GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:116
Tarih:20.07.2016

MUSTAFA BALOĞLU (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı üzerine şahsım adına söz aldım. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, 16 Temmuz akşamı Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve devlet kurumlarının içerisine sızmış teröristlerin işgal ve darbe girişimiyle karşı karşıya kaldık. Bunları kınıyorum ve o işgal girişiminden hemen sonra şanlı milletin şanlı evlatları sokaklara dökülerek bu darbe girişimini geri püskürtmüş ve akamete uğratmıştır. Bu şanlı milletin şanlı evlatlarını saygıyla selamlıyorum. O anda tankların üzerine çıkan, tankların önünü kesen, kurşunlara göğsünü siper eden, yine, bütün, evlerinde, sokaklarda tepki gösteren bütün vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum. Gazilerimize acil şifalar diliyorum. Şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum, ailelerine sabırlar diliyorum.

Tabii, devletin içerisine sızmış bu teröristler bugüne kadar hiç boş durmadılar, bundan sonra da boş durmayacaklar. Bunlara karşı da tüm önlemlerin alınacağını ve özellikle bu girişimde bulunanların hakkında her türlü cezai tedbirin alınacağını buradan söylemek istiyorum.

Biraz önce Türkiye Barolar Birliğiyle birlikte il baro başkanlarımızın Meclisimizi ziyareti gerçekleşti. Bunun çok önemli olduğuna inanıyorum. Fakat bunların içerisinde paralel yapıya mensubiyeti bütün Konya halkı tarafından bilinen, hakkında paralel yapıya mensubiyetiyle ilgili defalarca suç duyurusunda bulunulmuş ve hatta baro tarafından paralel yapı toplantılarında alınan kararların baroda uygulandığıyla ilgili disiplin soruşturması açılmış Konya Baro Başkanının buraya gelebiliyor olmasını ve bu millî iradenin tecelligâhı olan Meclis çatısı altında bulunabiliyor olmasını kınıyorum ve bu arkadaşa karşı değerli Konya milletvekillerimizin Meclisin dışında göstermiş olduğu tepkiyi çok önemsiyorum, onlara teşekkür ediyorum ve onların arasında bulunmamaktan dolayı duyduğum derin üzüntüyü sizlerle paylaşmak istiyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu bir aymazlıktır, bu bir onursuzluktur.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Bravo Mustafa Bey!

MUSTAFA BALOĞLU (Devamla) - Paralel yapıya mensubiyeti herkes tarafından biliniyor olan bir baro başkanının bu Meclis çatısı altında bulunabiliyor olmasını, o mensubiyet tarafından bombalanmış olan millî iradenin tecelligâhı bir çatının altına gelebiliyor olmasını tekrar kınıyorum, bir aymazlık olarak kabul ediyorum.

MEHMET METİNER (İstanbul) - Birkaç rektör de burada ağırlandı, onları da söyle, milletin Meclisinde.

MUSTAFA BALOĞLU (Devamla) - Yani onlara da gerekli tepkiyi gösteriyorum ve tekrar söylüyorum, keşke ben de burada olsaydım, keşke o değerli, şerefli Konya milletvekillerimizin arasında ben de bulunsaydım ve onların gösterdiği tepkinin kat kat üzerine tepkiyi onlara gösterseydim. Aslında çok ifade kullanmak istiyorum ama bu kürsü bu ifadeleri kullanmama engel oluyor, aldığım terbiye bu kürsüde bu ifadeleri kullanmama engel oluyor.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; devletin ekonomik ve toplumsal hayata müdahalesi dönemler itibarıyla gerek içerik gerek kullanılan araçlar bakımından farklılık göstermektedir. Devlet müdahalesinin önemli araçlarından biri olan düzenlemeler hem bireyler hem de işletmeler için önemli faydalar getirmektedir. Küreselleşmenin etkilerinin hayatın farklı alanlarında hissedildiği günümüzde uluslararası göçle ilgili gelişmeler de bu olgudan nasibini almaktadır. İnsanlık tarihi kadar eski bir olgu olan insan göçü, özellikle günümüzde, küreselleşmenin etkisiyle farklı bir boyut kazanmıştır. Günümüzde göç olgusu sadece kendiliğinden gelişmemekte, devletler tarafından da kontrol edilmekte ve yönlendirilmektedir. Özellikle, iş gücü göçü bu etkinin hissedildiği alanların başında gelmektedir.

Ülkemiz 1980'li yıllara kadar iş gücü göçü konusunda kaynak ülkeyken 1990'lı yıllardan itibaren geçiş ülkesi, günümüzde hedef ülke konumuna gelmiştir. Bu değişim, kendini çalışma iznine ilişkin sayısal verilerde de açık bir şekilde göstermektedir. Uzun yıllar boyunca birkaç bin düzeyinde kalan çalışma izni başvuru sayıları son yıllarda hızlı bir artış göstermiş, özellikle 2009 yılında 10 bin düzeyinde olan başvuru sayısı 2015 yılında 80 bine yaklaşmıştır. Çalışma izni muafiyeti kapsamında ülkemize gelenler de eklendiğinde çalışmak amacıyla ülkemize gelenlerin sayısının 150 binlere yaklaştığı görülmektedir.

19'uncu yüzyıl dünyasında tarım ürünleri toplama ve işleme amacıyla güçlü, kuvvetli, genç ve cesur kişilerden oluşan iş gücü talep görürken bilgi çağı olarak nitelendirilen günümüzde, nitelikli, üstün yetenekli ya da girişimci özelliklere sahip iş gücü talep görmekte ve cazip fırsat ve imkânlar sunan ülkeler tarafından çekilmeye çalışılmaktadır. Fakat, başka bir deyişle "beyin göçmeni" olarak kabul edilen uluslararası nitelikli iş gücü, rahat çalışma imkânı sağlanan ülkelere doğru kayış göstermektedir. Ülkeler de bu hareketli rekabet ortamında etkin olma becerisini geliştirmek zorundadırlar. Buna mukabil, vasıfsız, eğitimsiz ya da toplumsal ekonomide yük oluşturabilecek niteliksiz iş gücü için de kabul edilmemek ve her geçen gün vize ve oturma izinlerini zorlaştırıcı göçmenlik politikaları uygulanmaktadır. Çalışma izinleri verilme yetkisinin farklı kurum ve kuruluşlarda olması, mevzuat dağınıklığı gibi nedenlerle çıkarılan 4817 sayılı Kanun amacına tam olarak ulaşamamıştır. Serbest bölgelerde çalışacak yabancılara Ekonomi Bakanlığınca verilen izinlerin yükseköğretim kurumlarında çalışacak yabancı akademisyenlere, üniversite yönetim kurulu kararı ve Yükseköğretim Kurulunun İçişleri Bakanlığına bildirimiyle çalıştırılmasının hâlâ devam ettiği görülmektedir.

2003 yılından itibaren ülkemize çalışmak için gelenlerin sayısında ciddi ve anlamlı artışlar yaşanmıştır. Yabancıların çalışma izni başvuru sayıları 2009 yılında yaklaşık olarak 10 bin iken 2015 yılı sonunda 80 bine ulaşmıştır. Ülkemizde son on yılda ekonomi politikaları açısından yakalanan istikrar ülkeyi yabancı yatırımlar için cazip bir ülke hâline getirmiştir. Dolayısıyla söz konusu gelişmelerin gerisinde kalan 4817 sayılı Kanun ve ilgili yönetmeliklerin gözden geçirilmesi gereği ortaya çıkmıştır. Özellikle uluslararası nitelikli iş gücünü ülkemize çekebilmek adına gerekli altyapı bu kanunla sağlanamamaktadır. Prosedür kanun olarak hazırlanmış bulunan 4817 sayılı Kanun kapsamında verilen izinler İçişleri, Dışişleri, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca yapılacak 3 ayrı işlem neticesinde uzun bürokratik süreçlerden sonra geçerli olmaktadır.

Türkiye'nin sınır ülkelerinde yaşanan savaş ve istikrarsızlıklar nedeniyle ülkemize gelen ve 6458 sayılı Kanun'un 91'inci maddesi uyarınca geçici koruma sağlanan yabancıların kayıt dışı çalışmalarının önüne geçilmesi, çalışma izni ve Türk vatandaşlarının istihdamı olumsuz etkilenmeyecek biçimde çalışmalarına imkân sağlanmasına uygun bir mevzuatın hayata geçirilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda ulusal ve uluslararası mevzuata uyumlu, ülkemizin ihtiyaçlarına uygun yabancı istihdam politikalarının belirlenmesini içeren, nitelikli yabancı yatırımcılar ve çalışanlar açısından ülkemizin çekim merkezi olmasına katkı sunan, ülkemizde çalışacak tüm yabancılar için uygulama birliği sağlayan yeni bir kanuna ihtiyaç duyulmaktadır. Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı, Avrupa Birliği üyelik sürecinin ön gereği olarak, 3'üncü Fasıl başta olmak üzere ilgili fasıllar gereğince uyum sağlamakla yükümlü olduğumuz müktesebat, Birleşmiş Milletlerin Tüm Göçmen İşçilerin ve Aile Fertlerinin Haklarının Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşmelerde yer alan koruyucu hükümler, Dünya Ticaret Örgütünün Hizmet Ticareti Genel Anlaşması kapsamında mallar ve hizmet sektörüne yönelik düzenlemeler dikkate alınarak ve etkin sosyal diyalog mekanizmaları işletilerek hazırlanmıştır.

Bu bağlamda, tasarıyla getirilecek olan yeni düzenlemeler: Uluslararası İşgücü Politikası Danışma Kurulunun oluşturulması, çalışma izinlerinin verilmesinde uygulama birliğinin sağlanması, çalışma izni muafiyetinin Bakanlıkça verilmesi ve kapsamının yeniden düzenlenmesi, nitelikli yabancı yatırımcılara ve çalışanlara önemli haklar sağlayan süresiz çalışma izni yani "turkuaz kart" verilmesi, yabancı bilim adamı ve araştırmacılar ile AR-GE personeline çalışma izni verilmesinde önemli kolaylıklar sağlanması, geçici veya proje bazlı çalışacak mimar ve mühendislere sürecin kolaylaştırılması, ön lisans ve lisans düzeyinde eğitim gören yabancı öğrencilere kısmi süreli çalışma izni verilmesi, çalışma izinlerinin sınırlandırılmasında Bakanlar Kuruluna yetki verilmesi.

Yine, 4817 sayılı Kanun kapsam dışı kaldığından farklı uygulamalarla kamu kurumlarınca verilen çalışma izinleri; yabancı akademisyen, sanatçı, sporcu, antrenör, serbest bölgelerde çalışacaklar gibi yapılan düzenlemeler de tek çatı altında, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından bunlar düzenlenecektir.

Kanunun ülkemize, milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Hepinizi saygı ve muhabbetle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)