| Konu: | Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 110 |
| Tarih: | 30.06.2016 |
CEMAL OKAN YÜKSEL (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; artık tasarının sondan ikinci maddesine geldik. Çok kısaca toparlayacak olursak, tasarı kanunlaştığında ne oluyor? Yargıtayın 516 üye sayısı 300'e, Danıştayın şu anda 195 olan üye sayısı da 116'ya; kademeli olarak ilk önce 200'e Yargıtay, sonra da 90'a Danıştay inecek.
Şimdi, tasarının gerekçesi diyor ki: "İstinaf mahkemeleri kurulduğu için ihtiyaç kalmadı bu kadar üyeye." Aslında doğru değil. Şu anda, örneğin Yargıtayda 1 milyon 365 bin dosya var ve bunlar istinaf mahkemelerine iade edilmeyecek. Yargıtayın daire sayısını da 46'dan 24'e indirdiğinizde, basit bir hesaplamayla, Yargıtay elindeki dosyaları altı senede bitirebilecek, istinaf mahkemelerinden hiçbir dosya gelmediğini düşünsek dahi. Aslında amaç, kulislerde konuşulan, paralel yapıyla mücadele ama amaç o da değil. Amaç şu: Yüksek yargıdan kendinden olmayan herkesi tasfiye etmek çünkü baştaki, artık halkın desteğini alamayacağından korkuyor, gideceğini biliyor, kendini güvence altına almak istiyor.
İkinci bir değişiklik, yüksek yargı organına yeniden seçilecek üyelerin görevlerini on iki seneyle sınırlıyorsunuz. Yüksek yargı üyeliği, yüksek hâkimlik bir kariyer mesleğidir. On iki sene sonra emekliliği gelmeyenleri siz kürsülere göndereceksiniz. Onlar açısından kariyer manasında bir düşüş, bir sürgün gibi olacak bu meslek. Kötü yerlere atanmamak için, on iki sene Ankara'da görev yapmış, düzenini burada kurmuş fakat daha sonra Şırnak'a, Bitlis'e gitmemek için yürütmeyle uyumlu bir yargı olacak.
Bir de eşitler arasında eşitsizlik yaratıyorsunuz. Çay toplamaya giden Yargıtay Başkanı, Danıştay Başkanı, başkan vekilleri, daire başkanları yerlerini koruyor. Yani, bu çay kültürü... Hani, şunu önereyim artık: Yargıtay yerine "yargıçay" diyelim, "danışçay" diyelim, bunlar bir araya gelsinler, bir de "çaydaş hukukçular derneği"ni kursunlar, tam olsun!
Kayyumlarla ilgili, kayyumları koruma altına alan çok önemli bir düzenleme getiriyorsunuz. 257'nci maddeden hüküm giymeyen herhangi bir kayyum, devleti uğrattığı zarardan dolayı mesul olmuyor. Yani, bunları ne adına yapıyorsunuz? Bunları, kendi elinizle devlete, iş hayatına, ticarete, yüksek yargıya monte ettiğiniz paralel yapıyla mücadele için yapıyorsunuz. Ya, ilk önce "Biz yanlış yaptık, bu paralel yapıyı biz soktuk." diye bir özür dileyin ilk önce ama o da yok. Herkes sizi kandırıyor, herkes sizinle dalga geçiyor ama siz geliyorsunuz, memleketi yönetmeye çalışıyorsunuz.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Yönetiyoruz ama Cemal, yönetiyoruz.
CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla) - Yönetemiyorsunuz Sayın Çavuşoğlu, yönettiğinizi zannediyorsunuz. Neden? Çünkü kendi işinize gelen kanunu çıkarıyorsunuz, kendi yandaşınızı koruyorsunuz, zengin ediyorsunuz, pohpohlanıyorsunuz; yönettiğinizi zannediyorsunuz. Ama doğuda o kadar olay oluyor, vatandaşlar ölüyor, son bir senede Kıbrıs Savaşı'nda verdiğimiz şehitten daha fazla şehit verdik ama hiç umurunuzda değil.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Kıbrıs'ta tek düşman vardı. Burada kaç düşman var, biliyor musunuz? Onu da söyleyin.
CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla) - Dün 43 kişi öldü, bugün Cumhurbaşkanı, Başbakan çok ihtişamlı köprü açılışı yaptı. Ya, bir hafta erteleyemediniz mi? Bir hafta erteleyemediniz mi yani o gösterişli açılışları yapmayı?
MEHMET DEMİR (Kırıkkale) - Bayram geliyor.
CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla) - Yaptığınız tek iş şu: Duble yol yapıyorsunuz, binalar dikiyorsunuz, müteahhitleri zengin ediyorsunuz ama memlekette Yargıtay Başkanının deyimiyle, pardon, "yargıçay başkanı"nın, "çaycı başkan"ın deyimiyle yargıya güven yüzde 30'a düşmüş, siz ülkeyi yönettiğinizi zannediyorsunuz.
Yani, sevgili arkadaşlar, gelin, yapmayın etmeyin. 2011'de yaptınız, 2014'te yaptınız ve şimdi de yapıyorsunuz; yol olacak. Bu iktidar size sonsuza kadar nasip değil, yarın düşeceksiniz, bu yargıçlar gelecek, yeni iktidara gelene "Onlar yapmıştı, siz de yapın." diyecekler ve bu yargıyı intikamlar rejimine çeviriyorsunuz. Yargıyı -Sayın Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın deyimiyle- bir yapboz tahtasına çeviriyorsunuz.
Bir de hiç konuşulmadı bu kürsüde, Yüksek Seçim Kurulunun 11 üyesinin hepsi Yargıtaydan ve Danıştaydan. Şimdi bu yasa kabul edilecek, onların hepsi de azlolunmuş olacak. Yüksek Seçim Kurulunun üyesi kalmıyor. Atanana kadar on beş gün -bayram giriyor araya- bir ay boyunca Yüksek Seçim Kuruluna gönüllü bir itiraz, başvuru olduğunda ne olacak, bunu düşündünüz mü?
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)