| Konu: | MHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 112 |
| Tarih: | 13.07.2016 |
ELİF DOĞAN TÜRKMEN (Adana) - Teşekkür ediyorum Başkanım.
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin hukukun sorunlarıyla ilgili vermiş olduğu araştırma önergesine dönük, partim Cumhuriyet Halk Partisi adına konuşmak üzere kürsüdeyim.
Milliyetçi Hareket Partisinden sayın hatip, hukukun, yargının, özellikle de pratikte adliye saraylarının yaşadığı sorunları anlattı ama yargının gerçekleşmesi adına karar verildikten sonra yerine getiren bir grup daha var, onlar da cezaevinde çalışanlar yani gardiyanlar, yani infaz memurları, yani idari amirler ve diğerleri. Bu konuda Grup Başkan Vekilimiz Sayın Özgür Özel, Genel Başkan Yardımcımız Veli Ağbaba ve Muğla Milletvekilimiz Nurettin Demir'in cezaevleriyle ilgili hazırlamış oldukları kitaplar da gerçekten hukuk fakültelerinde ders kitabı olarak okutulabilecek kadar sorunlara inilmiş, tespit edilmiş ve çözüm önerileri sunulmuştur. Ama ne yazık ki bu kitaplar, yayınlandığından bu yana ne infaz memurlarının ne gardiyanların ne de cezaevinde bulunan tutuklu ve hükümlülerin hiçbir sorunu bugüne kadar çözülmemiş, tam tersine bir çığ gibi katlanarak büyümüştür. Her gün ailelerden çeşitli biçimde çığlıklar geliyor bize, yüzlerce insanın insanlığa yakışmayan bir biçimde cezaevlerinde bulunduklarına dair ve şunu söylüyorlar: "Ya denetimli serbestlik iki yıl olsun ya da bir af olsun."
Ben şimdi merakla soruyorum: Sürekli "varlık barışı" diye af getiriyoruz, kara parayı aklama adına çalışmalar yapıyoruz. Peki, belki çoğu da kader mahkûmu olan bu hükümlüler için neden bu Mecliste hiçbir düzenleme yapmıyoruz? Neden bu kadar ailenin çığlıklarına özellikle Hükûmet ve AKP Grubu kulaklarını tıkıyor? Ben bunu gerçekten merak ediyorum ve binlerce kadın, eş, anne, baba, çocuk adına da bu soruyu sormak istiyorum. Çünkü Hükûmetimiz ve AKP Grubu bu işlemi yapmaya, bu Mecliste bu çalışmaları yapmaya sayısal olarak onlar yeterlidir, niçin bu çığlıkları duymuyorlar? (CHP sıralarından alkışlar)
Bunun yanı sıra, bir konu daha var, sayın konuşmacı dile getirmedi, adliye personeli. Ben yaklaşık yirmi küsur yıl avukatlık yaptım, adliye personelinin de ne kadar zor koşullarda çalıştığını biliyorum. Evet, görevini layıkıyla yapmak isteyen, düğmesiz cübbesini iliklemeye çalışmayan hâkimler ve savcılar evlerine dosya götürüyorlar; cumartesi, pazar dahi çalışıyorlar. Bunun yanı sıra, bunlara yardımcı olan adliye personeli, biliyor musunuz ki onlar çocuklarını iyi bir yaşama kavuşsunlar diye, bir dershaneye gönderebilmek adına o kadar çok fedakârlıklarda bulunuyorlar ki ama onların yaşamını iyileştirme adına hiçbir şey yapmıyoruz. Şunu da yapıyoruz ama elektrik şirketleri, kârına kâr katsın diye kaçak elektriğin kayıp kaçak elektrik parasını onu kullanmayan tüm vatandaşlardan almak adına yasa düzenleyen, Meclise yasayla ilgili tasarı getiren Hükûmet ve AKP Grubu, bu binleri bulan adliye personelinin yaşamını birazcık iyileştirmek adına ne yazık ki hiçbir çalışmaya parmak basmıyor, imza atmıyor. Bu konuda da tüm yapılanlar Türkiye'de yaşayan her vatandaşın vicdanında yerini buluyordur diye düşünüyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, Türkiye, Anayasa'nın askıya alındığı, kararların sarayda verildiği, devletin bir bütün olarak meşruiyetinin aşındığı bir dönemden geçiyor. İnsanlık tarihine baktığımızda, dört bin yıllık insanlık tarihinde şunu görüyoruz: İnsanlar, o günden bugüne eşit, bağımsız, adil bir dünyada yaşama ülküsünün peşinde koşmuşlar. Bunu yapan insanların adil bir dünyada yaşamasının koşullarından biri de ülkeyi yönetenlerin güçler ayrılığı prensibine uymasıdır. Tüm dünyada evrensel bir ilkedir; yargı, yasama ve yürütme... Dünyada insanlık tarihinin dört bin yıllık birikimiyle geldiği bu noktada ülkemize baktığımızda ne yazık ki ne görüyoruz: Dikta rejimi kurma hevesi, sistemin tüm kurullarını aşındırıyor, otoriter rejim adına Türkiye'nin istikrarı yok ediliyor ama hukuk da güç karşısında susuyor, keyfîlik artıyor, gücün karşısında hakkın, hukukun sesi olması gereken adliyeler, güçlünün baskı aracı oluyor. Hukuk susuyor, silahlar konuşuyor; hukuk susuyor, hırsızlık artıyor; hukuk susuyor, baskı artıyor, ezenler dokunulmaz hâle geliyor, ezilenler çaresiz kalıyor, siyaset ve demokrasi Türkiye'de artık bir buhran yaşıyor.
Adliye sarayları inşa ediyoruz. Adliye sarayları inşa ederken amacımız, adaleti sağlamak değil, amacımız, sarayı inşa eden müteahhitlerin biraz daha zengin olması. (CHP sıralarından alkışlar)
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Ne alakası var ya.
ELİF DOĞAN TÜRKMEN (Devamla) - Türkiye'nin parlamenter sistemini güçlendiren, güçler ayrılığı ilkesini ve hukukun üstünlüğünü egemen kılan bir anayasaya ve birinci sınıf demokrasiye ihtiyacımız var. Bugüne kadar "Darbe hukukundan, darbelerden hesap soracağız." diyenler ne yazık ki, darbe hukukuna dayanarak ülkeyi sivil bir darbenin eşiğine getirdiler. Ama şunu bilmemiz gerekir ki bu ülkede demokrasi adına, hukuk adına, adil bir Türkiye'de yaşamak adına mücadele eden savaşçılar var. Biz hiçbir zaman bu savaştan yılmayacağız ve ülkemizdeki bağımsızlık ve demokrasinin en önemli unsuru olan yargının yeniden bağımsız hâle gelmesi için her tür çalışmayı yapacağız ve o çalışmaların da yanında olacağız.
Bu nedenle bugün MHP Grubunun vermiş olduğu araştırma önergesinin lehine söz aldım ve şunu söylemek istiyorum: Hep büyük hedefler koyuyoruz. "2023" diyoruz, "yüz yıllık hedef" diyoruz ve bu hedeflere baktığımızda insan adına hiçbir şeyin olmadığını görüyoruz. Nedir hedefler? İşte, Osman Gazi Köprüsü. Osman Gazi Köprüsü'nün yapılışına karşı değiliz, üzerinden insanlar geçecek ama Osman Gazi Köprüsü'nün fiyatının, 80 küsur liranın vatandaştan alınmasına, onun üstünün hazineye yani 79 milyon insana yüklenmesine karşıyız. 40 bin aracın geçmesini taahhüt eden devletin, 40 bin araç geçmediğinde o aradaki araç farkının tüm bedelini 79 milyon insanımızın ödemesine karşıyız.
Biz, Türkiye'de adil bir düzen istiyoruz ve bu nedenle de 550 milletvekiline sesleniyorum: Anayasa'yla ilgili, milletvekili olmakla ilgili yemininize bağlı kalınız. Buradan, cübbesini düğmesi olmamasına rağmen iliklemeye çalışanlara karşı iliklemeden görevini yapan yargı mensubu ve tüm avukat meslektaşlarımın önünde de saygıyla eğiliyorum.
Selam ve saygılar. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)