GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Kocaeli Milletvekili Haydar Akar'ın, (2/839) esas numaralı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/52) münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:118
Tarih:26.07.2016

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aslında bu madde üzerinde Haydar Akar konuşacaktı, ben başka bir konuyu konuşacaktım.

REŞAT PETEK (Burdur) - İmdada yetiştin.

UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) - Evet, imdada yetiştim.

Ama ben yine bildiğim konuyu konuşacağım müsaade ederseniz o da şu: O akşam, darbe girişiminin olduğu akşam, Parlamentoya ilk gelen milletvekillerinden bir tanesiyim. Burada diğer siyasi partilerden de değerli milletvekili arkadaşlarım vardı, Sayın Bakanla da beraber bir mahzende -mahzende demeyeyim- bir yerde sabaha kadar bekledik, oranın da ne kadar kötü bir yer olduğunu gördük. Ama gelinen tabloda bin yıl düşünsem, değerli milletvekilleri, yüce Meclisin, Parlamentonun bombalanacağı aklımın ucundan geçmezdi.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Ben de ordaydım.

UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) - Evet, Ramazan Bey de oradaydı, değerli milletvekilleri, tek tek sayarsam 50'nin üzerinde milletvekili vardı, burada olamayanlar vardı, yüreği burada olan milletvekili arkadaşlarım vardı, hepsini şükranla anıyorum. Bu konuda yüce Parlamento, Gazi Meclis olduğunu bir kere daha tescil etti.

Ben, dün bir televizyon programında söyledim, burada bir kere daha ifade edeyim değerli arkadaşlar, o da şudur: Burada, yüce Meclisin, Parlamentonun arkasında "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir." diyor. 26'ncı Dönem açısından karşı tarafa da bir tabela asmamız lazım, ona da "Söz konusu olan vatansa gerisi teferruattır." dememiz lazım. Böyle bir Meclis tablosuyla karşı karşıya kaldık. O nedenle bu çok önemlidir. Bana göre, Meclis bu anlamda önemli bir sınavdan geçmiştir.

Ben aslında bu konuşmayı yapmadan evvel -Sayın Bakan eğer beni lütfeder dinlerse... Adalet Bakanı beni dinlememekte ısrar ediyor. Aslında avukatlar iyi konuşur, dinlemiyorsa demek ki bizde bir problem var- Sayın Bakan önce sizinle konuşmak istiyordum ama bu konuşma birden, aniden geldi. Bunu sizinle paylaşmak istiyorum. Bakın, darbe girişiminin olduğu akşam Artvin'de de ilginç olaylar oldu Sayın Bakan. Bunu geçen Orman ve Su İşleri Bakanımıza da arz ettik ama sizin de bilmenizi istiyorum.

Özellikle, bakın, darbelerden eğer bir kent çok zorluk çekmişse bu kentlerin başında Artvin geliyor değerli milletvekili arkadaşlarım. 12 Eylül 1980 darbesinde gerçekten hemen hemen her eve bir piyango vurmuştur Artvin'de. O darbenin olduğu tarihlerde ben 16-17 yaşlarındaydım, gençtim, çocuktuk daha doğrusu, darbenin ne olduğunu bilmiyorduk. Evler basıldı, insanları aldılar; kış vakti Çoruh'a, soğuk sulara soktular, işkencelerle öldürdüler. Artvin öğretmen okulu bir işkence merkezi hâline dönüştürüldü. O nedenle, biz 12 Eylül darbesinin ne olduğunu bilen bir nesilden geliyoruz. Eğer bunu bir parti olarak da anlatmamız gerekiyorsa Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Başkanlığını, onun kurumlarını, partinin bütün kimliğini bir anlamda hapsettiler değerli arkadaşlarım. O nedenle, biz darbelerin ne olduğunu bilerek, mağduriyeti yaşayarak buraya geldik.

Şimdi, bir olayı paylaşmak istiyorum Sayın Bakan. Bunu özellikle Adalet Bakanı olarak sizin bilmenizde yarar var. Bakın, 9 tane isim sayacağım Hopa'da. Bu isimler: Ziya Civelek, Savaş Taner Topal, Volkan Aydın, Ufuk Akbıyık, Erkin Koray Civelek, Akın Yılmaz, Çağdaş Taylant Yılmaz, Mehmet Çelik ve Tanju Topal. 9 genç, pırıl pırıl çocuk, Sayın Bakan. Büyük bir hukuki hata yapılmış burada, gerçekten büyük bir hukuki hata yapılmış. Yani, bir kent düşünün, bir kentte insanları paldır küldür o akşam... Tabii, insanlar doğal olarak -halkımızın göstermiş olduğu refleks gibi- Hopa'da da sokağa çıkıyorlar neden böyle bir darbe girişimi yapıldı diye.

Daha ilginç olan olay: Tabii, sürekli olarak bir toplumsal uyanışın olmuş olduğu, devrimci tabanın yoğun olduğu bir kent Hopa. Hopa'da da insanlar sokağa çıkınca polis de halkı sokağa davet ediyor, bunlar şaşırıyorlar çünkü yıllardır Hopa'da gençler sokağa çıkıyorlar, polis bugüne kadar bunların önüne engel koyuyor niye sokağa çıkıyorsunuz, neden böyle demokratik eylemleri gösteriyorsunuz diye. Şimdi, o akşam böyle bir refleks ortaya çıkınca gençler şaşırıyorlar ve diyorlar ki: "Acaba ne oldu bu ülkede?" Onlar da aslında darbeye karşılar, darbe karşıtı söylemler geliştirmek istiyorlar ama ne yazık ki güvenlik görevlilerinin bu tavrını görünce, tepki gösterince "Vay efendim, sizler de bu darbe girişimiyle alakalı FETÖ terör örgütüne destek veriyorsunuz." diye kalkıyorlar apar topar... Savcı da burada biraz aceleci davranıyor -işgüzarlık gösteriyor demiyorum yani kullandığım kelimelere dikkat etmek istiyorum- o akşam bir cadı avı başlatılıyor, 12 genç derdest ediliyor, ifadeleri alınıyor, savcılığa götürülüyor, polise götürülüyor ve bu 12 gençten 3'ü ilk aşamada serbest bırakılıyor, itiraz üzerine serbest bırakılıyor; 9 genç ne yazık ki şu anda Artvin Kapalı Ceza ve Tutukevinde tutuklu olarak bulunuyorlar.

Çok önemli bir hukuki hatayla karşı karşıyayız değerli milletvekili arkadaşlarım. 9 genç, 15 Temmuz tarihinden bugüne kadar Sayın Bakan, tutuklu olarak bulunuyorlar. Gerçekten büyük bir hukuki hata var, öyle büyük bir hukuki hata ki Artvin'de, Hopa'da, bulunduğumuz yerlerde gerçekten büyük bir rahatsızlık var. Bunu savcıya avukatlar anlattı, anlatamadılar. Aileleri ben tanıyorum, çocukları tanıyorum; inanılmaz bir tablo var.

Siz yöre milletvekili olarak benim bu konudaki samimiyetime inanıyorsanız lütfen Sayın Bakan bunu bir not alın. İlgili cumhuriyet savcısıyla konuşmanın zor olduğunu biliyorum, olayın yargıya intikal ettiğinin bir hukukçu olarak da farkındayım ama gerçekten tarihsel bir hukuki hatayla karşı karşıyayız. Bu gençlerin özgürlüklerine bir an önce kavuşmasını yüce Meclis, yüce Parlamento aracılığıyla sizlere ifade ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)