GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Başbakanlığın, Anayasa'nın 120'nci maddesi ile 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu'nun 3'üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine göre, ülke genelinde 21/7/2016 Perşembe günü saat 01.00'den itibaren doksan gün süreyle olağanüstü hâl ilan edilmesine dair 20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı'na ilişkin tezkeresi (3/812) münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:117
Tarih:21.07.2016

LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Hükûmet tezkeresi üzerinde şahsım adına söz aldım. Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; grubumuz adına konuşan sözcümüz olağanüstü hâl tezkeresine ilişkin bu kararın ve oylamanın niçin uygun olmadığına dair gerekçelerimizi izah etti; ben kendi bakış açım çerçevesinde buna devam etmeye gayret edeceğim.

Değerli arkadaşlarım, bütün konuşmacılar anlattılar, 15 Temmuz gecesi Türkiye tarihinin bir milat gecesidir. Türkiye tarihi yazıldığında ileride, 15 Temmuzdan önce bir safha olacaktır, 15 Temmuz gecesi çok önemli bir yer tutacaktır, 15 Temmuzdan sonraki günler de çok ama çok önemli bir yer işgal edecektir Türkiye tarihinde. 15 Temmuz gecesinde çeşitli duyumlar aldığımız, bazı hareketler duyulduğu istihbaratı geldiğinde derhâl Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezine gittiğimizde biz değerli milletvekilleri o anda bize gelen duyumların ötesinde gözlemlere tanık olduk. Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Merkezi Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nı tam karşıdan gören bir mevkidedir ve Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nın bombalandığına ya da helikopterlerle ateş açıldığına bizzat tanık olduk. Şimdi, olayların ardındaki gelişmeleri izliyoruz, Sayın Cumhurbaşkanının yaverinden herhangi bir haber gelmediği, eniştesinden darbeyi öğrendiği, Millî Güvenlik Kurulu üyelerinin birbirinden haberi olmadığı, MİT Müsteşarının haber verme konusunda, teyit etme konusunda bir zaman beklediği anda değerli arkadaşlarım, AKP'li değerli yöneticiler bu darbe girişimini Cumhuriyet Halk Partisinden öğrenmiştir. O anda, salonda bulunan Sayın Mustafa Elitaş, salonda bulunan Ayşe Nur Bahçekapılı, Sayın Naci Bostancı tarafımca bizzat aranarak "Arkadaşlar, Cumhurbaşkanlığı Sarayı bombalanıyor, dikkatli olun, bu çok ciddi bir darbe girişimidir." dedik. Siz, ne yaverlere güvenin ne MİT'e güvenin, şu Cumhuriyet Halk Partili kardeşlerinize güvenin. (CHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Herkes burada. Olayın vahametini biz gözlerimizle gördük değerli arkadaşlarım. Derhâl Genel Başkanımızı uçaktan indikten sonra bilgilendirdik, güvenli bir yere alınmasını temin ettik, Genel Başkanımızın yaptığı açıklamadan sonra buraya geldik ve burada, hep beraber kucaklaştık. Ne adına? Millî irade adına.

Evet, bizim AKP'yle sorunumuz var, biz AKP'yle pek çok konuda anlaşamıyoruz, biz AKP'nin iktidardan gitmesini istiyoruz, ama değerli arkadaşlar, biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Adalet ve Kalkınma Partisiyle hesaplaşmamızı millet önünde yapmak istiyoruz, milletten alacağımız oyla iktidara gelmek istiyoruz. (CHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Şimdi, bu tablodan sonra, 15 Temmuza kadar burada konuşulan, ifade edilen hiçbir konuşmanın anlamı kalmamıştır. O gün Cumhuriyet Halk Partisinin net duruşu, darbeye karşı net duruşu, zor durumda olan bir iktidar partisine, zor durumda olan bir demokrasiye olan duruşu, bir terör örgütüne karşı olan duruşu, çok net bir duruşu, canı pahasına burada herkes tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu Meclis, bombalar altında tarihî bir gece yaşamıştır, sabaha kadar. Biz, o sabaha kadar oturduğumuz sığınaklardaki anılarımızı daha sonra sizlerle paylaşacağız; AKP'lisi, CHP'lisi, MHP'lisi, bütün kardeşlerimiz, Meclis Başkanımızın başkanlığında, Adalet Bakanı, diğer bakanlar, biz birbirimizin yüzüne baktığımız zaman, 15 Temmuz gecesini artık siyasette zaten bir milat olarak kabul ettik.

O gün niçin buraya geldik biliyor musunuz değerli arkadaşlarım: Bu, sadece AKP'nin sorunu değil, bu Türkiye'nin sorunuydu, Cumhuriyet Halk Partisinin sorunuydu, HDP'nin, MHP'nin, bütün siyasi kurumların sorunuydu, demokrasi sorunuydu. Arkadaşlarımızla görüştük ve dedik ki "Aman, Meclisi çalıştıralım ve olağan usullerle Meclis çalışmaya devam etsin. Yurttaşlarımız Meclisin çalışmasını görürse, o olağan duruma geldiğimizi görürse, moralleri artar, darbecilerin morali bozulur." ve olağanı bir an önce gerçekleştirelim diye buraya geldik, tarihî bir oturum gerçekleştirdik. Ertesi gün, AKP grup başkan vekillerimiz burada, hepsiyle yaptığımız görüşmede, bu geçtiğimiz hafta, bu hafta Meclisin mutlaka ve mutlaka çalışması gerektiğini, mutlaka olağan bir durumun sergilenmesi gerektiğini ifade ettik değerli arkadaşlarım. Çünkü, 15 Temmuz gecesi bu terör örgütünün yarattığı darbe girişimi sonuç verseydi bizi bekleyen tablo, sıkıyönetim, olağanüstü hâl, gözaltılar, ileride haksız tutuklamalar, mahkemeler, çok karanlık bir tablo olacaktı. Biz bu karanlık tabloyu biliyoruz. 27 Mayısta asılan Adnan Menderes'in travmasını bu toplum atlatabildi mi? 12 Martta asılan Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının travmasını bu toplum atlatabildi mi? 12 Eylülde asılan 50'ye yakın arkadaşımızın -sağdan soldan- travmasını bu toplum atlatabildi mi? Biz darbeleri çok iyi biliyoruz, darbelerin neye yol açtığını biliyoruz. İşte, bir darbe olsa idi gerçekleşecek olan olağanüstü hâl ya da sıkıyönetim uygulamalarının önüne geçmek, Türkiye'den darbe tehlikesini bertaraf etmek ve Türkiye'yi olağan bir süreçte götürmek açısından çok önemli katkılar verdiğimize inanıyorum ve Meclisin çalışmasının da buna çok önemli katkı sağladığını düşünüyorum.

Değerli arkadaşlarım, biz işte bu olağanüstü hâle bundan dolayı karşıyız. Yani, tüm partilerin -hemen hemen- pek çok siyasi çatışmanın içerisinden geçmiş, kutuplaşmadan geçmiş siyasi partilerin, uzun yıllardan sonra, üzerinde normalleşmek için anlaştığı bir ortamda olağanüstü hâlin tekrar tartışılması, şu andaki olağan bir tabloyu bozucu bir hâl alacaktır. O nedenle karşıyız. Biz siyaset kurumu olarak sorunlarımızı çözebiliriz. Bu karşılaştığımız darbe tehlikesi, onun süreci, sonuçları ve bundan sonra yapılacakları Parlamento çatısı altında birbirimizi ikna ederek çözebiliriz.

Bakın, şimdi, gelen yasalarda birbirimize soruyoruz: "Hangi maddeye karşısınız?" Bir güzel ortam yakaladık, bu ortamı bozmayalım, buna ihtiyacımız var. Biz de demokratik yollardan siyasetin yürümesini, kararların alınmasını istiyoruz ve bu belanın savuşturulmasını tek başına AKP'nin yapamayacağını da gördük değerli arkadaşlarım. Katkı vermek istiyoruz sizlere, yanınızda olmak istiyoruz. Bu FETÖ tehlikesinin daha sürdüğünü görüyorum ben, süreceğini görüyorum. Ortada daha başka büyük tehlikeler var. Bu tehlikeler karşısında iktidar partisi yalnız kaldığında pek çok yanlış da olabilir. Gelin, gücümüzü birleştirelim. Bunun yolu olağanüstü hâl değildir, olağanüstü hâlde Meclisin devre dışı kalmasıyla sorun çözülemez. Beraber olursak sorunları çözebiliriz, olağanüstü hâl bu nedenle önemlidir. (CHP sıralarından alkışlar) Biz bu tablo içerisinde olağan yöntemlerle bu olağanüstü durumu aşacağımıza inanıyoruz, çok kararlıyız bu konuda. Cumhuriyet Halk Partisi olarak demokrasiyi korumak, insan haklarını korumak, temel hak ve özgürlükleri korumak adına getirilecek olan olağanüstü hâlin de olumsuz tehlikeler yaratacağına inanıyoruz. Bu uygulama eğer kötü uygulanırsa -iktidar partisini ve devlet aklını soğukkanlılığa ve basirete davet ediyoruz- biliniz ki çok kötü uygulamalar önümüze geldiğinde, eğer 15 Temmuz gecesi darbe başarılı olsaydı Türkiye hangi kötü sonuçla karşılaşacaksa bu kötü uygulamalardan daha da kötü sonuçlar doğabilir değerli arkadaşlarım. Çok dikkatli olmak lazım, bunun bir garantisi yok, bunun hiçbir şekilde bir garantisi yok. Hata her zaman yapılabilir. Şu ana kadar gördüğümüz pek çok hata var, şu ana kadar gördüğümüz pek çok usulsüzlük var. Bu tehlike AKP'yi, ne yazık ki, başka bir tehlikeyle karşı karşıya getiriyor.

2002 yılında 30 Kasımda, uzatılmamak suretiyle kalkan olağanüstü hâli "Biz olağanüstü hâli kaldırdık." diyerek demokrasi manifestosuna yazan AKP, seçim "billboard"larına asan AKP ve iktidar partisi maalesef bugün çok ironik bir durumla karşı karşıya ve 12 Eylül Askerî Darbe Dönemi'nde çıkartılmış olan Olağanüstü Hâl Kanunu'nu uygulamak için bugün burada, birazdan oylama yapacağız. Arkadaşlar, biz anayasa tartışmalarında "Darbe dönemi hukukunu da temizleyelim." dedik, bunlar da vardı işin içerisinde.

Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi sizlere öneriyor: Bu yol yanlış bir yol, bu yolda gitmek, ısrar etmek yanlış ama anlaşılıyor ki bu yola birazdan oylarınızla onay vereceksiniz. Uygulamalarda çok dikkatli olmak gerekiyor, uygulamalarda yapacağınız en ufak bir hata Türkiye'yi çok başka kırılganlık noktalarına götürebilir; Türkiye'yi böyle bir tehlike bekliyor, iktidarı da böyle bir tehlike bekliyor. Biz de muhalefet olarak böylesine kritik bir süreçte sizlerle yardımlaşmak istiyoruz, birbirimize elimizi uzatmak istiyoruz. Elimizi tutun. Tuttuğunuz bu el, işte, darbe gecesini size nasıl haber veriyorsa FETÖ tehlikesinin temizlenmesinde aynı oranda destek verecektir, bundan hiç kuşkunuz olmasın. Cumhuriyet Halk Partisi laik cumhuriyetten yana, Cumhuriyet Halk Partisi demokratik, sosyal hukuk devletinden yana, Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye'den yana. (CHP sıralarından alkışlar) Onun için, olağanüstü hâl eğer onaylanacaksa zarar görmeden...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Gök, bir dakikalık bir müddet ekliyoruz efendim.

LEVENT GÖK (Devamla) - ...Türkiye'de yaratacağı tahribatı engellemeniz gerekiyor.

Türkiye'de bu süreç bir trol gibidir değerli arkadaşlarım, alttan girer de herkesi sürükler, siz dahi farkına varamazsınız. Şu anda devleti saran bir korku var. İşte, o korkuyu yenmek gerekiyor. Kim acaba takiye yapmış, kendisini saklamış; kim gerçek, kim değil? İhbarlar olacak, başka şeyler olacak, belki en sevdiğiniz bir arkadaşınız gözaltına alınacak. Pek çok yanlışın yapılabileceği bir döneme gidiyoruz. Aman ha, dikkatli olun; aman ha, bin defa düşünüp bir defa iş yapın.

Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu olağanüstü hâli olağan yollarla aşacağımız düşüncesiyle sizlere, milletimize, Türkiye'ye katkı vermek açısından kabul etmiyoruz. Bu yolu o yüzden olağanlaştırmak ve Türkiye'yi normalleştirmek hepimizin başlıca görevidir diyor, hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)