GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hukukuna Göre Kurulmuş Olan Üniversitelerin Karşılıklı Tanınmasına Dair Milletlerarası Anlaşmaya Ek Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:115
Tarih:19.07.2016

CHP GRUBU ADINA LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 396 sıra sayılı Kanun Tasarısı üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum. Bu arada bizi izleyen yüce milletimizi de saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün burada Parlamentoyu çalıştırmakla çok önemli bir iş yapıyoruz. Türkiye çok önemli ve kritik bir süreçten geçiyor. 15 Temmuz gecesi yaşadığımız o kabus dolu dakikalarda, -Türkiye'nin demokrasisine, anayasal düzene ve parlamenter rejimine dönük darbe teşebbüsünün milletçe göğüslendiği- tüm siyasi partilerin Meclis çatısı altında can güvenliklerini tehlikeye atarak, bombalar altında demokrasiyi ve anayasal düzeni, millî egemenliği ve Türkiye Büyük Millet Meclisini sahiplenmesi Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en önemli milat noktalarından bir tanesidir. Sıradan bir gece geçirmedik 15 Temmuzda. Burada darbeyi yorumlayıp darbe olduğu teşhisini -noktasını- koyan bütün siyasi partiler soluk almadan derhal Meclise geldiler ve Mecliste, uçak sesleri arasında, bombalar arasında, bombaların açtığı gürültü, bombaların yol açtığı tahribat, toz duman arasında bu Meclise sahip çıkmaya çalıştılar. (CHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar) O gün burada yaşananlar sıradan bir olay değildi. O gün burada AKP'li, CHP'li, MHP'li ve haber gönderen HDP'li arkadaşların yürekleri, can güvenlikleri tehlikede de olsa herkes buradan haykırdı ki "Türk halkının bir tek ferdinin başına bir şey gelmesin, gelecekse bizim başımıza gelsin, biz madem milletin vekilleriyiz, onlara layık olmaya çalışıyoruz, Gazi Meclise layık olmaya çalışıyoruz ve biz bu Mecliste bu darbeyi önleyecek kararlılığı göstermek için buradayız." (CHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu özel ve anlamlı davranış, bence bütün siyasi paradigmaları yerle bir etmiştir. O gün burada, darbecilerin almak istediği moral desteği, görmek istediği moral desteği Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri çökertmiştir. Halkımız Meclisimizle bütünleşerek bir darbe teşebbüsünü çok ama çok önemli bir şekilde göğüslemiş ve Türkiye'nin yıllarca geriye gitmesine neden olabilecek çok kötü bir senaryoyu, çok kötü bir olayı burada cesaretle önlemiştir. Burada buna katkı sağlayan tüm halkımıza, şehit olan asker ve polislerimize, hayatını kaybeden tüm yurttaşlarımıza, tüm demokrasi şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Bu konuda, tankların karşısında, uçak bombaları altında hayatını ortaya koyarak demokrasi mücadelesini kazanan Türk milletini saygıyla selamlıyorum.

Evet, o gün dünya ülkeleri tarafından da ilgiyle ve ibretle izlenen bu tarihî olay, işte, bu salonda gerçekleşti değerli arkadaşlarım. Bu salonda bütün milletvekilleri, o bombaların yıkıcı etkisinden can güvenliklerini koruma kaygılarını bir kenara bırakarak demokrasi adına burada nöbet tuttular. Bunun bir anlamı var, bunun bir anlamı olmalı. Bundan çıkarılacak en büyük kazanım, Türkiye'de siyasi partilerin, parlamenter demokrasinin ne kadar önemli ve güçlü olduğu. Siyasi partilerin, meşruiyet sınırları içerisinde, iktidarın sadece ve sadece millet egemenliğiyle, seçimlerle değişmesi ilkesinin ne kadar yanında saf tuttuğunu göstermesi açısından da çok önemli bir sınav olmuştur.

Evet, bizim, iktidar partisiyle sorunlarımız var, onların yaptıkları pek çok uygulamayı benimsemiyoruz, tartışıyoruz ama biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak Türkiye'de iktidara gelmeyi ancak milletimizin helal oylarından yola çıkarak millî iradenin gerçekleşmesiyle bize verilecek iktidar göreviyle bu Mecliste ve hükûmette yerine getirme kararlılığı içerisindeyiz, başkaca hiçbir düşüncemiz yok. İşte, bu anlayış, bütün partilerin gösterdiği bu anlayış, Türkiye'de siyasette çok önemli bir döneme bizleri sokmaktadır değerli arkadaşlarım. Bu dönem bütün herkesin geçmişlerini ve siyasi backgroundlarını düşünerek birbiriyle uzlaşmayı, dayanışmayı, Türkiye'nin menfaatlerine, Türkiye'de yaşayan tüm yurttaşlarımız adına demokrasiyi, insan haklarını, hukukun evrenselliğini, yargı bağımsızlığını, velhasıl demokrasilerde olması gereken her türlü unsuru gerçekleştirmelerine tarihî bir fırsat sunmuştur. 15 Temmuz gecesi Türkiye'ye aslında çok önemli fırsat kapısı aralamıştır. Bunu fırsata dönüştürmek aklımızı kullanmakla mümkündür. Şimdi böyle bir ortamda hepimizin son derece soğukkanlı, son derece basiretli davranması gereken bir süreçten geçiyoruz.

Her darbe dönemlerinin, her darbe teşebbüslerinin çok yıkıcı etkisi olmuştur. Bu darbenin de yıkıcı etkilerini önümüzdeki günlerde göreceğiz ve tartışacağız. Bunun bizlere neler kaybettirdiğini, darbe teşebbüsünde bulunanların Türkiye'nin imajına ne kadar zarar verdiğini, ekonomisine ne kadar zarar verdiğini önümüzdeki günlerde çok yakından tespit edeceğiz. Şimdi bir başka yanlışın içine düşülmemesi gerekiyor. Bakın, 27 Mayıs... Bugün 27 Mayısı konuştuğumuz zaman aklımızda kalan en önemli hadise 27 Mayısta asılan Adnan Menderes ve arkadaşlarıdır. 12 Mart... 12 Marttan aklımızda kalan en önemli unsurlar, en önemli olaylar Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının asılmasıdır. Yine, 12 Eylülde 50'ye yakın olan idam aklımızda kalan yıkıcı sonuçlardır. İşte, darbe bunlara yol açan sonuçlar getirecekti. Türkiye'yi onarılması güç, telafisi güç olaylarla karşı karşıya bırakacaktı. Bunu milletimiz ve Meclisimiz önlemiştir. Bütün siyasi partiler, bütün devlet aygıtı bu konuda önemli bir görev yapmıştır.

Şimdi, böyle bir tarihî dönemeçten geçerken önümüzdeki sürecin nasıl yürütüleceği çok ama çok önemlidir. Bu dönemde yapılacak yanlışlıklar, duygusal davranışlar, kışkırtmalarla oluşturulabilecek, alınabilecek kararlar biliniz ki darbe başarılı olsaydı Türkiye'ye ne denli zarar verecek idiyse aynı zararı verecek durumdadır.

Şimdi, iktidar partisine, devleti yönetenlere çok önemli tarihî sorumluluklar düşmektedir. Kurunun yanında yaşın yanmadığı, gerçekten hukukun uygulandığı, gerçekten cezası olan herkesin cezasını çektiği ve yargı önüne çıktığı bir süreçte, suçu olmayanın, kurunun yanında yaşın yanmadığı bir süreç mutlaka ama mutlaka çok ciddi takip edilmelidir.

Bu arada, devletin kimi kurumlarında yapılan işten almalar, açığa almalar çok dikkatli takip edilmelidir değerli arkadaşlarım. Örneğin, bugün Millî Eğitim Bakanlığında 15 bin memurun açığa alındığı ifade ediliyor. İşte, buralarda düşülecek her türlü hata biliniz ki darbe başarılı olsa idi karşılaşacağımız sorun ne ise aynı oranda yıkıcı etkisini yapacaktır.

Çok dikkatli olmamız gerekiyor, çok soğukkanlı olmamız gerekiyor. Biz bu süreçte Türkiye'nin demokrasisinin, insan haklarının, temel hak ve hürriyetlerinin, Türkiye devlet aygıtının içerisinde örgütlenmiş şebekelerin temizlenmesi açısından her türlü katkıyı vermeye hazırız. Hukuk içinde kalarak, evrensel hukuk içinde kalarak ama daima adalet içinde kalarak bunları yapmak durumundayız. Buradan atılacak en kötü bir geri adım, biliniz ki Türkiye demokrasisini tartışılır hâle getirecektir. İnsan haklarını, temel hak ve hürriyetleri tartıştırmadan, sadece ve sadece suça giden kişileri yargılamak ve adaletin önüne çıkartarak, bir kabile devleti olmadan, bir aşiret devleti olmadan, gerçek bir hukuk devleti olarak davranmak durumundayız. Şu anda devlet aklının soğukkanlılıkla uygulayabileceği en önemli yöntem, adalet, yargı bağımsızlığı ve hukuktur değerli arkadaşlarım. Bu tablo göz ardı edildiğinde bizleri çok daha kırılgan bir yapı bekleyebilir.

Ben 15 Temmuz gecesi burada canı pahasına sergilenen bu olumlu havadan iktidarın, devlet aygıtının, devleti yöneten tüm kadroların, bütün siyasi partilerin gerekli dersi çıkardığını düşünüyorum, bunu ümit etmek istiyorum. Böyle bir tablonun Türkiye'yi çok ileriye götürmesi mümkündür, aksi davranışın Türkiye'yi çok geriye getirmesi de mümkündür. Bizim hedefimiz daima ileriye olmalıdır, bizim hedefimiz daima Türkiye'yi demokrasiyle tanıştırmak, taçlandırmak, daha da yükseltmek olmalıdır. Türkiye bunu aşacak güçtedir. Bu olumsuz tabloyu o gün kararlılıkla nasıl aşmışsak, bundan sonraki süreçte bütün partiler...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

LEVENT GÖK (Devamla) - Sayın Başkanım, bir dakikanızı alabilir miyim.

BAŞKAN - Buyurun.

LEVENT GÖK (Devamla) - ...samimi bir davranış içerisinde, Türkiye'nin menfaatlerini ve demokrasisini öne çıkaran bir anlayışla yola çıktıklarında, beraber olduklarında eminim ki Türkiye'yi çok daha fazla zenginlik bekleyecektir. Adalet duygusunun her alanda sürdürülmesi gerekiyor. Adaleti gerçekleştirecek olan devlettir. Sokağa çıkan vatandaşların adaleti gerçekleştirme, kişileri cezalandırma hakkı yoktur. Adaleti ancak, cezayı ancak devlet tesis eder. Bu konuda darbe gününde yaşanan kimi linç görüntülerinin de hesabı mutlaka sorulmalıdır. Devlet, büyük devlet olduğunu kanıtlamalıdır. Devlet, sadece ve sadece adaleti dağıtacak tek organ olduğunu kanıtlamak durumundadır. Sokağa teslim olmadan, bağımsız yargının öncülüğünde mutlaka ve mutlaka darbecilerden ve suça karışan herkesten hesap sorulmalıdır. Türkiye'nin önceliği buradadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

LEVENT GÖK (Devamla) - Türkiye'yi büyük bir beladan kurtaran ve darbe teşebbüsünü önleyen halkımıza, burada irade gösteren tüm siyasi partilerimize, siyasi parti genel başkanlarına, tüm devlet aygıtında bunu önlemeye çalışan herkese huzurunuzda bir kez daha teşekkür ediyor ve tüm Türkiye'yi, sevgili milletvekillerimizi, herkesi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (CHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)