GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:110
Tarih:30.06.2016

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 36'ncı maddedeki önergemiz üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, konuşmama yine bir soruyla başlamak istiyorum. Bir sorum var: Sizce, bu kanuna göre yargı üyelerini, Yargıtay üyelerini, Danıştay üyelerini kim seçecek değerli arkadaşlar? Kanunu okuduğumuzda, bir kısmını Cumhurbaşkanı, pek çoğunu da HSYK seçecek, kanun öyle diyor. Peki, öyle mi olacak? Dört seçenek var burada:

a) HSYK yani kendi seçmesi gereken üyeleri belirleyecek,

b) Başbakan,

c) Adalet bakanı,

d) Cumhurbaşkanı,

Sizce hangi şık geçerli? Bütün yüksek yargı üyelerini de Cumhurbaşkanı belirleyecek değerli arkadaşlar, kanun ne yazarsa yazsın. Çünkü, ortada bir fiilî durum var. O fiilî duruma göre Cumhurbaşkanı yüksek yargı üyelerini seçecek ve beni hiç kimse inandıramaz ki yüksek yargı üyelerini belirlemede tek söz sahibi HSYK olsun. Son söz sahibi Cumhurbaşkanı olacak. İşte, fiilî durum dediğiniz bu ve işte başkanlık dediğiniz de bu, gideceğiniz veya varmak istediğiniz yol. Dedim ki: "Sakın bu yola baş koymayın değerli arkadaşlar, iktidar mensupları." Son zamanlarda moda oldu, Sayın Başbakan başladı, şimdi önüne gelen "Biz bu yola baş koyduk." diyor. Bizim milletimizin bir şarkısı var, "Baş koymuşum Türkiye'min yoluna." diyor, bütün halkımız, milletimiz, bizler o şarkıyı söylüyoruz ama milletten ve millî iradeden ayrıştınız ve ayrıldınız, sizin şarkınız "Baş koymuşum başkanlığın yoluna." Millî iradeye aykırı bir şekilde, millî iradeye ihanettir, bunun için millî irade bu yetkiyi vermedi.

Tasarının özünde AKP'nin bu paralel yapıyla mücadele hedefi olduğu söyleniyor. Şimdi, bu paralelle mücadele öyle bir boyuta geldi ki kendi kendini yok edecek bir düzeye ulaştı. Yani ikide bir suçunuzu yüzünüze vurmak istemiyorum ama "paralel, paralel" derken aslında kendi suçlarınızı itiraf ediyorsunuz; paralel, bir çizgiyse karşıdaki çizgi de sizsiniz. Birisi paralel yapılanma...

Şimdi, hukuk yolundan gitmek için değerli arkadaşlar, şöyle bir örnek verebiliriz: Teşbihte hata olmaz, balıkçılıkta balık avlama yöntemleri vardır. Birincisi, oltayla balık avlarsınız; bu hukuk yoludur. Belirlersiniz, nokta tespitler yaparsınız ve gerçekten işte, bu paralel yapıysa, kanunlara, nizamlara aykırı birtakım bağlantıların içerisinde örgütsel bağları varsa bunun gereğini yaparsınız; buna olta yöntemi diyelim. Diğer bir yöntem, mesela ağ atılır, ağdan yakalayabildiklerinizi yakalarsınız. En kötüsü vardır bir de değerli arkadaşlar ve yasaktır bu balıkçılıkta ve avlanmanın belki de en tehlikesi de trolle avlanma. İşte, siz bu kanunlarla trolle avcılık yapıyorsunuz ve kurumları, kuralları perişan ediyorsunuz, yerle yeksan ediyorsunuz; devletin, kamunun, yargının, yürütmenin çivisini çıkarıyorsunuz. Şimdi, bu tehlikeyi yargı ve adalet sistemine taşıyorsunuz, bu arada, asıl yapmak istediğiniz de yargıyı ele geçirmek.

Şimdi, ben, geçmişte Plan ve Bütçe Komisyonundan da hatırlıyorum, bir torba tasarıya bir madde eklerlerdi, "Ya, bunu, işte, bu PKK'yla mücadele için getiriyoruz." filan derlerdi; aslında onu yargısal düzenleme için getiriyorlar, bu genel bir gerekçe oluyor. Şimdi de paralel modası var, bir şeyi kabul ettirmek için veya bir muhalefetin gardını düşürmek için "Paralelle mücadele için bunu getiriyoruz." diyorlar.

Değerli arkadaşlar, şimdi, Numan Kurtulmuş'un bir fiilî durum açıklaması vardı 30 Mayıs 2016'da. Ne demişti? "Yargı kurum ve kuruluşları, son olarak Türkiye Cumhuriyeti devletinin en üst makamı olan Cumhurbaşkanlığı makamına bağlıdır." Sonradan tevil etmeye çalıştı ama edemedi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERKAN AKÇAY (Devamla) - "Oğlan bizim, kız bizim." diyen, "Yasama, yargı, yürütme bizim." diyen hiçbir demokratik yönetimde bu düşüncelerin dile getirilmesi dahi mümkün değildir ve bu bir rejim değişikliğidir. Sakın ola baş koymayın, başınız gider arkadaşlar. Çok tehlikeli bir sürece girmiş durumdasınız.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)