sahibi olduğunu da hepimiz biliyoruz. Bunun hesabının elbette ki verilmesi gerekiyor ancak bu hesaplaşmanın yapılacağı gün, bugün değildir. Bugün yapılması gereken, yanlışlardan kurtulma adı altında yeni yanlışların yapılmamasıdır.

Değerli milletvekilleri, kamuda yaşanan tasfiyeler de gösteriyor ki Türkiye'nin en önemli sorunlarından biri liyakat sistemini dışlayan kayırma sisteminde yatmaktadır. Kayırma sistemi kamu görevlilerinin hem hizmete giriş hem hizmette kalış hem de hizmette terfi ediş bakımından belirli bir ideolojiye, siyasal partiye aidiyet veya da bağlılık ölçütüne göre dağıtılması olarak tanımlanabilir. Maalesef gelişmiş ülkelerde henüz 19'uncu yüzyılda büyük ölçüde terk edilmiş bulunan bu kayırma sistemi ülkemizin 21'inci yüzyılında hâlâ büyük oranda hâkim anlayış olarak devam etmektedir. Bu tasfiyelerin ardından kamuoyunda yeni bir endişe baş göstermiştir. Yurttaşlarımız kamudan tasfiye edilen FETÖ mensuplarının yerine liyakatin gözardı edilerek başka bir cemaatin, başka bir tarikat mensuplarının yerleştirileceği endişesini taşıyor; böyle bir girişim bu ülkeye yapılabilecek en büyük ihanettir. Devlette görev almanın kıstası mutlaka ve mutlaka liyakat olmalıdır.

Değerli milletvekilleri, milletin çocuklarıyla "Van Gölü'nden kaç kova su çıkar? Kirpinin kaç dikeni vardır?" gibi saçma sapan sorularla dalga geçenler, öte yandan FETÖ mensuplarına sınavdan önce soruları vererek çeşitli kurumlarda işe girmelerini sağlayanlar bu milletten özür dilemeli ve haksızlığa uğrayan vatan evlatlarının hakkını da teslim etmelidirler. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, tarih boyunca hukuk ve adalet kavramları hep önemli olmuştur. Haklı ve haksızın ayırt edilmesi adaletle sağlanır. Adalet kavramı hukuk kurallarına uygunluğu içerir. Hukuk, herkes ona uyar ve saygı duyarsa geçerli bir hüküm oluşturur. Eğer hukukun dışına çıkmak, hukukun dışına çıkarak fiilî durum yaratmak alışkanlık hâline getirilirse, hele de bunu ülkeyi yöneten, iktidar gücünü elinde bulunduranlar yaparsa hukuk hükmünü kaybeder. Adalet bütün hak dinlerinde Allah'a, Peygamber'e ve ahirete inanmadan sonra dördüncü temel değer olarak kabul edilmiştir. Adalet mülkün, devletin ve özgürlüklerin temelidir.

Değerli milletvekilleri, kanun hükmünde kararnamelerle adalet, hak ve hukuka uygunluk sağlanamaz; inanç ve düşünce özgürlüğü, hak arama özgürlüğü ve teşebbüs özgürlüğü gibi temel haklardan, huzur ve mutluluktan bahsedilemez; millî irade ile yüce milletimizin arzu ettiği birlik ve beraberlik iklimi sağlanamaz.

Değerli milletvekilleri, Genel Kurulumuzda görüşülmekte olan Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı hakkındaki görüşümü de sizlerle paylaşmak istiyorum.

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki bozuk bir temel üzerine sağlam bir bina inşa edilemez. Bu kanun tasarısı da âdeta bozuk bir temel üzerine inşa edilmiş bir binaya benziyor. Kanun tasarısının gerekçesinde çok yanlış bir tespit yapılarak 1960'lı yıllarda göç veren ülke konumundan artık göç alan ülke konumuna geldiğimiz ifade edilmektedir. Bu çok yanlış ve yanıltıcı bir ifadedir. Burada küresel güçlerin istikrarsızlaştırdığı Afganistan, Pakistan, Irak, Suriye gibi ülkelerden iç savaşlardan can korkusuyla Türkiye'ye gelen mülteci akını ile ekonomik gerekçelere dayalı gerçekleşen gönüllü göç birbirine karıştırılıyor. En önemli özelliği hayatta kalmak olan bu insanların ülkemize gelmesini Türkiye'nin bir cazibe merkezi olmasının bir kanıtı gibi sunmak oldukça gülünç bir iddiadır. Bir ülkenin cazibe merkezi olmasının en önemli göstergesi nitelikli beyin göçünün göç istikametidir, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerden nitelikli beyin göçünün gelmesidir, ülkesinden çıkan yetişmiş insanların geri dönmesidir.

Değerli milletvekilleri, kanun tasarısının bir başka gerekçesinde ise nitelikli yabancıların ülkemize gelişini kolaylaştırmaktan bahsedilmektedir. Nitelikli yabancıların ülkemize gelişini kolaylaştırmadan önce kendi nitelikli yurttaşlarımızın yurt dışına gidişini önleyecek, onları ülkede tutmaya cezbedecek önlemlerin alınması gerekir. Bakınız, OECD'ye göre, Türkiye'nin yükseköğrenim görmüş nüfusunun yaklaşık yüzde 4'ü yurt dışına gitmiştir.

Sayın milletvekilleri, ülkemizin iş gücü piyasasının yapısına baktığımızda temel göstergeler iş gücü açığına değil, iş açığına yani işsizliğe işaret etmektedir. Bugün 80 milyona yakın dinamik bir nüfusumuz var, her yaşta, her branşta iş yapabilecek yurttaşlarımız var. Bu gerçek ortadayken, yerli ve millî insan kaynağımız işsiz dururken, yurttaşlarımız iş bulamayan çocuklarına yeni iş alanlarının açılmasını beklerken ülkesini terk ederek gelecek iş gücünün peşinden koşmak ancak gaflettir. Böyle bir kanun tasarısını karşımıza getiren aklın yerli ve millî olma iddiası da gerçek dışıdır. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, bildiğiniz üzere, geçtiğimiz aylarda, Hükûmetin, Türk vatandaşlarının Avrupa Birliği ülkelerine vize muafiyetiyle seyahat etmesini sağlamak üzere bir girişimi oldu, karşılığında Avrupa Birliğine mültecilerin serbest sığınma hakkını engelleme sözü verildi. Bu hukuk dışı anlaşma, Türkiye kamuoyuna zamanın Başbakanı tarafından "Kayseri pazarlığı" olarak sunuldu. Elbette ki biz Kayserililer olarak bu sıfatlandırmayı kabul etmediğimizi, reddettiğimizi, Kayserilinin insan hayatı üzerinden pazarlık yapmayacağını, emeğin ve alın terinin yanında olduğunu her fırsatta dile getirdik ve dile getirmeye de devam edeceğiz. Geldiğimiz noktada Avrupa Birliği ülkeleri AKP Hükûmetinin bunca tavizine rağmen haddinden fazla ön yargılı biçimde Türk vatandaşlarına vize muafiyeti vermekten kaçındı. Ben, şimdi buradan, milletin kürsüsünden milletim adına sormak istiyorum: Avrupa Birliği ülkeleri bizim vatandaşlarımızı turist olarak bile kabul etmez iken bizim çalışma izni, hatta vatandaşlık verme girişimlerimiz hangi akla hizmet ediyor? Acaba, Türk vatandaşlığının ve çalışma izinlerinin pazardan parayla satın alınabilen bir meta hâline getirilmesi mi amaçlanıyor? Ben iktidar partisinin bu yanlıştan dönmesini ve kanun teklifini geri çekmesini istiyorum.

Hepinizi, sevgi ve saygıyla selamlıyorum, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)