| Konu: | MHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 113 |
| Tarih: | 14.07.2016 |
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi Grubu tarafından fındık üzerine, fındık üreticilerinin sorunlarının araştırılmasıyla ilgili verilen Meclis araştırması önergesi üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Fındık, ülkemizin en önemli tarım ürünlerinden biridir. Özellikle, Karadeniz Bölgemizin, doğuda Artvin ilinden batıda İstanbul Boğazı'na kadar 16 ilimizde ana geçim kaynağı, yaklaşık 5 milyon insanımızı da doğrudan ilgilendiren bir tarım ürünümüzdür ve ihracatımızda en önemli paya sahiptir. Nitekim, Türkiye, ihracatta geçtiğimiz sezon fındıktan 2 milyar 798 milyon dolar net gelir elde etmiştir. Bu sene de inşallah -şu anda kırk beşinci haftadayız- bu ihracat yaklaşık 2,5 milyara doğru gitmektedir, yedi hafta sonra neticeyi alacağız.
Değerli milletvekilleri, tabii, fındığın çok sorunu var; bunları belli başlı başlıklar altında şöyle sıralayabiliriz:
En önemli sorun, fiyat istikrarsızlığı. İkinci sırada, verimlilik yani verim düşüklüğü. Kalite bakımından ağaçlarda meydana gelen hastalıklar, depolama sorunları, doğal afetler, katma değeri yüksek ürünlere dönüştürememe -biraz önce sayın konuşmacının ifade ettiği gibi- Fındık Tarım Satış Kooperatifleri Birliğinin yani FİSKOBİRLİK'in sorunları, bölgenin göç sorunları; sorunlar çok, sorun yok demiyoruz ancak bu sorunlar yeni değildir; uzun yılların birikimiyle meydana gelen ve her biriyle ilgili Hükûmetimizin, AK PARTİ hükûmetlerinin verdiği büyük mücadelelerle bu sorunların çözümü birer birer yapılmaktadır.
Nitekim, AK PARTİ iktidara geldiğinde 2002 yılında -fiyat konusunda- fındık 1,5 TL idi bugünkü fiyatla -o gün, hatırlayanlar bilir, 1 milyon 500 bin TL idi; belki yeni nesil bunu hatırlamaz, altı sıfır atıldı paramızdan- ve dolar karşılığı da yaklaşık 93 sentti. Ben o günleri iyi hatırlıyorum çünkü FİSKOBİRLİK Genel Müdürüydüm. Ama gelinen sürede, on iki yıl sonra bugün bile, fındık fiyatlarının en düşük seviyede olduğu iddia edilen bir dönemde bile fındık fiyatları 3,5 doların üstündedir ve -Hükûmetimizin verdiği alan bazlı desteği de buna ilave edersek ki geçen ay ödemelere başlanmıştır- bu sene, 2016 yılında fındık üreticilerimize alan bazlı destek olarak Hükûmetimiz yaklaşık 850 milyon TL gibi bir destek vermiştir.
AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) - Eskiden beri veriliyor, sizin Hükûmet değil, Milliyetçi Hareket Partisi başlattı onu.
CEMAL ÖZTÜRK (Devamla) - Yani dönüm başına 170 TL. 10 dönümden 1 ton fındık elde edildiği düşünüldüğünde bu da 1.700 TL gibi bir rakama ulaşır ki bu destekle birlikte fındık fiyatları bugün bile yaklaşık 11 TL civarındadır. Dolayısıyla fiyatta gelinen durumu da dikkate almak durumundayız.
Verimlilik konusu, tabii ki Türkiye'nin önemli bir sorunu. Doğrudur, dünya fındığının yüzde 75'ini biz sağlıyoruz. Bizim de rakiplerimiz var başta İtalya olmak üzere ama en önemlisi komşumuz Gürcistan ve Azerbaycan son yıllarda fındık dikim alanlarını bir hayli genişletmişlerdir. Türkiye'de aslında geleneksel olarak Doğu Karadeniz Bölgesi'nde başta Giresun, Ordu, Trabzon illerinde fındık yetiştirildiği hâlde, son elli yılda Sakarya, Düzce, Bolu gibi, hatta Samsun Çarşamba, Terme ovaları bile fındık alanlarına dönüştürülmüştür. Ancak, son on iki yılda, istatistiklere baktığımızda, dünya fındık dikim alanları yüzde 26 genişlemiş, Türkiye'de de yüzde 25 genişlemiştir. Fakat, Türkiye'deki fındık rekoltesi yıllar itibarıyla dalgalanma göstermekte ve bu dalgalanmalar neticesinde de -bir türlü- fındık miktarında, fındık üretiminde bir istikrar yoktur. Bunun sebebi de elbette ki başta doğal şartlardır ama aşırı göç Doğu Karadeniz'deki fındık bahçelerindeki verimliliği maalesef düşürmüştür.
Tabii, Hükûmetimiz, başta Tarım Bakanlığı olmak üzere, bu sorunları günbegün takip etmekte ve gelinen noktada ki biz fındık bölgesi milletvekilleri olarak şubat ayında bir araya geldik, konuyla ilgili görüşlerimizi Tarım Bakanımızla paylaştık ve neticede Tarım Bakanlığımız Trabzon'da yapmış olduğu bir çalıştayda fındıkla ilgili en önemli 3 tane karar aldı. Bunların başında, bugüne kadar fındık rekoltesinin farklı platformlarda, farklı kurumlarla tespit edilmesi söz konusuydu. İlk defa, Türkiye'de, fındık rekoltesinin Tarım Bakanlığınca temmuz ayının ilk yarısında, yani ilk on beş gününde açıklanması kararlaştırıldı ki nitekim Sayın Bakanımız, sanıyorum pazartesi günü Türkiye'nin fındık rekoltesini açıkladı. Maalesef, bu sene rekolte düşük. Öyle gözüküyor ki 468 bin ton olarak açıklanan bu rekolte iç ve dış talebi karşılamaya yetecek bir miktar değil.
Tabii ki arz ve talep fındık fiyatlarının oluşmasında önemli bir faktör. Nihayet piyasa ekonomisinde yaşıyoruz. Elbette fındık müstahsilimizin Hükûmet olarak arkasındayız. Nitekim, son yedi yıldır uygulanan özellikle alan bazlı destek bunun bir göstergesi. Sadece fiyat bazlı değil, gübre desteği, onun dışında depolama desteği ki nitekim, bu Trabzon'da alınan kararlardan biri de oydu. Lisanslı depoculuğun özellikle Toprak Mahsulleri tarafından geçmişte yaptırılan depoların fındık müstahsilinin emrine verilmesi ve müstahsilimizin alivreci, emanetçi usulden kurtulmasıyla ilgiliydi bu ikinci alınan karar.
Yine, bizim fındık bölgesi milletvekilleri olarak aldığımız ve Tarım Bakanımıza, Bakanlığımıza ilettiğimiz konulardan bir tanesi de fındıkla ilgili, önümüzdeki dönemde özellikle fındık bahçelerinin ıslah edilmesi, alternatif ürünlerin teşvik edilmesiyle ilgili beş ana başlıkta Tarım Bakanlığımıza verdiğimiz raporlar vardı.
Değerli milletvekilleri, tabii ki ben demiyorum ki fındık müstahsilimizin sorunları yoktur. Böyle önemli bir ürünün, Türkiye'ye bu kadar katma değer, bu kadar ihracat geliri sağlayan bir ürünün konu edilip konu başlıklarıyla değerlendirilmesi ve ayrı bir başlık altında incelenmesi lazım. Bu, Meclisimizin takdiridir ama ben şahsi olarak, fındığa emek vermiş hem de fındık müstahsili olan, yıllarca da FİSKOBİRLİK Genel Müdürlüğü yapmış bir kişi olarak fındık meselesiyle ilgili özellikle dört ana faktörü dikkate almamız lazım diye düşünüyorum. Bunlardan birisi elbette ki müstahsildir ama fındığın tek başına müstahsil yönünün ya da fiyat yönünün ele alınması yerine tüketici yönünün de ele alınması, ihracatçı ayağının dikkate alınması ve en önemlisi de tacir ayağının yani Türkiye'deki fındık ticaretiyle ilgilenen insanların da dikkate alınması gerekir diye düşünüyorum. Âdeta bir masa düşünün, bu masanın tek başına üretici yönlü değil, biraz önce söylediğim gibi tacir, sanayici ve tüketici yönlü olarak da ele alınması lazım. Bugüne kadar maalesef hep fiyat yönlü tartışılmıştır. Biraz önce konuşan önerge sahibi partimizin yetkilisi, arkadaşımız FİSKOBİRLİK'ten bahsetti. Bakın, FİSKOBİRLİK'i ben bıraktığımda, Genel Müdür olarak 2004'te ayrıldığımda, doğrudur FİSKOBİRLİK çok güçlü bir konumdaydı. Belirttiğiniz rakamlar da hemen hemen benim rakamlarıma yakın, siz "233 milyon" dediniz, ben 248 milyon "cash" para bıraktığımı hatırlıyorum. FİSKOBİRLİK resmen batırılmıştır. Ama, bu batırma kesinlikle FİSKOBİRLİK'teki yönetim beceriksizliğinden ve Meclis dışı muhalefet dolayısıyladır. O günkü ve devamındaki FİSKOBİRLİK yönetimleri, Meclis dışı muhalefetin bayraktarlığını yaparak Hükûmete fındık üzerinden muhalefet etmek amacıyla hem fındığı hem de FİSKOBİRLİK'i bir yerde -sizin ifadenizle kullanmak istersek- batırma noktasına gelmiştir. Dolayısıyla, bu konuda, FİSKOBİRLİK'in yeniden yapılandırılması konusunda büyük gayret sarf etmiş bir kişi olarak söz söyleme hakkım olduğunu düşünüyorum.
Fındığın, fındık müstahsilinin her zaman yanında olduğumuzu ve olmaya devam edeceğimizi ifade ederek hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)