GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:119
Tarih:27.07.2016

HÜSEYİN ÇAMAK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 403 sıra sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı hakkında söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Meclis çalışanlarını, medya emekçilerini, bizleri izleyen vatandaşlarımızı ve yüce Meclisi saygıyla selamlarım.

Bu kanun tasarısına baktığımızda mühendis ve mimarlar odası gibi önemli meslek örgütlerinin yapısının yabancı sermayenin isteklerine göre şekillendiği anlaşılmaktadır. Bu birliklerin kuruluş yasasını değiştiren böylesi köklü değişimler yapmadan önce Komisyon aşamasında ilgili odaların itirazlarının göz önünde bulundurulmaması, görüşlerinin dikkate alınmaması büyük bir eksikliktir. Bu yasa tasarısı çok açık ve net bir şekilde yabancı mühendis ve mimarları ülkemizdeki mimar ve mühendislerden avantajlı konuma getirmektedir. Bu tasarıyla birlikte yabancıların ülkemizde hizmet sunması veya çalışmasında hiçbir denetim veya kural olmayacaktır. Mühendislik, mimarlık hizmetlerinin kontrolsüz, denetimsiz bir şekilde, yeterli eğitim ve mesleki deneyimden yoksun kişiler eliyle yürütülmesinin yaratabileceği facia ve yıkımların bedelini yine vatandaşlarımız ödeyecektir.

Öte yandan, bu durum, sadece mevcut meslek uzmanlarının durumuyla ilgili değildir; mesleğin geleceği açısından daha ciddi bir risk söz konusudur; yılda ortalama 51 bini mezun olan ve hâlihazırda mühendislik, mimarlık öğrenimi gören 435 bin öğrencinin geleceğiyle ilgilidir. Tasarının yasalaşması durumunda milyonlarca vatandaşımız, mühendis, mimar, şehir planlamacısı arkadaşımız mevcut istihdam sorunları yanında, büyük bir sömürü, işsizlik, mesleki geleceksizlik tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır. Ayrıca, akademik ve mesleki yeterliliğini kanıtlamayan, diploma denkliği aranmayan, salt beyana dayalı yabancı çalışanların nitelikli iş gücü sayılmasının üretimin kalitesi ve insan hayatı üzerinde oluşturacağı risk de göz ardı edilmektedir.

Bu kanun tasarısındaki kritik maddelere baktığımızda, uluslararası hukuktaki karşılıklılık ilkesi göz ardı edilmekte, yabancı sermayenin ve yabancı çalışanların lehine haksız bir rekabet ortamının oluşacağı anlaşılmaktadır. Ülkemizde nitelikli iş gücünü koruma ve geliştirmeyi öngörmeyen, yerli mühendis, mimar, şehir planlamacılarımızı kendi ülkesinde ikinci sınıf, ucuz iş gücü konumuna düşürecek bu uygulamayla emek sömürüsü yoğunlaşacak, ülkemizin dışarıya bağımlılığı artacaktır.

Sayın milletvekilleri, bütün bu söylediklerimizin odak noktası demokrasidir. Ülkemizde demokrasi açığının olduğu, son yaşadığımız olaylardan anlaşılmıştır. Demokrasi açığını kapatmak, ilk önceliğimiz olmalıdır. Demokrasi, toplumsal barışı sağlamaktır. Başkasının özgürlüğüne, farklı olanın fikrine saygı duymadan yönetmek, düzen kurmak mümkündür ama toplumsal barışı bu şekilde sağlamak imkânsızdır. Gerçek demokrasi, askerî vesayet başta olmak üzere, türlü vesayetten kurtulmayı hedefler. 15 Temmuzdan bu yana yaşananlar toplumsal barış ve demokrasinin öne çıkması yönünde bir kapı aralamıştır, umarım bu kapı iktidar tarafından kapatılmaz ve bir büyük uyanışa vesile olur. Muhalefet şu ana kadar bu konuda iyi bir sınav verdi, iktidar çevresi de ilk öfkeli tepkisellikten uzaklaşmaya başladığı izlenimini veriyor. Umarım bu olay büyük bir gözaltı ve baskı rejimine vesile olmasın, umarım OHAL olağan hâle gelmesin.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)