GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:112
Tarih:13.07.2016

CHP GRUBU ADINA UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 404 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın birinci bölümü hakkında grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.

Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz, ülkemizin daha çok üretmesini, ekonomimizin büyümesini ve halkımızın bu refahtan hakça pay almasını savunan bir anlayışa sahibiz. Daha çok üretmenin, daha çok büyümenin yolu ise daha fazla yatırımdan geçer. Dolayısıyla, yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik düzenlemeleri ülkemiz açısından her zaman yararlı görürüz. Ancak Türkiye'ye yatırım gelmiyor olmasının temel nedeni bu tasarıda yer alan ve bizim de çoğuna genelde karşı olmadığımız teknik düzenlemeler değildir. Yatırımcıların her ülkede baktıkları konular bellidir: Evrensel ilkelerin geçerli olduğu bir hukuk devleti, tarafsız ve bağımsız bir yargı, bir günden diğerine değişmeyen bir ekonomi düzeni, içeride toplumsal barış, dışarıda karşılıklı ulusal çıkarlara dayalı barışçı politikalar izleyen bir ülke.

Değerli arkadaşlarım, mahkemelerin bağımsızlığını ve tarafsızlığını yitirdiği, gazetecilerin, akademisyenlerin, yazan çizen aydınların cezaevine tıkıldığı bir ülkeye yatırımcı niye gitsin? Cumhurbaşkanının "Anayasa'yı tanımıyorum." dediği, halkın yarısının oyunu almış bir Başbakanın bir gecede değiştirildiği, toplumun her geçen gün yeni düşmanlar ilan edilerek kutuplaştırıldığı, dışarıda bir tek dostumuzun dahi kalmadığı bir ortamda yatırım gelir mi? İçeride toplumsal barışın sağlanamadığı, metropollerde patlayan canlı bombalar nedeniyle insanların sokağa çıkamadığı, çıkmaya korktuğu bir ortam var. Ben bu konuşmaya hazırlanırken Fransa'nın İstanbul Başkonsolosu terör tehdidi nedeniyle bugünkü millî gün resepsiyonlarını iptal etti, Konsolosluğu kapattıklarını duyurdu. Böyle güvensiz bir ortama hangi yatırımcı niye gelsin? Yolsuzlukla mücadelede iki yılda dünya çapında 13 basamak birden düşen bir ülkeye yatırım gelir mi? Son derece keyfî kayyumluk ve müsadere uygulamalarına bakan hangi yatırımcı koşa koşa Türkiye'ye gelir? Bırakın yabancı yatırımcıyı, yerli girişimcimiz dahi yatırım yapmaz ve nitekim yapmıyor zaten.

Yani, değerli arkadaşlarım, temel sorunumuz hukuk devleti meselesidir; öncelikli konumuz tarafsız ve bağımsız bir yargı ihtiyacıdır; gençlerimizi çağın gerekleriyle buluşturacak bir eğitim sistemi ihtiyacıdır.

Değerli arkadaşlarım, peki bu tasarı neden böyle apar topar önümüze geldi? Çünkü kriz kapıda, acil kaynak lazım. Ekonomi o kadar sıkışmış durumda ki kaynağını dahi sormadan yolsuzluk, rüşvet, her türlü illegal faaliyete batmış olabilecek paraların acil olarak sisteme sokulması lazım.

Daha önce komisyonda da ifade ettik. Bu paketin içeriğindeki yatırımı kolaylaştırıcı, teşvik edici teknik düzenlemelere birkaç ciddi mesele dışında karşı olmadık. Genel bir itirazımız var tabii ki, toplumun geniş kesimlerinin haklı beklentisini yansıtan bir itiraz bu. Bu Hükûmet madem 78 milyonun Hükûmeti, bu Meclis madem 78 milyonun Meclisi, yatırımlar için işverene, girişimciye yönelik destekte bulunalım ama aynı zamanda ülkemizin en büyük ana damarını oluşturan emekçilerimizin hayatına da dokunalım, teşvikler, kolaylıklar getirelim. Unutmayalım ki yatırımlar, içinde çalışanlarıyla, emekçileriyle yatırım olurlar; onlarsız sadece dört duvardan ibarettirler. Ekonominin bir ayağı yatırım ise, sermaye ise, bir diğer ayağı emektir, üretimdir. Emekçi dikkate alınmadan getirilecek düzenlemeler de tek ayaklı kalmaya mahkûmdur.

Bakın, ekim ayında 1.300 liralık asgari ücret, gelir vergisi tarifesine takılacak. Milyonlarca kişiyi ilgilendiriyor. Onunla ilgili bir tedbir bu torbada var mı? Yok. Taşeron çalışanlar kadro bekliyor, yüz binlerce, verdiğiniz sözlerin yerine getirilmesini bekliyor. Bu torbada var mı? Yok. Tarım danışmanı 2.600 kardeşimiz getirilen son düzenlemelerle işsiz kaldı. Onlara bir müjde var mı? Maalesef yine yok.

Değerli arkadaşlarım, görüşmekte olduğumuz birinci bölüme ilişkin iki önemli kaygımızı burada vurgulamak isterim. Tasarının 20'nci maddesiyle, vergi kaçıran, naylon fatura düzenleyenlerin, vergi teşvik ve desteklerinden yararlanabilmelerinin önü açılmaktadır. Yani sahte belge düzenlediği yargı kararıyla kesinleşen kişiler hem devleti aldatacaklar hem de devletin verdiği her türlü teşvikten faydalanacaklar. Böyle bir düzenleme kabul edilemez.

Tasarının 22'nci maddesiyle getirilen izaha davet uygulaması ise büyük sakıncalar yaratması muhtemel bir düzenlemedir. Somut delillerin kuşkulu karine gibi, dayanaksız karinelerin ise ileri sürülerek mükelleflerin beyanını düzeltmeye zorlanması da söz konusu olabilecektir. Düzenleme mükelleflere karşı bir tehdit ve şantaj unsuru olarak kullanılabilme potansiyelini taşımaktadır.

Değerli arkadaşlarım, bakın, bugün Türkiye'nin vergi şampiyonları açıklandı. Cumhuriyet Halk Partisi olarak tüm vergi mükelleflerimizi ekonomiye ve istihdama katkıları nedeniyle kutluyor, teşekkür ediyoruz. Bakın, bu ülkede bir yanda helal kazancının vergisini düzgün ödeyen binlerce girişimcimiz var, yüz binlerce esnafımız var, kaynağında vergisi alınan milyonlarca emekçimiz, memurumuz var. Öte yanda ise bu tasarıyla vergi kaçıranlar, sahte belge düzenleyenler, kara para aklayanlar muteber görülüp teşvik edilmekteler. Bu yapılan, helal kazancının vergisini ödeyen dürüst, namuslu yurttaşlarımıza karşı çok büyük haksızlıktır, adaletsizliktir.

Değerli arkadaşlarım, bu tasarı Hükûmetin deyimiyle bir de varlık barışı getirmekte. Yurt dışındaki varlıkların Türkiye'ye getirilip ekonomiye kazandırılması kuşkusuz önemlidir. Nitekim, geçmişte bu yönde üç benzer kanun çıkmış, sınırlı da olsa varlık girişi ve vergi geliri elde edilmiştir. Bugüne kadarki varlık barışlarında Türkiye'yi kara para aklayan ülke konumuna sokacak düzenlemelerden özenle kaçınılmıştır ama bu kez, anlaşılan o ki, öyle büyük bir sıkışma hâli var ki "Para gelsin de nasıl gelirse gelsin." denmiş, her türlü yasal fren ve önlem bir kenara bırakılmış durumdadır. İster Türk vatandaşı ister yabancı olsun sisteme giren paraların nereden ve kimden geldiği asla soruşturulmayacaktır. İşin ilginci, tek kuruş vergi dahi istenmeyecektir.

Değerli arkadaşlar, tüm ekonomistlerin üzerinde mutabık olduğu bir tespit var: Vergisiz barış kara para getirir. Bunu sadece biz, muhalefet değil, konunun uzmanı maliyeciler, gazeteciler, hukukçular söylemekte, günlerdir kamuoyunu uyarmaktalar.

Ayrıca, yine bu düzenlemeyle gerçek ve tüzel kişilere para ve diğer varlıklarını üçüncü kişiler adına da Türkiye'ye getirme hakkı tanınıyor, üstelik belge de istenmeyecek. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı şartı da getirilmediği için dünyanın herhangi bir yerinden herhangi bir kişi şaibeli paralarını başkasının adına Türkiye'ye getirip aklama imkânına sahip olacak. Görüldüğü üzere, bu düzenleme Türkiye'yi tam bir kara para cennetine çevirecek; rüşvet, yolsuzluk, kaçakçılık ve benzeri yasa dışı yollardan elde edilerek yurt dışına çıkarılan para ve diğer varlıkların cezasız Türkiye'ye getirilerek aklanmasının önü açılacaktır. Belge istenmeyeceği için suçtan elde edilmiş ve Türkiye'de kayıt dışı tutulan para ve varlıklar da sisteme sokularak aklanmasının yolu açılacaktır. Düzenlemenin Panama belgeleri skandalının ortaya çıkmasından hemen sonra gündemimize getirilmesinin tesadüf olmadığı kanısındayız. Orada ve diğer vergisiz cennetlerde tutunamayan paralar Türkiye'ye bu yolla getirilecek, hiçbir araştırma, soruşturma ya da kovuşturmaya uğramadan aklanarak sisteme sokulacaktır.

Değerli arkadaşlar, gelecek paraların yatırıma geleceğinin garantisi de yoktur. Başka ülkelerdeki varlık barışı düzenlemelerinde gelen varlıkların o ülkede belli süre kalmasını zorlayıcı tedbirler de konmaktadır. Ama bu tasarıyla varlıkların bildirim ve beyan tarihinden itibaren her zaman Türkiye dışına çıkarılmasına imkân tanınmıştır.

Değerli arkadaşlarım, bu tasarının bu şekilde çıkması başımıza çok büyük işler açacaktır. Eğer siz sorgusuz, sualsiz yurt dışından transferlerin önünü açar, hele hele üçüncü kişilerin gönderdiği değerleri ilgisi olmayan başka kişilerin hesaplarında yasal olarak kabul etmeye başlarsanız bunun adı dünyanın her yerinde "şüpheli işlem" olur. Şüpheli işlem üzerinde araştırma, inceleme yapmamak da ülkemizi kara para aklama suçlamasıyla karşı karşıya bırakacaktır. Bu durum, kara para ve aklanmasına ilişkin uluslararası hukuk kuralları, uluslararası anlaşmalar ve Türkiye'nin tarafı olduğu ikili anlaşmalara aykırılık teşkil etmektedir.

İşin trajikomik olan bir tarafı da var. Taraf olduğumuz bu anlaşmalardan birisi kısaca BEPS olarak bilenen Matrah Aşındırması ve Kâr Artırımı Eylem Planı'dır. Amacı tüm dünyada vergi şeffaflığı ve karşılıklı bilgi değişim anlaşmaları için küresel bir model oluşturmaktır. Bu eylem planı daha geçen yıl Türkiye'nin ev sahipliğinde yapılan G20 Zirvesi'nde Antalya'da onaylanarak hayata geçirildi. Üzerinden bir yıl bile geçmeden, Türkiye, amaçlanan şeffaf model ile taban tabana zıt bir tasarı ile sadece Türkiye'nin değil dünyanın da karşısına çıkmaktadır, dünyanın önüne geçmeye çalıştığı ve ciddi mücadele verdiği kara para işlemlerine meşruiyet kazandırmaktadır.

Değerli arkadaşlarım, bir kez daha vurgulamak isterim ki, Türkiye "kara para aklayan ülke" olarak nitelendirilse ülkemizin uluslararası finans sektöründen dışlanması gündeme gelecektir. Bu yaptırımlar başta finans kurumları olmak üzere tüm ithalat ve ihracat yapanlar ile basit bir havale yapacak sıradan insanları dahi etkileyecektir.

Değerli arkadaşlarım, bakın, yatırım ortamı iyileşsin, sermaye gelsin diye 80 maddelik bir düzenleme yapıyoruz ama bunlar arasında yer alan geçici 2'nci madde yüzünden "kara para cenneti" suçlamasıyla karşı karşıya kaldığımız an aslında bu kanunu asıl amacından saptırmış olacağız yani yatırımı, yatırımcıyı teşvik etmiş olmayacağız. Türkiye'de yapılan işlemlere şüpheli işlem gözüyle bakılmaya başlandığı an yerli, yabancı hiçbir girişimci gelip yatırım yapmayacaktır. O yüzden, geçici 2'nci maddeyle getirilen düzenleme Türkiye'nin itibarı açısından, Türkiye'deki yatırım ortamı açısından iyileştirici değil, tam tersine felaketin başlangıcı olacaktır.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)